KIRK DOKUZUNCU BÖLÜM

7.5K 892 80
                                    

Tuhaf bir küf kokusu burun deliklerimden girerek bütün bedenime nüfuz ediyordu. Vücudum yapış yapış olmuştu, bunun nedeninin sırtımı dayadığım nemli kayalar olduğunu fark ettiğimde kıvrıldığım yerden doğrulup güçlükle oturur pozisyona geçtim. Her yanım tutulmuştu, sırtımda ve kalçamda baskı uygulayan bir ağrı vardı.

Karanlık bir yerdeydim, çok uzaktan bir yerden ince bir sis perdesi gibi süzülen ışık olduğum yeri aydınlatmaya yetmiyordu. Zeminden güç alarak ayağa kalkmaya çalıştım, elimin değdiği yerler kaygandı ve kristal gibi parlıyordu. Biraz daha dikkat kesilince, burasının buz tutmuş olduğunu anladım. Yer altında sıcaklığın eksilere düştüğü bir yer de vardı demek ki!

Ellerimi birbirine sürterek ve nefesimi üzerlerine üfleyerek ısınmayı denedim. Dışarıdan bir yerden yağmurun yağdığını bildiren sesleri duyabiliyordum ama onun dışında duyduğum tek ses, kendi nefes alış verişim sonucu çıkardıklarımdı. Beni burada yalnız mı bırakmışlardı?

Anîden başıma giren şiddetli ağrı, yüzümü buruşturmama neden oldu. Boğazım düğümlenmişti, yutkunurken bile inanılmaz bir güçlük yaşamıştım. Ellerim pürüzlü duvarları yoklarken yavaşça adımlayarak bulunduğum yerde ilerledim ve kısa bir süre sonra parmaklıklara ulaştım.

Bir hücreye kapatılmıştım...

Bunu hatırlayınca ne zamandır uyuduğumu merak ettim. Zaman konusunda hiçbir fikrim yoktu, belki birkaç saattir kendimde değildim, belki de daha da uzun bir süre olmuştu.

Başım dönmeye başlayınca parmaklıklara sıkıca tutundum.

Sen safkan bir Vhalax'sın...

Kafatasımın içerisinde sürekli dönüp dolaşan bu cümle uyanmamla birlikte sinsi bir düşman gibi yine yanıma sokuldu. Roliath'ın o iğrenç sesiyle sarf ettiği bütün gerçekler, bir bıçak keskinliğinde tenime batıyordu. Onlar senin gerçek ailen değiller. Biyolojik bir bağınız yok!

Artık kaynağının asla kurumayacağına inandığım bir pınar gibi, göz yaşlarım yanaklarımda kendilerine yol çizerek ilerlediler. Tüm bunlar gerçek olamazdı. Ben Cyra'ydım. Arden ve Lyenia'nın kızı... Kaen'in kız kardeşi... Biz bir aileydik...

Asrın projesi olarak adlandırdığımız projenin kayıp parçası Cyra...

Başımı tutunduğum parmaklıklara dayadım. Ben fazlasıyla sıradandım. Bir yanlışlık olmalıydı.

Kardeşin seni arıyor Cyra. Bu yakışıklı sıradan çocuktan bahsetmiyorum. Gerçek kardeşinden bahsediyorum. İkizinden. Her yerde adamları var ve seni bulmadan rahata ermeyeceğini biliyor. Aslında ateş ve barut gibisiniz. Eğer bir araya gelirseniz her yeri yakıp yıkabilecek güce sahip olacaksınız ve değerli ikizinin de tek amacı bu. Senin yokluğunda sağ kolundan yoksunmuş gibi. Sana ulaştığında tüm parçalar yerine oturacak...

Kusacakmışım gibi hissedince yan tarafıma doğru dönüp diz çöktüm ama tek yaptığım kuru kuru öksürmek oldu. Midemden kopup gelen safra tadını hissettiğimde, göz yaşlarım yakıcı bir hâl almıştı.

"Burada kalmak zorundasın," demişti Lexan, Roliath her şeyi berbat ettiğinde beni kafesten çıkarıp bu hücreye kapatmışlardı. "Bir takım deneyler yapmak zorundayız. Emin olmamız gerek. Dedikleri doğruysa..." başını eğip iki yanına sallamıştı. "Bizi anlayacağını ümit ediyorum o vakit. Bazen kendinden fedakârlık etmen gerekir, bunu sırf diğer insanların huzuru ve güvenliği için yapmalısın."

Laboratuvarlarda görevli olan bir kişi hemen onun ardından hücreye gelip benden kan örneği almıştı. Aynı işlemi Kaen için de gerçekleştireceklerini söylediğinde ağabeyimi bir kez daha görebilmek için var gücümle hücreden kaçmaya çalışmıştım fakat bu faydasız bir girişim olmuştu. Benim gibi onlara oranla kısa ve zayıf bir kız için komik denebilecek kadar çok sayıda nöbetçi dikmişlerdi hücrenin dışına. Çelik gibi sert eller beni yakalayıp yeniden içeriye göndermişlerdi.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now