Bölüm 94

6.6K 629 15
                                    

Hemera ve Akira uzun yıllardır ilk defa birlikte geçirecekleri bu kadar boş zamanları vardı. İkili sabahleyin deşarj olmuş bir şekilde şehri dolaşmaya karar vermişlerdi. İlk olarak Dragon Loncasının olduğu yere gitmeye karar verdiler. Sonuçta ikisinin tanışmasını sağlayan yeri ziyaret etmeseler, hiç hoş olmazdı.

''Galiba Latinius'a fazla para vermişim.''

Yaklaşık 40/45 yıldır buradan uzak olan Akira, Dragon Loncasının olduğu yere geldiğinde binayı sadece kapısında bulunan ejderha kabartması ile tabelasındaki DRAGON LONCASI adlı yazıdan tanıyabildi. Eski püskü bina gitmiş, yerine resmen büyük bir kale inşa edilmişti. Kapısındaki iki nöbetçi, binalarına bakan bu iki yabancıyı gördüklerinde her şeye hazırlıklı olarak onların yanına doğru gittiler. Ellerindeki uzun mızrakları hafifçe bu ikiliye çevirip, nöbetçilerden birisi saygısız bir biçimde konuşmaya başladı.

''Siz neye baktığınızı zannediyorsunuz?''

İkili, kendilerine bu kadar saygısız bir biçimde konuşan nöbetçiye doğru baktılar.

''Dragon Loncasındakiler eskiden misafirlere saygılıydılar. Şimdi ne değişti de, kapıdaki bir köpek bana ve eşime karşı böyle konuşabiliyor.'' 

Akira, lonca üyesi olduğunda kapıda nöbet tutan kişiler loncadaki en güçsüzlerdi. Uzun yıllardan sonrada bu uygulamanın da değişmediği belliydi. Fakat nöbetçiler daha Jigoku Alemi 9. seviyedeyken, karşısındaki kişilere böyle kaba davranıyorlarsa, ya anadan doğma aptaldılar ya da loncanın diğer üyelerine güveniyorlardı. 

''20 yıldır bu loncadayım. İkinizi hiç görmedim. Yani bana burada ne işiniz olduğunu söyleye..''

Akira, adamın özür dilemesini beklerken kendisi ve Hemera ile böyle konuştuğunu görünce artık dayanamadı. 

''Hava Elementi : Vakum Alanı''

Nöbetçi konuşmasını bir anda kesip elleri ile boğazını tutmaya başladı. Akira kaba davranan nöbetçiyi acı çektirmek için en zalim büyülerden birini uygulamıştı. Diğer nöbetçi ise vücudunu bile hareket ettiremiyordu. Akira, bu iki aptalı öldürmeyecekti. Fakat saygılı olmalarını öğretmeyi kafasına koydu. 

''Şimdi bu güçsüz aptal acı çekerken, seninle konuşalım.''

Hemera, Akira ile dün gece ilişkiye girdiği için onu artık daha iyi tanıyordu. Ölümsüzler kalplerinin tamamını sevgi ile dolduran eşleri ile bir kez ilişkiye girdikleri anda, birbirlerini daha iyi tanırlardı. Üstelik bu sevgi onlar arasında yıkılmaz bir sadakati de yaratırdı. Birbirlerinin ne hissettiklerini anlayabilirler, düşüncelerinden bazılarını okuyabilirlerdi. Bu yüzden Hemera, şuan onun yaptıklarıyla değil de, loncanın yeni binasını inceliyordu.  

Kapısı titanyumdan yapılan binanın taşları da yıldız enerjisi ile güçlendirilmişti. Pencerelerinde vitray kullanıldığından içeride ne olduğu anlaşılmıyordu. Fakat vitrayı süslemek için küçük elmas küreler kullanıldığı göze çarpıyordu. Ejderha motifi sadece titanyum kapılarda değil, duvarlara da yerleştirilmişti. Üstelik çatıda büyük bir ejderha heykeli de bulunmaktaydı.

''Akira, bu kişileri öldürmeyeceksin değil mi?''

Akira, lonca kapısından kendisine seslenen kişiye baktı. Lejyoner Midas..

''Hımm.. Hemera yanımdayken insanları öldürmüyorum dostum. Fakat bu  aptalın kibirli olmasını cezalandırmayacağım anlamına gelmiyor değil mi?''

Akira bunları söylerken nöbetçinin kafasında bulunan vakumu daha hızlı döndürerek, onu çok daha kötü bir duruma soktu. Hemera artık bu olaya el atmasının zamanı geldiğini anladı. Akira'nın yanına giderek elini omzuna koyup,

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now