Bölüm 38

8.2K 694 36
                                    

Kral Elfward karşısındaki askerin getirdiği kafayı gördüğünde sinirden ne yapacağını şaşırmıştı. Demek cesaretini sorguluyordu. Onlara cesaretin ne olduğunu gösterecekti.

''TÜM SOYLULARA HABER VERİN! 1 HAFTA SONRA KIZIL ŞEHİRE TÜM ORDULARI İLE GELSİNLER! SAVAŞA GİDİYORUZ!''

Bunu duyan herkes hızlıca görevlerini yapmaya başladılar. Underhill'de ise Anka Klanı mensuplarının gelmesi ile 7 haftada suru bitirmişlerdi. Şuan şehrin içi 40 km genişlemişti. Atum işten kaçmaya çalışmamış ve eşek gibi çalışmıştı. Lamalas ise topladığı 20 çocuğu getirmişti. Akira hepsinin yeteneğine bakıp generallerine eşit olarak dağıtmıştı. Çocukların ailesinide buraya getirtmişti. Sonuçta endişeli bir halde çocuklar eğitim yapamazlardı. Akira, bu sıralarda Suikastçıların binasında Şeytan ile konuşuyordu. Yaptıklarından haberdardı fakat Cebe'nin ölümünü şuan duyuyordu. 

''Hahahaha... Şeytan eğer savaş çıkarsa sana öyle bir ödül vereceğim ki, şaşkınlıktan ve sevinçten bayılacaksın. Hahaha...''

''Kesinlikle çıkacaktır. Bu son damla olmalı.''

''Eğer öyle diyorsan 2 gün burada bekle. Elfward bana bilgi yollayacaktır.''

dedikten sonra gülerek binadan çıktı. Tüm gün şehir işlerini halleden Akira, akşam malikaneye geldiğinde Helena'nın bir notu okuduğunu gördü. O kadar dalmıştı ki, içeriye giren kocasını bile fark etmemişti. Akira, yavaşça yanına gidip arkasından sarıldı.

''Helena, ne okuyorsun?''

Helena, Akira'nın sesi ile irkilmişti. Akira'ya doğru dönerek,

''Ba-babam Si-Hia krallığına savaş a-açmış.1 hafta sonra Kızıl Şehirde tüm ordu ile toplanma emri vermiş.''

deyip ağlamaya başladı. Akira'ya çoktan aşık olmuştu ve onunda aynı şekilde hissettiğini zannediyordu. 

''Eee, neden ağlıyorsun ki? Savaş bitene kadar geceleri rahat rahat uyuyabilirsin. Hahaha..''

Helena, Akira'nın dediklerini umursamadan ağlamaya devam ediyordu. Akira'nın öleceğinden korkuyordu sonuçta savaş alanında en düşük Daichi 5. seviyede askerler vardı. Akira, Helena'nın ağlamasını kesmek bir koltuğa oturmuştu ve onu da kucağına almıştı. O omuzunda ağlarken saçlarını okşamış ve olumlu şeyler söylemişti. Ağlamaktan o kadar yorulmuştu ki, bir süre sonra Akira'nın kucağında uyuyakalmıştı. İkili o gece uyuduklarında Akira, generallerini ve Şeytan'ı çalışma odasına çağırtmıştı. Beşli geldiğinde Akira gülümseyerek,

''Sonunda istediğim savaş çıktı. Bu konuda bana yardım eden Şeytan'a vadettiğim ödülü şimdi vereceğim.''

diyerek yüzüğünden 3 torba çıkarıp, Şeytan'a uzattı. Şeytan bu torbaları aldığında içinde ne olduğunu merak ediyordu. Akira bunu bildiği için,

''Birinde Jigoku Alemi 1. seviye çekirdeklerden tam 250 adet var. Diğer ikisinde ise 200 mavi altın ile 1000 siyah altın var. Sana ödülünün yüksek olacağını söylemiştim Şeytan. Beğendin mi?''

Şeytan, Akira'nın dün söylediği gibi sevincinden ve şaşkınlığından dolayı bayılma durumuna gelmişti. Kendisi maksimum 10 mavi altın gibi bir ödül düşünmüştü. Bu bile çok büyük bir paraydı fakat Akira onun düşündüğünün kat be kat fazlasını vermişti. Bu kadar parayla neler neler yapılmazdı. Üstelik kendisi Jigoku 6. seviyede bir gölge savaşçısıydı. Bu parayla kendisine mutlak bir krallık bile kurabilirdi. Akira, Şeytan'dan cevap beklemiyordu. Şuan konuşamadığını biliyordu. Generalleri ise hiç bir şaşkınlık belirtisi göstermemişlerdi. Akira'nın olağanüstü ödüllendirmesini daha önce bizzat yaşamışlardı.

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now