KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş (...

נכתב על ידי ozlemdokuyucu

1.3M 122K 20K

New York Araştırma Merkezi'nden bir bilim adamı, çok sayıda "Tasarım Bebek" oluşturarak Dünya'nın bundan böyl... עוד

🌚 PROLOG 🌝 (Düzenlendi)
🌚 BİRİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 İKİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 BEŞİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 ALTINCI BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 YEDİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 SEKİZİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 DOKUZUNCU BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 ONUNCU BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 ON BİRİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 ON İKİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 ON BEŞİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 ON ALTINCI BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 ON YEDİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 ON SEKİZİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 ON DOKUZUNCU BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 YİRMİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 YİRMİ ALTINCI BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 YİRMİ SEKİZİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 YİRMİ DOKUZUNCU BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 OTUZUNCU BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 OTUZ İKİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 OTUZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 OTUZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 OTUZ BEŞİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 OTUZ ALTINCI BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
🌚 OTUZ YEDİNCİ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)
OTUZ SEKİZİNCİ BÖLÜM
OTUZ DOKUZUNCU BÖLÜM
KIRKINCI BÖLÜM
KIRK BİRİNCİ BÖLÜM
KIRK İKİNCİ BÖLÜM
KIRK ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KIRK DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
KIRK BEŞİNCİ BÖLÜM
KIRK ALTINCI BÖLÜM
KIRK YEDİNCİ BÖLÜM
KIRK SEKİZİNCİ BÖLÜM
KIRK DOKUZUNCU BÖLÜM
ELLİNCİ BÖLÜM
ELLİ BİRİNCİ BÖLÜM
ELLİ İKİNCİ BÖLÜM
ELLİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ELLİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ELLİ BEŞİNCİ BÖLÜM
ELLİ ALTINCI BÖLÜM
ELLİ YEDİNCİ BÖLÜM
ELLİ SEKİZİNCİ BÖLÜM
ELLİ DOKUZUNCU BÖLÜM
ALTMIŞINCI BÖLÜM
ALTMIŞ BİRİNCİ BÖLÜM
ALTMIŞ İKİNCİ BÖLÜM
ALTMIŞ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ALTMIŞ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ALTMIŞ BEŞİNCİ BÖLÜM
ALTMIŞ ALTINCI BÖLÜM
ALTMIŞ YEDİNCİ BÖLÜM
ALTMIŞ SEKİZİNCİ BÖLÜM
ALTMIŞ DOKUZUNCU BÖLÜM
YETMİŞİNCİ BÖLÜM
YETMİŞ BİRİNCİ BÖLÜM
YETMİŞ İKİNCİ BÖLÜM
YETMİŞ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
YETMİŞ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
YETMİŞ BEŞİNCİ BÖLÜM
YETMİŞ ALTINCI BÖLÜM
YETMİŞ YEDİNCİ BÖLÜM
YETMİŞ SEKİZİNCİ BÖLÜM
YETMİŞ DOKUZUNCU BÖLÜM
SEKSENİNCİ BÖLÜM
SEKSEN BİRİNCİ BÖLÜM
SEKSEN İKİNCİ BÖLÜM
SEKSEN ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
SEKSEN DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
SEKSEN BEŞİNCİ BÖLÜM
SEKSEN ALTINCI BÖLÜM
SEKSEN YEDİNCİ BÖLÜM
SEKSEN SEKİZİNCİ BÖLÜM
SEKSEN DOKUZUNCU BÖLÜM
DOKSANINCI BÖLÜM
DOKSAN BİRİNCİ BÖLÜM
DOKSAN İKİNCİ BÖLÜM
DOKSAN ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DOKSAN DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
DOKSAN BEŞİNCİ BÖLÜM
DOKSAN ALTINCI BÖLÜM
DOKSAN YEDİNCİ BÖLÜM
DOKSAN SEKİZİNCİ BÖLÜM
DOKSAN DOKUZUNCU BÖLÜM
YÜZÜNCÜ BÖLÜM
YÜZ BİRİNCİ BÖLÜM
YÜZ İKİNCİ BÖLÜM
BİR GÜZEL DUYURU! ☺
YÜZ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
YÜZ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
YÜZ BEŞİNCİ BÖLÜM
YÜZ ALTINCI BÖLÜM
HAKKIMDA YİRMİ ŞEY (MEYDAN OKUMA ETKİNLİĞİ)
YÜZ YEDİNCİ BÖLÜM
YÜZ SEKİZİNCİ BÖLÜM
YÜZ DOKUZUNCU BÖLÜM
YÜZ ONUNCU BÖLÜM
YÜZ ON BİRİNCİ BÖLÜM
YÜZ ON İKİNCİ BÖLÜM
YÜZ ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
YÜZ ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
DUYURU! ☺
YÜZ ON BEŞİNCİ BÖLÜM
YÜZ ON ALTINCI BÖLÜM
#AÇIKLAMA#
YÜZ ON YEDİNCİ BÖLÜM
YÜZ ON SEKİZİNCİ BÖLÜM
YÜZ ON DOKUZUNCU BÖLÜM
YÜZ YİRMİNCİ BÖLÜM
YÜZ YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM
YÜZ YİRMİ İKİNCİ BÖLÜM
YÜZ YİRMİ ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
# NOT #
YÜZ YİRMİ DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
#YENİ BİR KARAR#
YÜZ YİRMİ BEŞİNCİ BÖLÜM
#SON KARAR#
YÜZ YİRMİ ALTINCI BÖLÜM: FİNAL - BİRİNCİ KISIM
BİLGİLENDİRME
KİTAP HAKKINDA
#FACEBOOK SAYFASI#
YENİ KİTAP: VARİS
YÜZ YİRMİ ALTINCI BÖLÜM: FİNAL - İKİNCİ KISIM
EPİLOG
KUSURSUZ - ESKİ DÜNYA
🌚 YENİ KİTAP: KAÇAK - KRİYONİKS - DUYURU 🌝
MİRAS : GÖLGE - RUH SERİSİ - İkinci Kitap
‼ BİLGİLENDİRME ‼
🌚 YENİ KİTAP: KÖLE VE ASİ - DUYURU 🌝
🌚 YENİ KİTAP: ÇÖLÜN LÂNETİ - DUYURU 🌝
DUYURU: KUSURSUZ - YENİDEN DOĞUŞ
❗ ANKA'NIN KÜLLERİ: YENİ KİTAP ❗
📣 DUYURU 📣
ÇÖLÜN LÂNETİ (SATIŞTA!)

🌚 ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 🌝 (Düzenlendi)

10.7K 1K 49
נכתב על ידי ozlemdokuyucu

Hissettiğim ilk şey şoktu. Bedenim buz gibi soğurken, gözlerim irileşmiş, olanı biteni anlamaya çalışıyordum. Sık sık nefes almaya başlamamla birlikte, acı tüm varlığıyla bedenime nüfuz etti ve arkamdaki Vhalax'ın beni bırakmasıyla sertçe yere düştüm.

Her şey anında bulanıklaşmaya başladı. Bacağımdan sızan sıcak kan, her nabız atışımla birlikte âdeta fışkırıyordu. Sağlam elim sert zeminde tutunacak bir şeyler aradı ama hiçbir şey yoktu.

Kulakları sağır eden bir haykırış duydum. Oysa algılarımın kapandığını, tek duyabildiğim sesin kulaklarımda çınlayan kendi kalp atışımın olduğunu sanıyordum.

Üzerime eğilen ve gördüğüne inanamayan, sersemlemiş bakışları gördüğümde dudaklarımı aralayıp bir-iki kelime söylemek istedim, fakat dilim şişip tüm ağzımı kaplamış gibi bir türlü konuşamadım.

"Tamam, tamam," diyordu aralıksız, "Buradayım, bir şey olmayacak."

Elimi kaldırıp kollarına tutunmak istediğimde, akan kanımla birlikte gücüm de tükenmeye başlamıştı. Yarı yolda yan tarafıma düştü. Bunu gören Jasen'in surat ifadesini tanımlamak imkânsızdı. Büyük bir kasırganın vurup geçtiği, yıkıntılarla dolu bir şehri anımsatıyordu en yalın ifadeyle.

"Dayan, lütfen. Kanamanı durdurmaya çalışacağım."

Her ne kadar vücudum kaskatı kesilmiş olsa da, görüşümün gittikçe bulanıklaşmaya başlamasına rağmen, gözlerim sürekli onu izliyordu. Etrafa hızlıca attığı bakışların ardından boynundaki kravatı çıkardı, bacağımdaki kesiğin biraz üstüne sıkıca bastırdıktan sonra doladı.

"Seni buradan götürmem lazım, bizi bulmaları an meselesi."

Başımı nazikçe tutup olabildiğince beni sarsmamaya dikkat ederek kucağına aldı. Ama hareket ettiği anda acıyla yüzümü buruşturdum, dudaklarımdan acı dolu inlemelerin çıkmasına engel olamıyordum.

"Dayan güzel kız, şimdi bitecek. Gideceğiz buradan."

Kendi kendime mırıldanmaya başlamıştım, galiba uyanık kalmak için kendimi zorluyordum. Daha şimdiden çok fazla kan kaybettiğimi biliyordum, Vhalax işini iyi biliyordu. Sıradan bir kesik açmak yerine bacağımdaki atardamarı kesmişti. Her kalp atışımla birlikte kanım damarlarımdan süzülüp dışarı akıyordu.

Bu şekilde daha fazla devam edemeyeceğimi biliyordum...

Jasen'in tüm çabalarına karşın, dakikalar sonra ölecektim...

Başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi yumdum. Birkaç saniye kendimi toparlamaya çalışmamın ardından nihayet fısıltıyla da olsa konuşabildim.

"Bırak beni."

Hızlı adımlarını bozmadı ama beni tutan kollarının gerildiğini hissetmiştim.

"Cyra, tamam bak az kaldı. Birazdan seni-"

"Bırak beni."

Gözleri benimkilerle buluştuğunda orada ilk defa korkuyu gördüm.

"Sen ne dediğinin farkında mısın?"

"Seni yavaşlatıyorum," dedim bin bir güçlükle. "İkimiz de fazla dayanamayacağımı biliyoruz. Beni bırak ve yoluna devam et."

"Hayır!"

İnatçı tavrı yine en olmadık yerde ortaya çıkmıştı. Niye böyle davranıyordu?

Tekrar konuşmak için dudaklarımı araladığımda beni engelledi.

"Sus. Sen hiçbir şey düşünme. Ve bana güven."

Bir sokak arasında ilerlerken hâlen uzaktan işitilen coşkulu insan sesleri kulağıma çalındı. Demek ki kutlamalar son hızıyla sürüyordu.

Jasen bir binanın girişinde sırtını duvara yaslayarak durakladı. Gözlerim kapanmak üzereydi.

"Tıbbi müdahale lazım," diye mırıldandı yüzüme bakarken. "Yanlış bir şey yapıp da canını daha fazla yakmak istemem."

Başka bir deyişle, ölümünün benim elimden olmasını istemiyorum demekti bu.

Oldukça hızlı olmasıyla birlikte, bir de beni taşıdığından dolayı sokaklar arasında dolanırken yorgun düşmüştü. Bunu belli etmemeye çalışıyordu ama biliyordum. Ne yazık ki dediğimi yapıp beni bırakmıyordu. Kaçınılmaz sonu ertelemenin ne âlemi vardı?

Yeniden bir yapının gölgelerine saklandığımızda beni yavaşça yere yatırdı. Titrediğimi o zaman hissettim. Parmaklarım artık hissizleşmişti, kırık olanlar bile eskisi kadar acı vermiyordu.

Elbisemin eteğini hafifçe kaldırıp kesiği kontrol etti.

"Sargıyı değiştirmemiz gerek. Dokuların kansız kalacak."

Kanımla ıslanmış kravatı çözdü ve anında parmakları kesiğin üst kısmına baskı uygulamaya başladı. Bir yandan da sargı yapacak başka bir şey arıyordu.

"Elbise," dedim güçlükle. "Elbisenin eteğini yırt."

Kısa bir an için gözlerimin içine baktıktan sonra tereddüt etmeden elbisenin etek kısmına parmaklarını doladı ve hızla iki yana tutup çekti. Diz kapağıma kadar yırtmayı başarmıştı. Elindeki parçayı sargı bezi olacak şekilde hazırladıktan sonra kesiğin üzerine sıkıca bağladı.

"Dikiş atılmalı. Acilen. Hastaneye gitmeliyiz."

Hastaneye gittiğimiz takdirde birçok sorunla karşılaşacaktık. Öncelikle Jasen'in bir Tasarım olduğunu anlayacaklardı ve neden yanında yaralı, ölmek üzere olan bir sıradanı taşıdığını soracaklardı. İyi kalpliliğinden dolayı bunu yaptığını söylemesine kesinlikle inanmazlardı, çünkü Vhalaxların dimağında bu kelimeye yer yoktu.

Onun bir Rhilin olduğunu öğrendiklerinde ise, hayatı tehlikeye girecekti.

"Seni öldürürler," dedim bu yüzden. "Bu riske değer mi?"

Tüm yüzümü inceleyen bakışları bu hâldeyken bile beni ısıtmaya yetmişti. Bedenim buza dönüşürken, suratım alev alev yanıyordu.

"Daha önce saçma sapan şeyler yüzünden de riske girmiştim. Neden şimdi de girmeyeyim?" derin bir nefes aldı. "Seni bırakmayacağım Cyra, anladın mı? O yüzden fikrimi değiştirmeye çalışmaktan vazgeç. Senden tek isteğim, biraz daha sabretmen. Uyumamaya çalış. Kuzey tarafımızda bir sağlık merkezi var. Önceden de gelmiştim. Oraya gideceğiz."

Ne diyebilirdim ki? Söyleyeceğim her şeye inatla karşı çıkacaktı. Karşımda en az benim kadar inatçı birinin olması sinir bozucuydu. Bugüne dek kimse beni bu konuda geride bırakamamıştı.

Fakat öte yandan, birinin gerçekten benim için endişelenmesi ve bir şeyler yapmak için çabalaması ve bunu yaparken de kendi hayatını tehlikeye atması beni tuhaf bir şekilde mutlu etmişti. Hayatımda benden karşılık beklemeden yardımıma koşan tek kişi Kaen'di. Sonrasında onu ve annemi aramak için birlikte yola düştüğüm grup üyeleri de aynı şekilde davranmıştı. Ama Jasen tamamen farklıydı. Birbirimiz için hâlâ yabancıydık, fakat o bunu pek umursamıyordu. Galiba söylediği gibi, gerçekten de insanlara yardım etmek için yaratılmıştı.

Ağabeyi ve küçük yeğenini kurtaramamış, gözlerinin önünde ölmelerini izlemiş. Belki sana yardım ederek kendini teselli etmeye çalışıyordur. Birinin daha ellerinden kayıp gitmesine izin vermek istemiyordur. Ona ne kadar yabancı olursan ol; hissettiği, düşündüğü şey budur belki de, olamaz mı?

Bir süredir uyumakta olan mantığım gözlerini açar açmaz aklına gelenleri ardı ardına sıralamıştı. Haksız da sayılmazdı hani. Jasen kayıplarını benimle mi telafi etmeye çalışıyordu?

Yüzüme düşen saçları çekmek için uzanan eli benim kanımla kaplıydı. Beni susturan, pes etmemi yasaklayan sesi duyulmuyordu. Ve bu sessiz hâlindeyken gözlerinde derin bir elemle bakıyordu.

Tekrar yürümeye başladığında artık kendimi uyanık tutmam da bir hayli güçleşmişti. Hayatımda hiç bu kadar uyumayı istememiştim. Sanki tüm benliğim aynı anda yorgun düşmüş, her bir noktam başını yaslayıp dinlenmek istiyordu.

Ne kadar sürmüştü yürüyüşümüz, bilmiyordum ama sonunda kendimi hijyenik ve o bildik, nefret ettiğim hastane kokusunu solurken buldum. Jasen iki kapaklı kapıdan geçip aceleyle ilerledi.

"Yardım edin!" diye bağırdı, "Kanaması var!"

Etrafta koşturan ve arı vızıltısını andıran seslerin ardından bir sedyeye konduğumu fark ettim. Gözlerim dışında hiçbir organımı hareket ettiremiyordum. Kaldı ki, onlar da kapanmak için birbirleriyle yarışıyorlardı. Daha fazla direnemeyeceğimi anladığımda gözlerim son bir çabayla Jasen'i aradı. Yanımda koşturuyordu. Ve bir an olsun bakışlarını üzerimden çekmiyordu.

Son gördüğüm şey onun yüzü oldu. Sonrasında derin bir uykuya daldım…

***

Uyandığımda, gözlerim açılmaya henüz hazır değillermiş gibi tembelce oyalanmaya devam ettiler ama parlak ışığın delici ışınlarını üzerimde hissedebiliyordum. Yumuşak bir yerde yatıyordum, bedenim pamukların arasında saklanmış gibi gevşemiş, öylece uzanıyordu.

Susamıştım. Zihnimde su imgesini düşündüğüm anda yutkunmaya başladım. Artık gözlerimi açmam gerekiyordu.

Ortamı kutsal bir varlıktan yayılıyormuş gibi aydınlatan ışığın altında gözlerimi kırpıştırdım. Ve o anda, sol tarafımda koyu renkli bir gölge ayaklandı.

Jasen yüzünde merakla bana bakıyordu. Saçları dağılmıştı, muhtemelen onu tanıdığım şu dört gün içerisinde olduğu gibi, elleri bir an olsun saçlarının arasından çıkmamıştı. Ve gözleri... Öyle bir karanlığa boğulmuştu ki, o altın ışıltısının renklendirdiği tatlı kahvelikten eser yoktu.

"Cyra..." adımı söyleyişi fısıltıdan ibaret olmasına karşın, içerisinde birçok duyguyu saklıyormuş gibi gelmişti. "İyi misin? Nasıl hissediyorsun?"

"Gerçeği söyleyeyim mi?"

Gözleri kısılırken başını olumlu anlamda salladı.

"İlk önce koca bir ineği canlı canlı mideme indirmişim de ardından hazmedemeyip geri çıkarmışım gibi hissediyorum. Sanki içimdeki her şey kanla birlikte akıp gitmiş gibi."

Burnundan tıslamayı andıran bir ses çıkarmasıyla birlikte ona baktım, gülüyordu.

"Bunu aklımda tutacağım."

Üzerimdeki örtüyü kaldırmaya çalıştığım esnada Jasen bana yardımcı oldu. Giydirdikleri ameliyat elbisesini hafifçe sıyırdığımda, bacağımda büyük bir bandaj olduğunu gördüm. Gözlerim anında yukarı kalkıp Jasen'e odaklandı.

"Tam zamanında gelmişiz," dedi yeniden fısıldayarak. "Biraz daha geç kalsaydık..." susup bana bakmayı sürdürdü. "Kan vererek kanama şoku tedavisi yaptılar. Bu arada da kesiği iyice açtılar ve atardamardaki kesiği diktiler, diğer hasarlı yerlere de yama yaptılar."

Başımı sallayıp anladığımı gösterdim.

"Teşekkür ederim."

"Ne için?"

"Yardım ettiğin için."

Yine güldü ama bu gülüşünde eğlendiğini belirten hiçbir şey yoktu.

"Seni dinleyip orada bırakacağımı gerçekten düşünmüş olamazsın, değil mi?"

Bakışlarımı kucağımda birleştirdiğim ellerime yönelttim.

"Eh, bunu yapabilirdin ama yapmadın."

Birkaç dakika sessizlik içerisinde geçti. Başımı geriye yaslayıp Jasen'i yeniden görüş alanıma aldığımda, elini yatağın bir ucuna yaslamış, bana dikkatle bakmakta olduğunu gördüm.

"Roliath?" dedim birden ismi aklıma gelince. "Ona ne oldu?"

Sıkıntıyla iç geçirdi, başını pencereden tarafa çevirip bir süre o tarafla ilgilendi.

"Ona çok yaklaşmıştım. Yanına kadar sokulmuştum hem de. Ama birden senin çığlığını duydum."

Hayretle gözlerim irileşti.

"O kadar sesli mi bağırdım ben?"

Omuz silkti.

"Birçok kişinin aldırdığı yoktu ama ben duydum işte. Sonra da seni götürdüklerini gördüm."

Ah! O anki yaşadığı çelişkiyi tahmin edebiliyordum. Bir yanı orada kalıp Roliath'tan intikamını alması için ona ısrar etmiş olmalıydı, diğer yanı ise benim peşimden gitmesi gerektiğini fısıldamıştı.

"Özür dilerim," dedim suçluluk dolu bir ifadeyle. "Benim yüzümden-"

"Hayır," başını salladı. "Hayır, senin yüzünden onu elimden kaçırmadım. Beni fark etti Cyra, kim olduğumu, daha doğrusu Rhilin soyundan olduğumu anladı."

"Nasıl?"

Kırık parmaklarımın olduğu sol elimin üzerinde bir aşağı bir yukarı gezdirdi işaret parmağını. O anda fark ettim ki, elim de alçıya alınmıştı. Kesik bir ses çıkardım.

"Acıyor mu?" dedi hemen.

Dudaklarımı dişlerken başımı salladım. Sadece o anın görüntüsü gözlerimin önüne gelmişti.

"Hayır, acımıyor. Hissetmiyorum daha doğrusu. Ee, senin bir Rhilin olduğunu anladığını söylemiştin. Nasıl fark etti seni?"

"Oradayken söylemiştim ya, Tasarımlar sıradanların göremediği dövmelere sahip."

"Ama o dövmenin bir üst düzey Tasarım'a ait olduğunu söylemiştin."

"Öyle zaten. Sadece üst düzey Tasarımlarda dövme var. Yani Vhalaxlar arasında böyle. Ama biz aramızda kimseye üstünlük taslamadığımızdan dolayı, Vhalaxlardan ayrı bir ırk olduğumuzu göstermek için her bir üyemize bu dövmeyi yaptırırız."

Sağ elim uzanıp çenesini kavradı, başını hafifçe sola doğru çevirdim.

"Ne yani? Şimdi senin de boynunda bir dövme var, öyle mi?"

Sırıtışı yeniden gelmişti.

"Evet güzelim. Sana merak ettiysen gösterebileceğimi söylemiştim hatırlıyorsan."

"Bu imkânsız. Göremeyeceğimi biliyorsun."

"O zaman sen de hayal et. Altın renginde bir güneş."

Vhalaxların gümüşi ay ve yıldızları içeren sembolüne karşılık, Rhilinlerin altın güneş şeklindeki simgesi! Hiç fena değildi.

"Dövmemi görmüş olmalı. Anında rahatsız olduğunu gösteren bir şekle girdi. Benim de fazla düşünecek vaktim yoktu. O anda pek de bir şey yapamazdım. Öte yandan sen... Seni öyle görünce bir an önce oradan ayrılmak istedim."

"Bizi bulacaklardır," dedim sıkıntı veren ama gerçek olduğunu bildiğim bir kesinlikle.

"Buna izin vermeyeceğiz. Şehirde çoktan buralarda bir Rhilin'in dolaştığı haberi yayılmıştır. Bizi arıyorlardır. O yüzden, kendini yürüyecek kadar iyi hissettiğin anda buradan gideceğiz."

"Nereye? Bizi Uthia'da bulurlar."

"Uthia'da kalmayacağız zaten," dedi kararlı sesiyle. "Seni Andhalath'a götüreceğim."

המשך קריאה

You'll Also Like

788 382 3
Yıllar önce işleninen bir suçu üstlenen babasını, kurtarmak için her yolu denemiş fakat önüne hep engeller çıkmış. Babasını elinden alan adamın, iş...
812K 51.7K 47
Yakın gelecekte öngörülebilen teknolojilerin peşine düşen ülkeler, bir güç yarışına girer. Ülkelerin tehlike getiren icatları, dünyaya sunulması konu...
86.2K 7.7K 30
Öğrendiğim önemli bir şey vardı. Ne kadar hızlı uçarsan o kadar sert çarparsın ve ne kadar dibe batarsan o kadar yükseğe çıkarsın. Hızlıydım. Sert ç...
421K 13K 51
işten eve dönerken ıssız bir ormanda duyduğu sesin peşine gitti ve bu bulunduğu yer onun hayatının değişim noktasıydı. * * * * * İLK KİTABIM OLDUĞU İ...