Bölüm 133

5.2K 456 27
                                    

Elza, Akira'nın onu neden kısıtlı sürede yıldız enerjisi özümsettiğini anlamıştı. Şuan yıldız enerjisi üzerinde Akira kadar olmasa da, kendine göre iyiydi. Denizde bulunan canavarlar, sanki yem atılmış gibi ona doğru yüzmeye başladılar. Sadece kıyı tarafından gelmiyorlardı ki, zaten orada bulunan jilet gibi kayalıklar yaratıklar olmadan da yeterince tehlikeliydiler. Deniz şuan çarşaf gibi dümdüzdü. Eza bu yüzden Akira'nın tavsiyesini dinleyerek hızlıca silah oluşturmaya çalışıyordu. Çalışıyordu diyorum, çünkü saf enerjiden silah oluşturmak çok kolay değildi. En azından Elza'ya göre.. 

İlk bir kaç denemesinde, yıldız enerjisi bir bulut gibi dağıldı. Bu süre zarfında yaratıklar ile aralarında yaklaşık 70 metre kaldığını görünce, her mantıklı kişinin yapacağı şeyi yaptı. Yüzmeye başladı.

Fakat o yüzmeye başladığı anda, deniz sanki fırtınaya ev sahipliği yapıyormuş gibi onu kıyıdan uzaklaştıracak şekilde dalgalar ile doldu. Elza ne olduğunu anlamamıştı bile. Fakat şuan bunu düşünmek gibi lükse sahip değildi. Aslında kafasını yukarıya kaldırsa ne olduğunu anlayacaktı.

Kyo efendisinin emriyle, Elza'yı çok daha zorlu bir eğitime tabi tutuyordu. Bu evrendeki canlılar ona ve Gyo'ya itaat edecek şekilde yaratılmıştı. Elza'nın ilerlemesi gereken yöndeki canavarları saklanmaları için uyarıp, geri kalanları Elza'ya doğru yavaşça yüzmeleri için emir vermişti. Bu deniz her zaman ölümlere sebep olurdu. Eski zamandan beri bu denize Karadeniz deniliyordu. (As bayrakları.) Bu ismin sebebi işte tam olarak buydu. Eğer iyi bir yüzücü değilseniz, hatta bazen iyi bir yüzücü olsanız da bu denizde ölme ihtimaliniz çok yüksekti. Sadece denizin çalkantılı hali bile bunu başarabilirken, birde bu denizde yaratıklar vardı. Su yılanları, kurbağalar, deniz anaları ( Size deniz anası taklidi yapayım mı? ) bulunuyordu. Bu canlılar diğer evrenlerde yıldız enerjileri kullanamasalar da, bu evren için özel olarak yaratıldıklarından dolayı hepsi alemlere geçiş yapmıştı. Üstelik birbirlerini sürekli olarak öldürdükleri için durmadan güçleniyorlardı!

Elza dalgalara rağmen kıyıya ulaşmaya çalışırken, üstündeki zırhın onu yavaşlattığını fark etti. Zaten denizde çok fazla dalga vardı. Bu yüzden bir eliyle kulaç atarken, diğer eliyle zırhının kayışlarını çözmeye uğraştı. Nasıl bir eğitime gireceğini bilmediğinden dolayı zırh giymişti. Arkasını baktığı anda kendisine yaklaşan yaratıklar ile araların 50 metre kaldığını gördüğünde öncekinden çok daha hızlı bir şekilde  zırhını çıkarmaya uğraştı. Denizin içinden çıkıp, geri giren bir su yılanı diğer canavarlardan çok daha hızlı bir şekilde gelmeye başlamıştı bile. Elza kısa bir uğraştan sonra zırhını çıkardığında, tek eliyle yüzdüğü hızın 3 katı kadar daha hızlı yüzmeye başlamıştı. Arkasında ki canavarlarla arasındaki mesafe ise şaşırtıcı bir biçimde uzamıştı. İlk başta bunun neden olduğunu anlamasa da, daha sonra fark etti. Dalgalar nasıl onu geriye itiyorsa, yaratıklar için bu daha büyük bir geri itişti. Elza hala farkında olmadığından bilmiyordu. Fakat kendi vücudunu istemsiz bir şekilde yıldız enerjisi ile kapladığından dolayı dalgalardan çok daha az etkileniyordu. Bu önemli bir mesele olsa da, asıl önemli olan nokta şuydu. Vurduğu kulaçlarla denizin çok daha düzensiz olmasını sağlıyordu. Sonuçta L-u alemlerin zirvesinde bir kadındı.  

Bu düzensizlik arkasına doğru gittiği içinse, arkasındaki yaratıkların ilerlemesini zorlaştırıyordu. Akira, böyle bir şey olacağını düşünmemişti. Elza'nın yaratıklarla savaşarak kıyıya çıkacağını düşünmüştü. Fakat buda bir savaşmaydı değil mi? Kyo, aşağıda tüm gücüyle yüzen Elza'ya bakarken etkilenmişti. Efendisinin onu buraya getirmesinin amacını ilk başta anlamasa da, şimdi anlıyordu. En etkili eğitimi kullanıyordu. Korku! 

Bir kişinin tüm yeteneklerini ortaya çıkarması için çok zor bir durumda kalması gerekiyordu. (Öğrenciler için örnek vermem gerekiyorsa, sınavlara son hafta kalınca herkesin kütüphaneye doluşması gibi, diğer öğrencilerden not isteme ve benzeri..) Elza , Akira tarafından sürekli olarak uyarılmıştı. Başarısız olduğunda öleceği, sistemli bir şekilde bilincine yerleştiği için şuan elinden geleni, hatta daha fazlasını yapıyordu. Bu yüzden ölüm korkusu ile dolan vücudu, kendisini savunmak için bilinçsiz bir şekilde etrafını yıldız enerjisi ile kaplamıştı. Bu yüzden Elza'nın her kulacı arkasına daha büyük dalgalar gönderiyordu. 

Elza, yaratıklardan gitgide uzaklaşmaya başladığını fark ettiğinde içinde ufak bir rahatlama oldu. Fakat şuan önündeki bölgede sorun vardı. Keskin kayalıklarla dolu olan bölgeye girmek üzereydi. Dikkatli yüzerse sorun olmayacağını düşünüyordu. Ne kadar yanıldığını bilmiyordu bile..

----------------------------------------------

Akira mağaraya girdiğinde her şeyin hazır olduğunu gördü. Gerçek bedeni tamamen yıldız enerjisinden oluştuğu için onu yapmak çok zorlamayacaktı. Asıl önemli olan ruhunu o bedene aktarmaktı ki, bunu kendisi dışında iki kişi yapabilirdi. Ölüm ve Kaos.. Kaos'tan yardım alamayacağına göre bedeni yaptığında Ölüm'ü buraya çağırması gerekiyordu. Aslında kendisi de yapabilirdi, fakat zaten bedeni yapması 99 gününü alacağı için ruh yerleştirmeyi en hızlı yoldan halletmesi gerekiyordu. Daha sonraysa Hemera'nın yanına dönecekti. 

Mağarada tüm ihtiyacı olan şeyler bulunmaktaydı. Ejderha kanı, 1 milyarlık yıldız enerjisi, hatta Gyo'nun söylediği gibi 6 milyarlık yıldız enerjisi de yerleştirilmişti. Akira ritüele hiç beklemeden başlaması gerektiğini anladı. Her geçen saniye onun için dezavantaj olduğu için hızlıca mağaranın bir bölümünü tamamen dolduran ejderha kanını, tam ortadaki havuza döktü. Ejderha kanı oldukça önemliydi. Kendi bedenindeki sağlamlığı ve iyileştirmeyi arttıracak ekstra bir bileşendi. Havuz tamamen dolduğunda, Gyo'ya dönerek,

''Yıldız enerjisini işleyeceğim. Vücudu parça parça yaratacağım için bana sadece yeterli sayıda sunak ve çekiç getir.''

Gyo efendisinin emrini duyduğu anda, yanında 6 tane sunak ve çekiç belirdi.

''Bu tür bir istekte bulunacağınızı tahmin ettiğimden dolayı, Hasat protokolü uygulanan evrendeki canlıların sadece yıldız enerjisini almadık efendim. Onların doku ve organlarını alarak sizin için 6  tane sunak ve çekiç yaptık.''

diyerek odanın girişine doğru çekildi. Burada yapılacak olan ritüel onun gibi bir yaratık için bile tehlikeliydi. Bu yüzden mağara girişinde durarak, efendisinin rahatsız edilmemesini sağlayacaktı. Akira böyle bir şey yapacaklarından haberi yoktu, fakat rahatsızda değildi. 4 evrende yaşayan kişiler onun için besi hayvanlarından farksızdı. Yaşayacaklar, güçlenecekler ve ölecekler. Kaderlerinde sadece bu vardı.

İlk sunağın yanına gittiğinde, bacak şeklinde bir kalıbı olduğunu fark etti. Diğerlerini incelediğinde hepsinin bir gövde parçası için olduğunu gördüğünde hoşuna gitmişti. Bu 6 lı ona çok fazla yardımcı olacaktı. 

Akira elini kaldırdığında havuza döktüğü ejderha kanı düzgün bir ip gibi yükselerek, ilk önce sol ayağın olduğu doğru ilerledi. Kalıbın içini tamamen doldurana kadar havuzdan gelen ejderha kanı taşmayacak şekilde tamamen dolduğunda kesilmişti. Akira bunu yaptıktan sonra 1 milyarlık yıldız enerjisinden yeteri kadarını da bu kalıba yerleştirdi. Şuan tamamen işine odaklanmış bir şekilde, herkesle iletişimini kapatmıştı. Akira eline çekici aldığında gülümseyerek, her vurduğunda saymaya başladı.

''1''

GÜMM...

''2''

GÜMMMM...

Akira her vuruşunda artan sese aldırmayarak vururken, giderek her evrende yankılanmaya başlayacağını bilse de umursamıyordu.

-----------------------------------------------------------

''BIRAKIN BENİ!''

Afrodit çıldırmış gibi odasından kaçmaya çalışıyordu. Çalışıyordu diyorum, çünkü daha kapıyı bile açamamıştı. Kendisini bile etkileyecek kadar güzel olan bir kadınla, kel iri yarı vücutlu bir adam tarafından kaçırılmıştı. Ayıldığındaysa daha önce hiç görmediği kadar güzel, hatta muhteşem olan bu odayı görmüştü. İlk başta odanın güzelliğinden etkilense de, kaçırıldığını  fark ettiğinde odadan çıkamadığını fark etmişti. Hala çığlık atmaya devam ederken, odaya daha önce gördüğü o güzel kadının girdiğini fark etti. Erkeklerden hoşlanmasına rağmen o bile bu kadının, kendisine her şeyi yapmasına izin vereceğini düşündü.

Kadın bir an onunla göz göze gelip gülümsedi. Sanki düşüncelerini duymuştu. Ama bunun imkansız olacağını düşünen Afrodit, hala sapık şeyler düşünüyordu.

''Nasıl bir sapıksın sen öyle. Efendi Ma'at seni memnun etmemiz gerektiğini söyledi, fakat o kadar da değil.''

------------------------------------------------------

Bugün petshopa gitmem gerektiği için diğer bölüm büyük ihtimalle öğleden sonra gelecek.

Kaos'un Varisi 1-2Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang