Bölüm 127

5K 438 42
                                    

Akira kendisine saldıran binlerce yarı tanrı karşısında, aynen söylediği gibi hareketsiz bir şekilde durmaya devam etti. Element Asasına yıldız enerjisi göndermeye devam ederken kendisine doğru saldıran savaşçıları ve büyülerini hazırlayan büyücüler ona saldırmaya hazırlanırken, etrafını çok ince bir aura ile sardı. Sonuçta ölmek gibi bir isteği yoktu. En fazla hasar veren 3 yarı tanrıyı nasıl seçeceğine gelirsek, bu çok basitti. Aurasına inen her darbe, onun kaynağına doğru işlenecekti. Büyücülerin en güçlü büyüleri ile saldıracaklarını bildikleri için Akira, yarı tanrıların birbirlerine zarar vermesini engellemişti. Bu sayede tüm darbeleri kendisi alacak ve en sonunda ilk 3 yarı tanrıyı buradan göndererek büyüsünü yapacaktı. Saniyeler ilerlemeye başladığında yarı tanrıların hepsi ona saldırmaya başlamıştı. Tek bir kişiye aynı anda binlerce yarı tanrının saldırması imkansız olduğu için savaşçılarda bir darbe vuran kişi odanın en ucuna gidiyor ve oradan tekrar Akira'ya doğru saldırıya geçiyordu. Bu eleme de büyücüler ön plandaydı. Hepsi durdukları yerde büyüler yaparak hızlı bir şekilde savaşçılardan çok daha önce geçmişlerdi. Fakat tuhaflarına giden bir şey vardı ki, o kadar büyü ona hiç zarar vermiyormuş gibi gözüküyordu. Ateş patlamaları, hortumlar, toprak büyüleri hatta buz fırtınaları bile onun vücudunda hiçbir hasar bırakmıyordu. Yine de hepsi saldırıya devam etmeleri gerektiğini biliyordu. Çoktan 10 saniye geçmişti. 20 saniye sonunda binlerce yarı tanrı arasından sadece 3 kişi hayatta kalacaktı. Gerisi ise Ma'at'ın ( Akira'nın en eski adı. La bunu belirttiğim kadar hiç bir şey belirtmedim. Artık bazen Akira, bazen de Ma'at'ı kullanacağım.) elinde yok olacaktı. 

Her yarı tanrı tüm güçlerini kullanarak saldırdıkları için, yavaşça en düşük seviyelerden başlayarak yerler yarı tanrılar ile dolmaya başladı. Her yarı tanrı gücünün son damlasına kadar saldırı gerçekleştirdiğinden dolayı neredeyse bayılacak gibi olmuşlardı. Neredeyse hepsi pes etmişti. Fakat Unvansız Seishin Alemi 3. seviyede bulunan bir yarı tanrı, bayılacak gibi olsa da, düştüğü yerden kalkarak Akira'ya doğru ilerlemeye çalışıyordu. Akira, Element Asasına yıldız enerjisini göndermeye devam ederken, o yarı tanrıyı fark etti. Onun aradığı şey tam olarak buydu. Elini salladığı gibi yarı tanrı bir anda ortadan kayboldu. Diğerleri onun kaybolduğunun bile farkına varmamıştı. Son 15 saniye kala diğer yarı tanrıları incelemeye devam etti.

--------------------------------------------------

Akira tarafından gönderilen yarı tanrı kendisini bir odada buldu. Arkasında birisinin varlığını hissettiğinde yavaşça döndü. Arkasında duran kişi daha az önce gördüğü Koruyucuların iki liderinden biri olan Odin'di! Ona selam vereceği sırada, vücudundaki son yıldız enerjisi kaybolduğu için bayılmaktan kurtulamamıştı.

''Demek ki iradeli olan yarı tanrıları seçiyor. Ve o kadar yarı tanrı arasından en iradelisi Seishin Alemi 3. seviyede olan birisiymiş. Tam bir fıkra gibi. Hahaha...''

Odin, bu yarı tanrının irade gücünü çok beğenmişti. Nasıl beğenmesin ki!? Efendisi onu seçtiğine göre zaten takdire şayan bir zihin gücü olmalıydı. Hemde yıldız enerjisi bittiğin de bile saldırmaya çalışmış olmalıydı. 

''Frey, bu yarı tanrıyı iyileştir.''

Frey'in asıl dalı tamamen iyileştirme üzerine kuruluydu. Koruyucuların doktoru gibi bir şeydi. Hasta olan her Koruyucu ona giderdi. Vücudu ağrıyan ona giderdi, çocuk yapamayanlar bile ona giderdi. O derece yani..

Frey odada belirdiğinde, önünde yatan yarı tanrıya incelemeye başladı. Kendi kendine konuşurken,

''Hımm.. Yıldız enerjisi bitmiş, zihni güçsüz bir halde. Hah bu duygu, evet! Efendi Akira'nın aurası vücuduna yerleşmiş. Bu onun için çok kötü. Odin, neden bu yarı tanrı burada? Ölümsüzlerin soyundan gelmiyor mu bu?''

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now