YÜZ ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

7.3K 747 276
                                    

Dur bir dakika! Zaman yolculuğu mu dedi bu adam?

Mantığımın giderek kalınlaşan bir sesle sorduğu soruyu bedenim de hareketleriyle destekledi. Gözlerim yuvalarından çıkacakmış gibi büyürken ağzım kocaman aralanmıştı. Böyle bir şey mümkün olabilir miydi? Viisas'ın bahsettiği mevzu bana fazlasıyla gerçek dışıymış gibi geliyordu.

"Zaman yolculuğu, ha? Vay be!"

Hemen solumda oturan Kaen bir ıslık çaldı, o da en az benim kadar şaşkınlık yaşıyor olsa gerekti. Ve bu durumdan muzdarip olanlar sadece ikimiz değildik; bütün yüzlerde başka bir gezegenden dünyamıza sır dolu cümleler fısıldanıyormuş gibi, allak bullak olduklarını gösteren bir bakış vardı.

Bunun farkına varan Viisas keyifli keyifli gülümsedi. Sanırım söylediği sözlerin nokta atışı gibi yerine oturuyor olmasından büyük zevk alıyordu.

"İyi ama bu nasıl olur? Böyle bir şey daha önce hiç denenmedi ki?"

Rhilinlerin önde gelen isimlerinden Renal'in yorumu herkesin söylemek istediği şeydi aslında.

Yaşanılan şaşkınlık ve merak, Lymnlerin liderinin iyiden iyiye neşelenmesine sebep oldu. Etrafında ağır adımlarla dönüp, mümkün olduğu kadar çok kişiyle göz göze geldi ve biraz sonra oldukça ses getirecek olan bir konuşma yapacağını göstermek ister gibi, kollarını göğsünde birleştirip vücudunu onu daha da kudretli gösterecek şekilde dikleştirdi.

"Yanılıyorsun dostum. Zaman yolculuğu daha önce de denendi. Hem de defalarca. Üstelik Yeniden Doğuş'tan önceki Eski Dünya'da yapıldı o çalışmalar.

O vakitlerde insanlar, bunu bir kaçış, sınırlamalardan kurtulmanın bir yolu gibi görüyorlardı. Belki de sahip olduklarından daha fazla zamana ihtiyaç duyuyorlardı, kim bilir? Her neyse, sonuçta kendi devirlerinde, aralarından en zeki olanları gece - gündüz çalışarak böyle bir şeyin sahiden de olup olamayacağını anlamak için çalıştılar.

Pek başarılı olduklarını söyleyemeyeceğim ne yazık ki. O zamanki teknolojileriyle bunun gerçekleşmesinin mümkünatı yoktu zira.

Ama yine de, Tasarımların tarih sahnesine çıkışlarından sonra bu konuda daha geleceğe dönük adımlar atıldı. İnsanları küçümsediğim için söylemiyorum, lâkin Tasarımlar o dönemlerde bile sıradan insanlardan daha üstün bir zekâya sahip olduklarından, zaman yolculuğu konusunda karşılaşılan birtakım engellerden birçoğunu aşmayı başardılar.

Geçmişe dönük yolculuğu gerçekleştiremediyseler bile, bunu geleceğe gitmenin daha olası olduğunu görerek ve bizzat deneyip yaşayarak kanıtladılar.

Asırlar öncesinde Dünya üzerinde yaşanan zamanı değiştirerek bugün hayatımızı sürdürdüğümüz, Yeniden Doğuş olarak tabir edilen dünyaya adımlarını attılar.

Evet, bunu zaten birçoğunuz biliyor olmalı. Vaktinde okullarımızda çokça anlatılan bir konuydu zira. Eski Dünya'daki soydaşlarımız yapabileceklerine inanmışlardı ve sonucunda da hakikaten istediklerini elde etmişlerdi."

"Ama hâlâ benim aklım almıyor. Bunu nasıl yaptılar?"

Sıradan bir kadın sahiden de aklı karışık hâlini yansıtan yüzüyle bakıyordu Viisas'a. Ona inanmadığı gözlerinden okunuyordu.

"Zamanı hızlandırarak elbette. Çünkü geleceğe gitmenin tek yolu buydu. Bu bilgiyi keşfettiklerinde ışık hızında ilerlemeyi başarabilirlerse, bu tür bir yolculuğun da bir hayal olmaktan çıkacağını anladılar.

Nihayetinde uzun uğraşlar sonucunda, CERN adını verdikleri laboratuvarlarında Eski Dünya'nın en hızlı parçacığını imal ettiler.

Yerin altına inşa ettikleri 28 kilometre uzunluğundaki tünel, bu keşfettikleri parçacığın akıntısından oluşuyordu, hem de trilyonlarcasından. Güç düğmesine bastıklarında, parçacıklar saniyenin onda birinde durma noktasından, saatte 100.000 kilometreye kadar hızlanıyorlardı.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now