🌚 OTUZ YEDİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)

9.1K 972 78
                                    

** Bölüm Şarkısı: Balmorhea: Remembrance

☀☀☀

Küçük bir erkek çocuğu... Kendisinden yaşça biraz daha büyük olan ağabeyinin peşinde koşturuyor, onunla birlikte türlü türlü oyunlar oynuyor. Yorulduğunda duruyor, biçimli burnunu havaya kaldırıp koyu renkli saçlarını parmaklarının arasından geçiriyor.

Annesi -gerçekte nasıl göründüğünü bilmesem de- ona seslendiğinde, kahve gözleri tıpkı şimdi olduğu gibi altın ışıltılarına boğuluyor ve kısılıp bakıyor. Daha sonra gülücükler saçarak annesine doğru koşuyor...

"Cyra?"

Gözlerimi kırpıştırıp şimdiye döndüm. Jasen'in yüzünde meraklı bir ifade vardı.

"Dalıp gittin bir anda."

"E-evet, düşünüyordum."

"Ne düşünüyordun?"

"Seni," kelimeler birden dudaklarımdan dökülünce, birden Jasen'in yüzüne o havalı gülümsemesi yerleşti.

"Yanındayken bile mi? Bu kadar mı aklında yer edindim güzel kız?"

Tebessüm edip başımı eğdim.

"Şimdiyi değil, daha öncesini. Çocukken nasıl biri olduğunu hayal etmeye çalışıyordum."

Ben hâlâ basamaklarda olduğumdan Jasen benden çok daha yüksekte duruyordu, bu yüzden geri döndü, elimi tutup beni de yanına çekti. Sağ yanağındaki gamzesini ortaya çıkaran geniş gülümsemesiyle birlikte bana göz kırptı.

"Tatlım, çok da zor değil bir tahminde bulunmak. Aynı yakışıklılık, aynı cazibe-"

"Aynı kendini beğenmişlik, evet ben de bunu fark ettim."

Sırıtıp başını iki yana salladı ve aralık duran kapıyı açıp içeri geçmem için yana doğru çekildi.

Dikkatimi çeken ilk şey, evin tamamen ahşap üzerine dizayn edilmesiydi. Zemin, duvarlar ve tavan antik ceviz rengindeydi. Jasen ışığı açınca ortama hafif loş, sarımsı bir renk yayıldı. Ev bu hâliyle peri masallarından kopup gelmiş gibiydi.

Holü geçtikten sonra geniş bir odada bulduk kendimizi. Büyük pencereden ormanın bütün güzelliği gözler önüne seriliyordu. Yavaşça ilerleyip cam kenarına yerleştirilmiş, iki adet tek kişilik koltuğun yanına gittim. Ortalarında duran sehpada bir kitap duruyordu.

"Annem ve babam burada zaman geçirmekten her zaman zevk almışlardı," Jasen'in hemen arkamdan gelen sesiyle ona doğru döndüm. "Jasiri'yle ben sabahtan akşama kadar dışarıda oynardık. Bazen ormanın içine dalıp saatlerce gelmediğimiz olurdu. Bazen de gölün kenarında olurduk, kâğıttan yaptığımız kayıkları yüzdürürdük," göle doğru özlemle baktı. "İşte annem ve babam da burada oturup bizi izlerlerdi," omzumun üzerinden uzanıp sehpanın üzerinde duran kitaba dokundu. "Bu babamındı. Bu evde geçirdiği son gün, bu kitabı okuyordu. Onlar gittiğinden beri yerinden oynatmadık. Jasiri'yle hiçbir şeye dokunmadık."

Ebeveynlerini kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi anlıyordum, annemi tam anlamıyla yitirmiş olmasam da, Kaen'in anlattıklarından sonra onun da artık bir yabancı olduğunu biliyordum. Bu acı kalbinizden asla silinip gitmezdi, istediğiniz kadar gülüp sevinseniz de, gece olup da yatağınıza uzandığınızda kaybınız size kendini çok iyi hatırlatırdı.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon