Bölüm 42

8.5K 674 57
                                    

Sümer siyasi alanda kullanılan En--Ensi--Lugal kavramlarını kullanacağım.

--------------------------------------------------

Akira gördüğü bina ile ağzı açık kalmıştı. İlk başta ormanda yaratık avlayacağını düşünmüştü fakat ormanın girişinde biden kendisini burada bulmuştu. Bina sanki gökyüzünü delmeye kararlıymış gibi sonu gözükmüyordu. Merak içinde,

''Usta, bu binada nedir böyle?''

''İçeriye gir. Sana benim çırağım olmanın sorumluluğunu gösterme vakti geldi Akira.''

 Akira ustasının dediklerinden sonra yutkunma ihtiyacı hissetti. İlk defa ustasının böyle ciddi bir şekilde konuştuğuna şahit oluyordu. Her zaman, hiç bir şeyi ciddiye almıyordu. Fakat şuan sanki başka birisi gibiydi. Zihninden çıkıp yanında cisimleşti ve üstünde görkemli bir zırh belirdi. Zırhında bir çok yüz belirip kayboluyordu. Sanki öldürdüğü tüm canlılar zırhına hapsoluyordu. Yüzünde ciddi bir ifadeyle, Akira'ya bakan Kaos,

''Beni takip et.''

diyerek binaya doğru gitmeye başladı. Akira işin ciddiyetini yeni alıyordu. Ustasının sözünü dinleyerek, hissettiği şaşkınlığı içine attı ve onun peşinden gitmeye başladı. Binaya doğru her adım attığında giderek artan bir baskı oluşturuyordu. Toplam on adım attığında ise baskıdan neredeyse hareket edemeyecek durumu gelmişti. Kaos ise hala yürümeye devam ediyordu. Akira'nın yere düşmesiyle arkasına bakmadan aurasını ortaya çıkardı ve onu koruması altına aldı ve

''Daha bu kadar aura ile hareketsiz kalıyorsun Akira.''

dedikten sonra yeniden yürümeye başladı. Akira ise şaşkınlık içindeydi. Ustasının bu kadarcık dediği aura kesinlikle Chiji Aleminde olması gerekiyordu. Kendisini korumaya alan Kaos sayesinde yerden kalkıp derin bir nefes aldı. Kendi kendine şöyle düşünüyordu. 

''Acaba neden bu kadar ciddi?''

Cevabı ise hiç beklemediği bir yerden geldi. Kılıcı ve ilk ortağı Linda.

''Aptal, o kendilerine tanrı diyen o aptalların içinde yaratıcı gibi konuma bir sahiptir. Bizimle olduğu gibi her şeye alaycı yaklaşan, küçük  gören birisi değildir.''

Akira bu duyduklarına şaşırdı. Linda'nın bunları nasıl bildiğini anlamamıştı. Fakat en çok merak ettiği şey bu değildi.

''Tanrılar mı? Ustam çok güçlü bir insan değil mi?''

''Püff bunu ben anlatamam. Eğer o canı isterse sana anlatacaktır.''

Linda bunu söylerken ufak bir iç çekip konuşmayı kesmişti. Akira bunun üzerine meraklı bir şekilde,

''Usta, Linda tanrılar demek isterken ne demek istedi?''

 Kaos'un Linda ile konuştukları konuyu duyduğunu biliyordu. Bunun için hiç uzatmadan direk olarak sormuştu. Kaos bu soru üzerine durdu ve Akira'ya dönerek,

''Kendisini güçlü sanan küçük çocukların, kibirlenip kendilerini yaratıcı olarak görmeleridir. Aslında sana göre şuan çok güçlü insanlardır Akira.''

Akira, ustasının açıklamasını anlamıştı. Fakat aklına takılan bir soru vardı.

''Peki usta, sen onlar arasında nasıl en üst sıradasın?''

Kaos bu sorunun geleceğini tahmin etmişti. Kendisini ''Tanrı'' olarak görmüyordu. Sonuçta onunda bir annesi, babası vardı. 

''Akira, sana konuyu basit olarak açıklayayım. Kendilerine Tanrı veya Tanrıça diyen kişiler tamamen aptaldır. Hepsi anneden ve babadan dünyaya gelen çocuklardı. Sence tanrılar doğarak mı meydana geliyor? Bu çok saçma olmaz mıydı? Şuan kendisine Tanrı-Tanrıça diyen trilyonlarca aptal var. Sırf diğer insanlardan güçlüler diye. Fakat onların karşısına şuan çıksam, ayaklarıma kapanırlar. Çünkü onların tümü gelse bile beni yenemeyeceklerini biliyorum. Tabi hoş, 500 bin yıldır ortalıkta yokum, onun için güçlünün kim olduğunu unutmuş olabilirler. Şimdi benimle gel. Seni ordumun en güçsüz kısmıyla tanıştıracağım.'' 

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now