ALTMIŞ DOKUZUNCU BÖLÜM

7.2K 782 86
                                    

"Kaldık mı baş başa?"

Deick'in neşeli kahkahası çöl sıcağının cirit attığı odada soğuk bir rüzgâr estirdi. Bakışlarımı ondan ayıramıyordum, bana doğru attığı her adımıyla birlikte kalbim de umutsuzca çırpınıyordu olduğu yerde. Bana ne yapacaktı?

"Sana birazcık yol yordam öğretmenin vakti geldi güzellik. Hâlâ kardeşinle nasıl konuşman gerektiğini bilmiyorsun. Sürüden kaçan bir hayvan gibi, sağa sola saldırmaya çalışıp, güya özgür olduğun fikrine kapılıp ağzına geleni söyleyip duruyorsun. Sonrasında neler olabileceğine hiç kafa yormuyorsun. Burayı yaşadığın o köy mü sandın? Kendin gibi dik başlıların bulunduğu o yerde belki bu hareketlerin hoş görülebilir ama burada değil. Mepis'teki gibi çıkıp seni koruması altına alacak bir Jasen da yok. O yüzden, Raiden sınırı aşmaya başladığını düşünüyor ve birkaç gün boyunca sana burada işlerin nasıl yürüdüğünü anlatmamı istedi benden. Anlatmak derken, bunu mecazen söylüyorum. Aslında daha çok seninle uygulama teknikleriyle çalışacağız."

Uzun, artık kuzgun siyahı olan saçlarını alnından geriye doğru itekleyip bana kurnazca bir bakış attıktan sonra gelip yanıma oturdu. Ondan olabildiğince uzak durmaya çalışıyordum, nedense tuhaf bir korku ve çekingenlik hissediyordum.

"Elimi kolumu bağlayıp dışarıdaki kızgın güneşe mi bırakacaksın beni? Dehidrasyona uğrayıp ölmemi mi bekleyeceksin?"

"Yok, ben o seçeneği hiç düşünmemiştim ama sen şimdi söyleyince mantıklı geldi. Ne dersin, bu seni yola getirmek için yeterli olur mu?"

"Ben öldükten sonra pek işe yarayacağını zannetmiyorum."

"Merak etme, ölmeden önce yetişip seni kurtarırım," elini uzatıp omzumu okşadı. Hemen kendi elimle onunkine vurup dokunuşundan kurtulmaya çalıştım. "o kadar da kötü biri değilim."

Burnumdan garip bir ses çıkarıp güldüm.

"Hani ben de saf biri olsam, bu dediklerine inanacağım ama maalesef. Yanlış kişinin üzerine oynuyorsun. Bana acımadığını biliyorum Deick. Umurunda değilim. Raiden sana her ne emretmişse, hepsini bir bir yapacağından şüphem yok. Lâkin sana da söylüyorum; beni yıldıramayacaksınız. Hiçbir şeyden vazgeçmeyeceğim. Ya da dediğiniz hiçbir şeyi kabullenmeyeceğim."

"Ne yani, Jasen'i ya da Kaen'i alıp buraya getirsem ve gözlerinin önünde onlara o güzel aklının alamayacağı şeyler yapsam, o zaman da mı bize karşı durmaya devam edeceksin?"

Sevdiğim iki adamın da adını andığı anda benzimin solmaya başladığını hissettim. Ne ile tehdit edeceğini fazlasıyla iyi biliyordu. Zaten onları düşündüğüm için kendimi bu deliliğin içerisine atmamış mıydım? Şimdi çıkarıp karşıma getirse ve kastettiği şeyleri onlara yapmaya kalkışsa, buna mani olmak için söyleyecekleri her şeyi onaylayacağımın farkındaydı.

"Onları bulamazsın," her şeye rağmen umudumu dile döküyordum. Şu anda en büyük isteğim buydu. Annemin ve Kaen'in, arkadaşlarımın, bütün sevdiklerimin ve tâbii ki de Jasen'in kendilerini Vhalaxlar'dan saklayabilecekleri bir yer bulmuş olmalarını diliyordum tüm kalbimle. Çünkü er ya da geç, yeniden bir savaş patlak verecekti ve bu kez Raiden beni bulmak için arada sırada yaptığı jestlerini tekrarlamayacaktı. Kadın, çocuk, yaşlı demeden herkesi büyük bir sona doğru sürükleyecekti. "Sandığınız kadar tedbirsiz değiller. Çoktan size karşı durabilmek için çalışmalara başlamışlardır."

"Siz dediklerinin içerisinde sen de varsın, bunu biliyorsun değil mi tatlı şey? Artık kendini bizden ayrıymışsın gibi düşünmeye çabalama istersen. Sen busun. Bir Vhalax'sın. Dünya'ya egemen olan ve çok kısa bir süre sonra da tamamen bütün güçleri elinde bulunduracak olan o muhteşem ırkın bir ferdisin. Üstelik de en tepede oturan adamın kardeşisin. Daha fazla inkâr etmeye çalışma.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now