OTUZ SEKİZİNCİ BÖLÜM

9K 985 66
                                    

Kaen'e dediği gibi ortalığı ayağa kaldırma fırsatı vermeden geri döndük. Hâlâ revirdeki yatağındaydı, ona getirdiğim kitap başucundaki metal sehpada duruyordu ve bir ziyaretçisi vardı.

Deick, Jasen ve beni görünce sırıtmaya başladı. Myhala'dan döndüğümüzden beri onunla pek fazla zaman geçirememiştim ve ne yalan söyleyeyim, onu özlemiştim.

"Hah, işte! Kaçaklar geldi. Zamanlamanız muhteşem. Az daha gecikseydiniz Kaen ikinizi bulduğu takdirde Jasen üzerinde gerçekleştireceği birbirinden yaratıcı işkence şekillerini bana anlatıyordu tam da."

Ağabeyim hiç ses çıkarmadı, alev mavisi gözleri beni inceliyordu.

"Buradayız işte, kimsenin yaratıcılığını konuşturmasına gerek yok."

"Ben de öyle söyledim," Deick Jasen'e yandan bir bakış attı. "Bizim güzel oğlanı hafife alma dedim. Onda ne cevherler saklı, bir bilseniz."

Kesinlikle Jasen'i hafife almama konusunda Deick'e katılıyordum. Ağabeyimle tartışmalarını istediğimden değil ama söz konusu bire bir münakaşa etmek olunca, Jasen'in bu mevzuda ne kadar tecrübeli ve aslında karşısındaki insan için tehlikeli biri olduğunu biliyordum.

"Doktor istersem bu akşam revirden ayrılabileceğimi söyledi."

Kaen direkt olarak bana bakıyordu. Elbette onun bunu çok istediğini görebiliyordum. Bir yerde oturup, eli kolu bağlıymış gibi kalmak ona göre değildi. Esasen bu konuda birbirimize oldukça benziyorduk.
Fakat şu anda Kaen'in bunu istemesini istemiyordum. Çünkü ayağa kalktığı takdirde buradan gitmemiz gerektiğini söyleyecekti. Onun için hava hoştu, kimseyle bir bağ kuracak kadar zaman geçirmemişti burada. Sadece revirde kalmış, yanına ziyarete gelen birkaç kişiyle az bir zaman geçirmişti.

Oysa ben öyle miydim?

Kaia'yı bir kız kardeş gibi görmeye başlamıştım. Samimi tavırları ve beni benden çok düşünüyor olması ona kısa zamanda alışmama neden olmuştu. Gaton da öyleydi. Kaen'in yokluğunda onu bir ağabey gibi görmüştüm. Şu dünyada az sayıda saygı duyduğum kişilerin başında geliyordu artık. Deick ise aralarında en geç tanıdığım kişi olmasına rağmen, benim erkek versiyonum gibi bir şeydi. Benden çok daha fazla neşeli olması sorun değildi, aksine bu hoşuma bile gidiyordu.

Ve Jasen...

Hayatıma yalnızlığı gerçek anlamda tattığım ve daha önce hiç olmadığı kadar korktuğum bir zamanda girmişti. Taktığım at gözlüğünü çıkarıp, bana dünyaya başka açılardan da bakılabileceğini göstermişti.

Lâkin yalnızca bu yüzden ondan ayrı kalacak olmak koymuyordu bana. Daha kendime bile itiraf edemediğim gerçekler, her yanımdan bana saldırıyorlardı.

Bu kalabalık evde yaşayanların arasında, ilk onu arıyordu gözlerim. Sesini duyunca rahatlıyor, bana ya da bir başkasına gülümsediğini görünce, kendimi tebessüm ederken buluyordum. Bana dokunduğundaysa; her defasında utançla kızarsam da bunun hiç bitmemesini istiyordum.

"Tamam, o zaman sana da bir oda ayarlayalım biz," ne yazık ki Jasen Kaen'in aklından neleri geçirdiğini bilmiyordu. "zaten son olaylardan sonra istemediğimiz kadar boş odamız oldu."

"Gerek yok," Kaen bunu kaba bir tavırla söylememişti, her zamanki açıklayıcı ses tonu geri dönmüştü. "Böyle bir arayışa girmeyin boşu boşuna. Kız kardeşim ve benim için yaptıklarınızdan dolayı size ömrümün sonuna kadar minnettar kalacağım," yeniden bakışlarını bana çevirdiğinde ne söyleyeceğini anladığımı biliyor gibi yüz ifadesi biraz yumuşadı. "ama daha fazla burada kalamayız. Cyra'yla artık gitmemiz gerek."

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now