Bölüm 16

8.7K 748 21
                                    

Mücadeleler başlamıştı. Tüm ringlerde büyücüler en güçlü büyülerini kullanıyorlar, savaşçılar ise tüm yeteneklerini sergiliyordu. Akira, karşısında kendisine bakan rakiple eğlenmek için maçı uzatmaya karar verdi. Rakibi bir büyücüydü. Akira'nın saldırmadığını görünce hızlıca ateş kürelerini yarattı ve Akira'ya doğru fırlatmaya başladı. Akira sanki son anda kurtuluyormuş gibi sağa ve sola atlıyordu. Çocuk ise Akira'nın zorlukla kurtulmasına ilk başta sevinip güçsüz birine denk geldiğini düşünüp kısa sürede yenebileceğini düşünmüştü. Fakat bu kurtulmalar uzayınca endişelenmeye başladı. Çünkü büyücüler dantianındaki enerjiyi iyi kullanmalılardı. Bu işi bitirmek isteyen çocuk arkasında bir çok ateş topu oluşturdu. Akira işin ciddiye bindiğini anladığında Linda'yı eline alıp çocuğa doğru koşmaya başladı. Rakibi ise direk ateş toplarını ona doğru attı. Akira Linda ile kendisine gelen bir ateş topunu dağıttı ve koşmaya devam etti. Biraz ilerledikten sonra arkasından büyük bir patlama gelmişti. Akira bu patlamanın sesini duyduğunda koşarken hafifçe sıçradı ve arkasından gelen hava akımıyla çocuğa doğru kontrolsüz bir şekilde savruldu. Çocuk kendisine doğru savrulan Akira'yı gördüğünde kenara kaçmak için sıçradı fakat rakibi esrarengiz bir şekilde kontrolünü sağlamıştı. Akira, çocuğun olduğu yerde hava büyüsünü farkettirmeden yaparak durdu ve kendisinden kaçmak isteyen çocuğa doğru Linda'yı savurdu. Uzun zamandır kimsenin ruhunu ele geçirmemiş olan Linda çocuğu belinden ikiye ayırdığında direk ruhunu aldı ve ufak bir gri parlama gösterdikten sonra normale döndü. Rakibini yenen Akira beklemeye başladı.
''Bu turnuvada tüm rakiplerimizi öldürelim. Uzun zamandır ruh yemiyorum!''
Zihninde duyduğu kadın sesi ile gülümseyerek sadece kafasını salladı. Kısa bir süre sonra Akira yeni bir ringde belirdi. Bu ışınlanmaya hala alışamamıştı. Karşısında 10-11 yaşlarında bir kız vardı. Akira bu kızı uyarmak için
''Eğer şimdi pes edersen ruhun yok olmaz. Ama devam edersen büyük hata yaparsın.''
dedikten sonra ciddi olduğunu göstermek için Linda'yı sırtından çekti. Kız ise küçümser bir şekilde
''Senin gibi ufak bir veledin bu kadar büyük konuşmaması gerekir. Demek savaşçısın. Ne kadar tuhaf bende öyleyim. Bakalım kollarını kestiğimde nasıl kılıç kullanacaksın!''
diyerek kısa kılıcını ve kalkanını kuşandı.
"Seni öldüreceğimi söyledim. Uyarmadı deme!"
Akira bu sefer hızla bu dövüşü bitirmek istedi. Bu sayede biraz dinlenebilirdi. Ayaklarına yıldız enerjisi gönderdi ve hızla kıza doğru hücum etti. Kız kendisine hücum eden Akira'yı görünce hızla kalkanıyla savunmaya geçti. Kalkanı özel olarak Lazarus Mağazasından almıştı. Sağlamlık efsunu olduğu için savunmasına güveniyordu. Akira kızın yanına geldiğinde Linda'yı savurdu. Kız bu kılıcı kalkanıyla karşılamak istedi fakat ne kadar büyük bir hata yaptığını az sonra anlayacaktı. Aldığı kılıç darbesi ile Geriye doğru savrulmaktan kurtulamadı. Kalkanında ufak çatlak oluşmuştu fakat kızın geriye uçmasının nedeni yıldız enerjisiyle vücudunu sağlamlaştırmamasıydı. 

''Az önce birisi kollarımı kesecekti ama şuan güvercin olup uçtu? Ha ha ha! Bari dediğini yapamayacaksan  söyleme! Seni küçük küstah!''

Akira'nın bunları söylemesindeki amacı ise rakibini kızdırmaktı. Çünkü kızgın bir rakip düşüncesizce saldırırdı ve bir çok açık verirdi. Kız, bunları duyduğunda tam istediği gibi sinirden gözü dönmüştü. 

''Seni küçük velet! Benimle nasıl böyle konuşabiliyorsun? Sana saygının ne olduğunu öğreteceğim!''

diyerek Hızla yerden kalktı ve tüm marifetlerini kullanmaya başladı. Bunu yapmasının nedeni ise direk Akira'yı öldürmekti. Akira kızın gözlerindeki ifadeyi görünce, gülümseyerek,

'' Az önceki gibi bir fiyasko olmasında. Bir kez daha kılıcımı savurduğumda direk öldüreceğim seni.''

Kız, Akira'nın küstahça konuşmasına acayip derecede sinir oluyordu. Tüm vücuduna ve silahlarına yıldız enerjisi gönderdi. Vücuduna yaydığı enerji ile artık uçması daha zor, silah ve kalkanına gönderdiği enerji ile kalkanındaki çatlaklar kaybolmuş, kılıcı ufak bir sarı ışıkla parlıyordu. Akira ise sadece Linda'yı çekti ve kıza eliyle ''Gel'' işareti yaptı. Kız artık daha fazla düşünmeden direk Akira'ya doğru hücuma geçti. Diğer ringde birçok dövüş bitmişti, yarışmacılar ya dinleniyor ya da meditasyon yapıp rakiblerini bekliyordu. İlgi yavaş yavaş Akira'nın ringine kayıyordu. İnsanlar iki savaşçının savaşında kimin kazanacağını tahmin ediyorlardı. Birçok insan kızın kazanacağını düşünüyordu çünkü hem Akira'dan büyüktü, hemde kılıç ve kalkanına yıldız enerjisi göndermişti. Fakat bir kaç kişi, Akira'nın savaşı kazanacağını anlamıştı. Oldukça sakin bekleyen Akira, kıza ''Gel'' işareti bile yapmıştı üstelik. Kral, yaşlı adama

''Atlas, sence mavi saçlı kız mı yener yoksa elinde tuhaf çift el kılıcı olan çocuk mu?''

''Bence çocuk yenecek kralım. Sağlamlık efsununa sahip bir kalkanı çatlatmayı başardı.''

Kral, Atlas'ın dediğini duyduğunda şaşırdı. Sağlamlık efsununa sahip bir maddeye çiziik atmak bile çok zordu. Çatlatmak için 2 alem üstünde olmanız gerekiyordu. Bu çocuklar aynı alemdeydi. Yani ya kızın gücü çok zayıftı ki böyle bir şey olması imkansızdı. Ya da çocuğun silahı çok daha güçlü bir efsuna sahipti. Kız Akira'ya doğru hücuma geçtiğinde Akira Linda'yı direk savurdu. Kız bu sefer kalkanının yanı sıra kılıcınıda savunma için kullandı. Fakat Linda kızın kılıcını kağıt kesermiş gibi kesmişti ve kalkana doğru ilerliyordu. Kalkan ve Linda buluştuğunda öncekinden daha büyük bir güçle savrulan Linda bu sefer kalkanı, sanki bir cammış gibi parçalara ayırmıştı. Kız artık kılıç ve kalkansız kaldığında, tam ölmemek için pes edecekken, Akira,

'' Seni öldüreceğimi söylemiştim. İlk başta pes etseydin ya!'' diyerek Linda'yı savurdu ve kızın kafasını uçurdu. Boynu sanki bir fıskiyeymiş gibi boynundan kan fışkırıyordu. Bir saniye vücut ayakları üstünde kaldıktan sonra yana doğru yıkıldı. Linda bir ruhu daha aldığında yine ufak bir gri ışık parladı ve yüzeyinde yeni bir yüz oluştu. Atlas ve Kral, bu manzarayı gördüğünde gözleri yerlerinden çıkacakmış gibi açıldı. 

''Atlas, hemen bu çocuğu araştır. Büyük ihtimalle bir akademiden geliyor nereden geldiğine bak ve hemen bana söyle!'' 

''Peki, efendim!''

Atlas, rakipleri yine aynı sahaya gönderdi ve ortadan kayboldu. Görevliye gidip bu çocuğu sorduğunda onun Anka Akademisinden geldiğini öğrendi. Krala bunu haber verdiğinde ise

''Bana Ra Anka'yı çağırın.''

Muhafızlar bunu duyduğunda kralın yanından ayrıldılar.

--------------------------------------------------------------------------------------------------

Akira sonunda yaptığı tüm savaşlar ile yarı finale yükselmişti. Rakip sayısı dörde düşmüştü. Yarı final ise yarın olacaktı. Arenadan çıkıp akademiye gitmek istediğinde arena çıkışında Ares'in onu beklediğini gördü. 

''Akira, benimle gel. Müdür Ra seninle bir konuda konuşmak istiyor.''

Ares, bunları dedikten sonra yürümeye başladı. Akira ise takip etmekten başka şansının olmadığını anladı ve Ares'in arkasından yürümeye başladı. Ares, akademinin ters istikametinde yürüyordu. Nereye gittiklerini merak eden Akira, soru sorma isteğini bastırdı ve ses çıkarmadan yürümeye devam etti. En sonunda kızıl taşlarla örülü büyük bir sura geldiler. Akira, surun kızıllığına hayran hayran bakıyordu kapısı oldukça gösterişliydi ve gördüğü kadarıyla 8 kişi tarafından korunuyordu. 4 ü dışta sağ ve sol tarafta beklerken diğer 4 ü iç tarafta sağ ve sol kısımda bekliyordu. Ares'i gören bekçilerden biri kafasını eğerek selam verdi ve nöbetine devam etti. Ares, selamı aldıktan sonra büyük bir eve doğru yürümeye başladı. Akira ise klanın içine girdikten sonra etrafı izliyordu. Her yerde kırmızı saçlı insanlar yürüyordu.  Sağ taraftaki kişiler ya büyü yapıyorlar yada kılıç tokuşturuyorlardı. Bir kişi elindeki canavar cesedini bir tarafa doğru götürüyordu. Ares, binanın kapısına gelince Akira'ya dönerek

''Müdür Ra içeride. Şimdi gitmem lazım, Artemis ve Alex'in turnuvası başlamıştır.'' diyerek Akira'ya cevap verme fırsatı vermeden birden ortadan kayboldu. Akira, olayı anlayamamış bir şekilde kısa bir şaşkınlık geçirdi ve kendisini toplamak için kafasını hızlıca sağa sola salladı. Kapıyı açıp içeri girdiğinde karşısında kendisini bekleyen Ra'yı buldu.

''Sonunda gelebildin Akira. Gel, seninle konuşacağım önemli konular var.''

Kaos'un Varisi 1-2Donde viven las historias. Descúbrelo ahora