Bölüm 54

7.3K 713 37
                                    

   ''Kendine o kadar çok güveniyorsan Akira, seninle düello yapmamıza gerek yok o zaman. Eğer bizi yenebileceğini zaten biliyorsan ortakların olmadan, bırak direk askerlerimiz karşılaşsın. Cevabın nedir?''

Kin Kralı Çong, ordu savaşında küçükte olsa kazanma şansları olduğunu biliyordu. Fakat üçü birlikte Akira'ya karşı savaşsalar bile ölecekleri kesindi. Bunun için kurnazlığını kullanarak Akira'ya ordu savaşından başka bir şans bırakmamıştı. Herkesin duyabileceği bir şekilde bu soruyu sormuştu, eğer Akira reddederse korkak gibi gözükecekti.

   ''Hahaha.. Demek ordularımız savaşsın ha? Sizin tarafınız kaybederse sizi öldüreceğim ve topraklarınızı ele geçireceğim. Eğer olurda benim ordum kaybederse istediğinizi yapmakta özgürsünüz. Ne diyorsunuz?''

Akira ordu savaşına dünden razıydı. Generalleri Jigoku Alemindeydi. Karşı tarafta ise en fazla Tengoku Alemi zirvesinde askerler bulunmaktaydı. Hem sürpriz faktörünede sahipti. Gur-Han hepsinin adına konuşarak,

''Kabul ediyoruz.''

dedi. Dört Kral ve iki canavar ortağı sağ tarafa doğru hızla ilerleyip ordudan 5 km uzaklıkta durdular. İki ordu konuşulanları duymuştu. Akira'nın ordusu Krallarının kendilerine güvendiğini anlamışlardı ve bu güveni boşa çıkarmayacaklarına söz veriyorlardı. İttifak ordusu ise sayı avantajlarına güveniyorlardı. Daha savaş başlamadan ittifak ordusunu şaşırtan bir olay oldu. Akira beklediği konumda yukarıya doğru ateş elementini kullanarak bir tür işaret gönderiyordu. Fakat bu işaretin ne için olduğunu kimse anlamamıştı. 

Samira işareti gördükten sonra tüm robotlarını hızla düşmanın sol tarafından saldırıya geçirmişti. Jigoku Aleminde 10 kilometrelik bir mesafe sanki 10 adımlık gibi görülürdü. Bu yüzden 5 saniye sonra düşmanın sol tarafında tuhaf canavarlar birden belirince herkes dehşet içinde kalmıştı. Bedenleri demirden oluşan bu canavarlardan Jigoku Aleminin aurası hissediliyordu. Krallar ise bu duruma şaşırmışlardı. Belli ki bu canavarlar Akira'nın tarafındaydılar çünkü sadece kendi ordularına saldırıyorlardı. Her robot gödüğü düşman askerlerini vahşice öldürüyordu ve hiç beklemeden başka hedefe doğru yöneliyordu. Sol taraftaki her düşman askeri nereden geldikleri bilinmeyen bu canavarlara karşı savaşmaya başladı. Generallerinin komutuyla Akira'nın ordusu saldırmıyordu. Akira onlara neler yapacaklarını çoktan anlatmıştı. Samira'nın tüm robotları yok olunca saldırıya geçeceklerdi. Büyücüler şimdiden toplu imha için büyülerini yapmaya başlamışlardı bile.

   Yaklaşık bir saat sonra tüm robotlar geri çekilmişti. Fakat düşman ordusunun zayiatı çok fazlaydı. 10 bin canavar toplamda 200 bin düşman askerini öldürmüştü. Aslında tüm orduyu katledebilirlerdi fakat  200 bin asker öldükten sonra 3 bin adeti imha edilmişti ve geriye kalan 7 bin adet robot ise geriye çekilmişti. Bunun nedeni ise Samira'ydı. Akira'dan izin alarak bir icadınıda göstermek istemişti. Bu icadı ise ok engelleyiciydi. Ordunun en arkasına yerleştirildiği için düşmanların o aletten haberleri yoktu.

''Tüm silahlar hazır mı?''

''Evet general!''

''Ateş!''

 Tam 100 adet mızrak havada düşman ordusuna doğru ilerliyordu. Titanyumdan yapılan bu mızrakları durdurmak için Jigoku Alemi 6. seviyede bulunmak gerekiyordu. Düşman ordusu bunu bilmediği için hava büyücüleri tüm yeteneklerini kullanarak kendilerine göre aşılamaz bir bariyer yaptılar. Fakat bu faydasızdı. Mızrakların delici oranları çok yüksekti ve fırlatıldıklarından dolayı aldıkları hız ile bariyeri kolayca aşmışlardı. Yere çarptıklarında ise 10 metrelik alandaki herkesin vücutları parçalanmıştı. Tarquin, Çong ve Gur-Han bu manzarayı gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde izliyorlardı. İlk defa böyle tuhaf silahlar görmüşlerdi. 600 bin kişilik ittifak ordusundan geriye sadece 390 bin kişi kalmıştı. Artık Akira'nın ordusundaki her askere kişi başı artı eksi 2 kişi düşüyordu. General Azog, Samira'nın saldırıları bitince önden kendi ordusuyla saldırıya başladı. Düşman ordusu aldığı darbelerle sersemlemişti fakat hücum eden orduya bakınca kendilerini kısa sürede toparladılar. Ordunun savunma generali,

''Savunmaya geçin!''

Bunu duyan tüm kalkan ve mızrak kullanıcıları hızla ordunun en önüne geçti ve yanyana durup kalkanlarını dizdiler. Azog ve kolordusunun önünde kalkanlardan oluşan bir duvar belirmişti. Sadece bununla yetinmeyen ordu mızraklarıda aralarındaki boşluklardan ileri uzatarak kirpi görüntüsü vermişti. Lamalas, Azog'a destek olmak için

''Büyücüler duvara saldırsın!''

Tüm büyücüler aynı anda kalkan duvarına binlerce büyü yollamıştı. Normalde bu kalkanlar efsunlu olurdu fakat aynı anda gelen binlerce büyüye dayanamadılar. Azog'un önündeki duvarda bir çok yarık misali açıklık belirdi. Azog ordusu ile birlikte bu yarıklardan açıklıklardan içeriye daldılar ve katliam başlamış oldu. Pendragon Krallığının ordusundaki herkes gümüş parıltılar saçan zırhlar giydiği için birbirlerini ayırt edebiliyorlardı. 390 bin kişiye sadece 62 bin kişi saldırmıştı. İlk başta şok yüzünden düşman ordusu dezavantajlı olsa dahi ölüm korkusu ile kendilerini toparladılar ve baskın çıkmaya başladılar. Azog bunu fark ettiğinde,

''Geri ÇEKİLİN!''

Emri duyan her asker hızla savaşmayı bırakıp kendi taraflarına doğru geri çekilmeye başladı. Lamalas ve Samira'nın birlikleri ise onlar geri çekilirken destek olmak için büyü ve arbaletlerden ateş ediyorlardı. Bunları ikinci kez gördükleri için askerler ne yapmaları gerektiğini öğrenmişlerdi bile. Büyüleri etkisiz hale getirmek için Tengoku Alemi 9. seviyedeki hava elementine sahip büyücüler hızlıca bariyer kurarak ordularına darbe aldırmamışlardı. O tuhaf mızraktan kaçınmak içinse geldiği yöndeki askerler kenara çekilerek alanı boş bırakıyordu. 
Samira yeniden robotlarını yollayarak düşman ordusunu karıştırmaya başladı. Azog ve birliği geri çekilmeyi başardığında birliğinin yarısı ölmüştü. 31 bin askeri kalmıştı fakat daha fazlasını öldürmüşlerdi.
Yaklaşık 5 saattir devam eden savaşta düşman ordusundan geriye sadece 50 bin kişi kalmışken Pendragon Krallığı ordusunda ise 200 bin kişi hayatta kalmıştı. Akira artık sıkılmaya başladı. Beş saatte bir orduyu yenememişlerdi.
"Bu savaşı bitirme vakti geldi."
Bunu duyan krallar ise hızlıca ayağa kalktılar. Akira onlara bakmadan direk aurasını dışarıya bırakarak onları hareketsiz bırakıp,
"Abra, artık yemeğini yiyebilirsin."
Abra tam olarak bu emri bekliyordu. Daha önce olmadığı kadar hızlı bir şekilde uçmuştu ve 50 bin kişilik düşman ordusunun üstüne gelmişti. Tüm askerler kaskatı kesilmişti. Bunun nedeni ise bariz bir şekilde üstlerinde uçan ejderhaydı. Hızla onları öldürmeye ve cesetleri yemeye başladı. Akira ise yerine sabitlediği 3 krala dönüp,

''Gur-Han seni ve soyunu Tegin'e canlı olarak vereceğime söz verdi. Fakat Tarquin ve Çong, artık sizin hayatlarınızın anlamı kalmadı.''

dedikten sonra elini savurdu ve iki kralında kafasını bedenlerinden ayırdı.

   Savaş bitmişti. Ustasının 100 yıl süre verdiği görevi 2-3 yılda tamamlayabilmişti. Kaos'ta bunun olacağını bildiği için yeni planlar yapmıştı bile. Fakat daha Akira'ya söylememişti. 

''İnsanların İmparatorluğunu kur Akira. Daha sonra seninle bir kaç şey hakkında konuşacağım.''

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Asia, Kin ve Kara-Kitay Krallıklarına ait şehirler 5 ayda ele geçirilmişti. Bugün ise Kızıl Şehirde büyük bir kutlama vardı. İnsanlar sonunda tek yönetim altına girmişti. Pendragon İmparatorluğu Elf, Cüce, Ork İmparatorluklarına duyurulmuştu ve ilk imparatoru şuan saray balkonuna çıkacaktı.

  ''Kral Akira'ya yeni bir unvan verildi. Ölüm Lordu''

 Bunu söyleyen kişi bir askerdi. Üç Krallığa karşı yapılan savaşta oda yer almıştı ve Abra'nın nasıl vahşice insanları yediğini görmüştü.

 ''Ona uygun bir unvan. Her savaşta vahşice saldırıyor.''

  İki asker bu konuşmayı yaparken herkesin sevinç çığlıkları üzerine balkona çıkan Krallarını gördü. Herkes uzun yıllardan sonra imparatorluğun yeniden kurulmasına çok sevinmişti. Akira'nın güzel bir konuşma yapacağına emindiler. Fakat duydukları cümle ile herkes olduğu yerde kalakalmıştı.

''İmparatorluk görevimden feragat ediyorum ve yerimi sağ kolum Ra'ya bırakıyorum.''



Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now