Bölüm 33

8.3K 722 48
                                    

Canavar yok olduğunda Akira'da bayılmıştı. Sonuça 5 haftadır durmadan savaşıyordu. Bu 5 haftada Kral Elfward ve ordusu gelmiş, Underhill yakınarında kamp kuruyordu. Lamalas, Azog, Giges ve Samara ise şehrin çevresinde tur atarken bir çok casusu katletmişlerdi. Helena, Akira'nın bayıldığını gördüğünde çığlık atmıştı. Abra ise birden havada durmayı kesmiş ve pike yaparak hızla Akira'nın olduğu yere doğru inmişti. Abra yere inince, Helena onun sırtından hemen yere atlamıştı ve Akira'yı kontrol etmişti. Kontrolü bittiğinde sadece yorgunluktan ve aldığı darbelerden dolayı bayıldığını anlamıştı. Abra'da ortağının iyi olduğunu anlayınca ordunun beklediği havaya ateş püskürtmeyi yapmıştı. Elfward ve ordusu bu işareti gördüğünde hızlıca Underhill'e girmişlerdi. Akira'nın grubu ise çevrede devriye gezmei bırakıp hızlıca Underhill'e girmişlerdi fakat Akira'yı ilk başta baygın gördüklerinde çok telaşlanmışlardı. Daha sonradan Helena onlara durumunun iyi olduğunu söyleyince bu telaşları geçmişti. Bir müddet sonra Kral Elfward ve ordusu hızlıca şehre girmişti. 

''Şehri savunun.''

Ordu, krallarından gelen emri duyunca hızlıca daha birimlere ayrıldılar ve şehrin etrafına yayıldılar. Elfward ise endişeli bir şekilde kızının ve artık müstakbel damadının yanına gelmişti.

''Durumu nasıl?''

''Merak etme baba. Sadece bayıldı.''

Elfward, Akira'nın bayıldığını duyunca endişesi geçmişti. Elfward, Helena, Abra ve baygın Akira Kızıl Şehre gitmek için yola çıkarken Lamalas, Azog, Samira ve Giges ise şehri korumak için Underhill'de kalmışlardı. 

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Helena, Akira'nın kaldığı odada durmadan volta atıyordu. Göz altlarının morarmasından anlaşıldığı kadarıyla günlerdir uyumamıştı. Kapıdan içeri giren Elfward kızını yine Akira'nın başında görünce iç çekti. Helena'yı burada görmeye artık alışmıştı. Uyumasını söylediğinde bile bunu reddetmişti. 

''Merak etme Helena, çok fazla güç harcadığı için bu kadar baygın kaldı. Vücudu kendini yeterince dinlenmiş hissedince kendine gelecektir.''

Helena babasının dediklerinin doğru olduğunu biliyordu yine de endişelenmeden duramıyordu. Elfward Akira'nın durumuna bakmak için gittiğinde Akira'nın bir gözünün hafifçe açık bir şekilde Helena'yı izlediğini gördü. Akira, kendisine bakıp kafasını hafifçe sağa sola salladı. Elfward durumu anlayıp gülümsemişti. Akira'nın bu numarayı çok uzatmayacağını umuyordu. Helena'ya hiç bir şey söylemeden odadan hızlıca çıktı. Helena, babasının hızlıca çıktığını fark etmişti ve Akira'ya bir şey olduğunu zannedip ona doğru bakmıştı. Gördüğü şey ile neredeyse dilini yutacaktı. Yatakta kollarını kafasının altına koymuş bir şekilde kendisini izliyordu.  

''Günaydın.''

Akira hiç bir şey yokmuş gibi direk Helena'yı selamlamıştı. Aslında 2 gün önce uyanmıştı fakat ustası ona kadınlarla ilgili bilgiler öğretmişti. Nasıl davranılması gerektiğini, kadınların değerini falan filan baya uzun sürmüştü. Eski zamanlarda daha alemler keşfedilmeden önce bir kavimde kadınlarında kocalarıyla birlikte savaşa gittiğini öğrenmişti. Bu kavim bir zamanlar Dünya'da bir çok efsaneye temel atsada düşmanlarının sinsi planları ile sürekli iç savaşlarla bölünmüşlerdi. Daha sonra Dünya'nın her yerine yayılmışlardı ve asıl yaratıcı onları bir daha bir araya gelemesinler diye lanet etmişti. Akira, bu bilgileri öğrendiğinde çok hoşuna gitmişti. Dün geceden beri yanında duran Helena'yı izlemişti ve kendisi için bu kadar endişelenmesinden çok hoşlanmıştı. Helena ise şuan kıpkırmızı bir yüze sahipti. 

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now