Bölüm 128

5.8K 496 95
                                    

Akira 100 gündür görmediği, hatta konuşmaya bile tenezzül etmediği karısının yanına giderken hafiften çekinmiyor değildi. Şuan ondan çok daha güçlü olsa da, eşlerin nasıl olduğunu herkes iyi bilir. Eskiler bile ''İtaat et, rahat et'' diye söz kullanıyorlardı. Bir eşin en güçlü silahı çenesiydi. Ne bir büyü, ne de fiziksel kuvvet uygulamadan kocalarını evden kaçırmakta üstlerine yoktu. Üstelik bu yeteneğe sahip olanlar normal eşlerdi. Akira'nın karısı tanrıça olduğu için başı çok daha büyük bir beladaydı. Karısının 100 günü kalmıştı. Bunun anlamı artık ani hareketlerde bulunmamalı, duygusal anlamda çökmemesi gerekiyordu. Hamile kadınların duyguları sürekli olarak gel git gibi olduğu için, sakin kalmalılardı. Aşerme mevzusu da buradan geliyordu. Hamile kadın o yiyeceği gerçekten istediği için değil, kocasının onun için çabalamasını görmek için sürekli bir şeyler istiyorlardı. ( Aga hala evlenmedim. Benim kaderim belli, tek başıma yaşayıp öleceğim. Fakat Allah korusun da, ileride evlenirsem karım hamile kaldığında ya benim ebeveynlerimin, yada kendi ebeveynlerinin yanına göndereceğim. Hayatta uğraşmam, parası neyse vereyim onlar uğraşsınlar. Sabırlı bir insan hiç değilim. Normal hayatımda çok üşengecimdir. Sadece işimde  baya yetenekliyim o kadar.) Hemera'da bu yöntemi kullanmak istiyordu. Fakat Akira bir türlü karşısına çıkmamıştı ki! Sanki halt vardı da sürekli olarak Labirentte fink atıyordu! Fakat Koruyucuların ona olan ilgisi muazzam dı. Her gün bin farklı şey istese de, hepsini bulup getirmişlerdi. Akira, onlara karısı ile ilgilenmeleri için açık açık emir verdiği için böyleydiler. Yoksa Hemera'yı mutlu etmek için içlerinden gelen şevkle çalışmıyorlardı.

Akira, Hemera'nın bulunduğu odanın kapısına geldiğinde kapıda iki tane nöbetçiyi görünce şaşırdı. Bunlar Michi ve Grey'di. 

''Sizin ne işiniz var burada? Eğitim almanız gerekmiyor mu?''

Koruyuculara onları eğitmeleri yönünde emir vermişti. Fakat ikisi de nöbetçi olarak karısının kapısında bekliyorlardı. Michi ve Grey kendilerine soru soran Akira'yı gördüklerinde hemen hazır ola geçerek,

''Efendi Odin, bana bunun sabır testi olduğunu söyledi. Yanlış anlamayın ama Kraliçe Hemera'nın isteklerini sonuna kadar gerçekleştirmek için, evrendeki en sabırlı kişi olmak gerekiyor. Bir kişi nasıl Anka sütü ister? Hadi bunu geçtim, Koruyucular Anka sütünü nerden buldular? Kafamda deli sorular var.'' (Aga bu konuşmayı yazarken eğlendim ha. :) )

Michi çıldırmış gibiydi. Artık ast üst ilişkisini umursamıyormuş gibi, eski halinden eser kalmamıştı. Akira'dan korkan Michi gidip, yerine tam bir Loki çocuğu geldiği belli oluyordu. Akira gülmesini bastırarak, Grey'e döndü. Michi'nin sabır testi pek iyi gitmediği belli oluyordu. Fakat Grey nedense daha sakin gözüküyordu.

''Grey? Peki sen neden buradasın?''

Grey gözlerini duvardan ayırmadan, resmi bir şekilde

''Babamdan gelen şifa yeteneklerimi pekiştirmem için buradayım efendim. Kraliçe Hemera en ufak çiziğinde bile ağladığı için ona müdahale ediyorum. Doğacak olan çocuğunuzun durumunu da ben kontrol ediyorum. Şuan gayet sağlıklı. Nazar değmesin ama bizon gibi. Tütütü..''

Akira şaşkın bir biçimde iki askerine bakıyordu. Birisi laubaliyken, diğeri tam bir yaşlı teyzeye dönüşmüştü. Üstelik çocuğuna bizon denmesi de acayip komiğine gitmişti. Akira gülmesini zar zor bastırdı. Bu iki yarı tanrıyı öldürmediği için hiç bir pişmanlık hissetmiyordu. Odadan içeriye girdiğinde, Hemera'nın yatakta uyuduğunu gördü. Fakat bundan emin olmak için aurasını dışarı yayarak, onun vücudunu incelediğinde kalbinin gümbür gümbür attığını fark etti. Demek ki numara yapıyordu. Fakat bunu anlamadığını zannetmesi için Grey'e dönüp,

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now