Bölüm 74

6.9K 711 75
                                    

''Şuan bizi öldürebilirsiniz. Fakat efendimiz gelince sizin sonunuz benimkinden daha kötü olacak.''

Akira'nın generalleri ve öğrencileri dört imparator karşısında diz çökmüşlerdi. Akira'dan 27 yıldır haber alınamaması sonucunda hepsi öldüğünü düşünmüşlerdi. Bunu destekleyen kanıt ise Abra, Ruin ve Minos'un da uzun zamandır hiç kimse tarafından görülmemesiydi. Halk Akira'yı efsane olarak anmaya başlamış ve Ra'ya karşı daha çok sadakat beslerken generallerden hoşlanmamaya başlamışlardı. Bu destekle Ra, gizli olarak diğer 3 imparator ile anlaşıp generalleri öldürmeyi kafasına koymuştu. Apep onu terk edeli çok uzun zaman olmuştu. Bu yüzden ondanda çekinmeye gerek kalmamıştı. Generalleri bir ziyafete çağırıp onları uyuşturarak etkisiz hale getirmişler ve yapmadıkları şeyleri onların üstüne yığarak suçlu durumuna getirip onları şuan idam edecekleri sırada, hepsi sanki anlaşmış gibi bu cümleleri söylemişlerdi. Akira'ya olan bağlılıkları oldukça fazlaydı. Şeytan ise varisi tarafından öldürülmüştü. Bu yüzden onları Suikastçiler Merkezi de desteklemiyor, hatta onları uyuşturan ilacı onlar yapmıştı.

''Demekk efendiniz gelecek. 27 yıldır gelmeyen kişi şimdi mi gelecek.''

Ra bunları kahkaha atarak söylemişti. İmparator olmak çok hoşuna gitmişti ve Akira'nın ne kadar dehşet verici olduğunu unutmuştu bile. Kendisi diğer imparatorlarla aynı seviyeye gelmişti. Jigoku Alemi 4. seviyede olduğu için kendisini oldukça güçlü görüyordu. Fakat generaller kendisinden 2 seviye daha yüksekti. Bu yüzden onları bu alçak yöntemi kullanarak öldürecekti. Lamalas, Azog, Samira ve Giges başlarını önüne eğip kaderlerine razı şekilde durdular. Şuan hareket bile edemiyorlardı. Aileleri ve öğrencileri gözlerinin önünde katledilmişti. Sadece efendilerinin kendilerinin intikamını alacağını düşünerek içlerindeki hüzün bir nebze azalmıştı. Dört imparator kendi ırklarının en büyük generallerinin arkasına geçti ve kılıçlarını sallayarak kafalarını uçurdular.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Akira ve Hemera'nın evliliği üzerinden bir hafta geçmişti. İkili çok mutluyken Akira'nın içinde birden bir sıkıntı hissetti. Fakat herşey çok güzel gidiyordu.

''Akira, artık diğer kıtaya dönmemiz gerekiyor.''

Ustası bunu birden söylemişti. Akira bunda bir gariplik sezdi. Kendisi Ensi unvanına geçene kadar bu kıtada kalacaktı. Ustası aynen böyle söylemişti fakat birden fikrini değiştirmiş gibi gözüküyordu. Merakla,

''Usta, bana Ensi alemine geçene kadar burada kalmam gerektiğini söylemiştin. Neden birden fikrini değiştirdin ki?''

''Sana söylesem bile inanmazsın. Hemera ile birlikte kıtaya gideceğiz.''

diyerek Akira'nın önünde o simsiyah yarığı açtı. Ustasının bu kadar acele ettirmesinin ardında kesinlikle bir sebep olmalıydı. Hemen salonda oturan Hemera'nın yanına giderek,

''Hemera, ustam kıtaya dönmemiz gerektiğini söylüyor. Acele etmeliyiz. Hadi.''

diyerek onun konuşmasına izin vermeden elinden tutup direk portaldan içeriye geçti. İkili Kızıl Şehrin 200 metre açığında belirmişti.

''Neler oluyor büyükbaba?''

Hemera birden bu kıtaya gelmesindeki amacı merak ediyordu.

''Şehirde şenlik var. Onlara sebebini sorun. Akira, kendi adını sakla.''

Kaos, bunu nasıl diyeceğini bilememişti. Eğer Akira'ya dört generalinin öldüğünü söylerse çıldıracağı kesindi. Öğreneceğinde ne yapacağını merak ettiği için kendisinin öğrenmesini istemişti. Akira, Hemera'yı da yanında götürerek hızla şehir kapılarındaki askerlerin yanına gitmişlerdi bile. Muhafızlar Hemera'nın güzelliği ile sapıkça hayallere girerken, Akira'nın heybeti karşısında korkuya kapılmışlardı.

Kaos'un Varisi 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin