🌚 ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)

En başından başla
                                    

Bir sokak arasında ilerlerken hâlen uzaktan işitilen coşkulu insan sesleri kulağıma çalındı. Demek ki kutlamalar son hızıyla sürüyordu.

Jasen bir binanın girişinde sırtını duvara yaslayarak durakladı. Gözlerim kapanmak üzereydi.

"Tıbbi müdahale lazım," diye mırıldandı yüzüme bakarken. "Yanlış bir şey yapıp da canını daha fazla yakmak istemem."

Başka bir deyişle, ölümünün benim elimden olmasını istemiyorum demekti bu.

Oldukça hızlı olmasıyla birlikte, bir de beni taşıdığından dolayı sokaklar arasında dolanırken yorgun düşmüştü. Bunu belli etmemeye çalışıyordu ama biliyordum. Ne yazık ki dediğimi yapıp beni bırakmıyordu. Kaçınılmaz sonu ertelemenin ne âlemi vardı?

Yeniden bir yapının gölgelerine saklandığımızda beni yavaşça yere yatırdı. Titrediğimi o zaman hissettim. Parmaklarım artık hissizleşmişti, kırık olanlar bile eskisi kadar acı vermiyordu.

Elbisemin eteğini hafifçe kaldırıp kesiği kontrol etti.

"Sargıyı değiştirmemiz gerek. Dokuların kansız kalacak."

Kanımla ıslanmış kravatı çözdü ve anında parmakları kesiğin üst kısmına baskı uygulamaya başladı. Bir yandan da sargı yapacak başka bir şey arıyordu.

"Elbise," dedim güçlükle. "Elbisenin eteğini yırt."

Kısa bir an için gözlerimin içine baktıktan sonra tereddüt etmeden elbisenin etek kısmına parmaklarını doladı ve hızla iki yana tutup çekti. Diz kapağıma kadar yırtmayı başarmıştı. Elindeki parçayı sargı bezi olacak şekilde hazırladıktan sonra kesiğin üzerine sıkıca bağladı.

"Dikiş atılmalı. Acilen. Hastaneye gitmeliyiz."

Hastaneye gittiğimiz takdirde birçok sorunla karşılaşacaktık. Öncelikle Jasen'in bir Tasarım olduğunu anlayacaklardı ve neden yanında yaralı, ölmek üzere olan bir sıradanı taşıdığını soracaklardı. İyi kalpliliğinden dolayı bunu yaptığını söylemesine kesinlikle inanmazlardı, çünkü Vhalaxların dimağında bu kelimeye yer yoktu.

Onun bir Rhilin olduğunu öğrendiklerinde ise, hayatı tehlikeye girecekti.

"Seni öldürürler," dedim bu yüzden. "Bu riske değer mi?"

Tüm yüzümü inceleyen bakışları bu hâldeyken bile beni ısıtmaya yetmişti. Bedenim buza dönüşürken, suratım alev alev yanıyordu.

"Daha önce saçma sapan şeyler yüzünden de riske girmiştim. Neden şimdi de girmeyeyim?" derin bir nefes aldı. "Seni bırakmayacağım Cyra, anladın mı? O yüzden fikrimi değiştirmeye çalışmaktan vazgeç. Senden tek isteğim, biraz daha sabretmen. Uyumamaya çalış. Kuzey tarafımızda bir sağlık merkezi var. Önceden de gelmiştim. Oraya gideceğiz."

Ne diyebilirdim ki? Söyleyeceğim her şeye inatla karşı çıkacaktı. Karşımda en az benim kadar inatçı birinin olması sinir bozucuydu. Bugüne dek kimse beni bu konuda geride bırakamamıştı.

Fakat öte yandan, birinin gerçekten benim için endişelenmesi ve bir şeyler yapmak için çabalaması ve bunu yaparken de kendi hayatını tehlikeye atması beni tuhaf bir şekilde mutlu etmişti. Hayatımda benden karşılık beklemeden yardımıma koşan tek kişi Kaen'di. Sonrasında onu ve annemi aramak için birlikte yola düştüğüm grup üyeleri de aynı şekilde davranmıştı. Ama Jasen tamamen farklıydı. Birbirimiz için hâlâ yabancıydık, fakat o bunu pek umursamıyordu. Galiba söylediği gibi, gerçekten de insanlara yardım etmek için yaratılmıştı.

Ağabeyi ve küçük yeğenini kurtaramamış, gözlerinin önünde ölmelerini izlemiş. Belki sana yardım ederek kendini teselli etmeye çalışıyordur. Birinin daha ellerinden kayıp gitmesine izin vermek istemiyordur. Ona ne kadar yabancı olursan ol; hissettiği, düşündüğü şey budur belki de, olamaz mı?

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin