Bölüm 118

5.7K 495 24
                                    

Akira önünde zorla diz çöken iki yarı tanrıya bakarken arkasında kıyamet kopuyordu. Dört Element Golemi, kendisinden kaçmaya çalışan yarı tanrıları tek tek avlarken, oda bu saldırılara karşı kayıtsız kalmıştı ve, kapıyı açmaya çalışan yarı tanrılara izin vermemişti. Tamamıyla kapalı olan odada şuan müthiş bir katliam gerçekleşirken, bu durum Akira için hiçbir anlam ifade etmiyordu. Loki'nin çocuğuna ve Frey'in oğluna baktı. Loki çocuklarının böyle gizli bir sınıfı olmasını anlamıştı da, Frey'in oğlu olan bu kişi bir kopeş kullanıyordu. İşte bu durum onun çok tuhafına gitmişti. Onun tuhafına giden durum buyken, iki yarı tanrının tuhafına giden şeyse karşılarındaki adamın Düzenin Efendisi olduğunu söylemesiydi. Fakat ne kadar tuhaflarına gitse de, işte ikisi de karşısında zorla diz çökmüştü, hükmet yeteneği kullanmıştı. Şuan için Akira'ya bağlı bir haldeydiler. Tabii Akira onları serbest bırakana kadar..

''Hımm kopeş kullanan bir Frey çocuğu, işte bu hayatımda duyduğum her şeyden çok daha tuhaf olduğu kesin.. Hahahaha.. Üstelik elimde birde Loki'nin çocuğu olan suikastçı var. Sen adın ne?''

Akira, elini suikastçı olan kadına çevirerek onun ismini sordu. Bu ikisi ile ne yapacağını düşünürken, onlar hakkında bilgi almanın iyi bir yöntem olacağını biliyordu. Kadın cevap vermeyi istemese de, vücudunun gitgide yanmasıyla birlikte ağzından ismi döküldü.

''Loki çocuğu Michi.''

Akira bu ismin ne anlama geldiğini biliyordu. Dürüst veya erdemli anlama gelen bir ismin, Loki'nin çocuğuna koyulması kadar komik bir şey olamazdı.

''Hahaha.. Bu ismi baban mı koydu, yoksa annen mi? Sahtekarın kızına Michi ismi koyulması güzel bir espri olmuş. Peki senin adın ne kodu bozuk olan?''

Parlak zırhlı adamı kastederek bu soruyu sormuştu. Gerçekten de ilgisini çekmişti. Büyücü bir babanın, savaşçı bir oğlana sahip olmasını. Adam hiç kendisini zorlamadan direk ağzından kelimeler döküldü.

''Grey''

Akira önünde diz çöken iki kişiye bakarken, arkasındaki Dört Element Golemi tüm hedeflerini yok etmişti ve kendisi de yok olmuştu. Ölen yarı tanrılar kendisine %2'lik bir enerji verirken, Akira umursamaz bir tavırla hala bu ikiliye bakıyordu. 

''Sizi öldürsem, bana büyük bir yıldız enerjisi ve yaşam özü kazandıracağınız kesin. Fakat ilk defa bana zarar veren iki kişisiniz. Bu kolay bir şey değildir. Hım.. Siz orada hareketsizce durun.''

Akira emrini verdikten sonra volta atarak düşünmeye başladı. Uzunca bir süre.. En sonunda durduğunda aradan bir saat geçmişti bile. Kendisini bekleyen iki yarı tanrıya bakarak,

''Sizi öldürmeyeceğim. İkiniz de ayrı ayrı bana 10 bin yıldız ve yaşam özü getireceksiniz. Bunları hepsi de Lugal Unvanlı canavarlarda  veya insanlarda olacak. Bunu nasıl yapabileceğinizi merak etmeyin, şuan bana bağlısınız. Yani o yeteneğimi kullanabilirsiniz. Siz öldürdükçe yıldız enerjisi ve yaşam özleri etrafınızda toplanacaktır. 10 bin getirin ve sizi Koruyucularımın hizmetine sokayım. İkinizde bana geçit açabilirsiniz. İşinizi bitirdiğinizde geçit açarak buraya gelin.''

----------------------------------------------------------------------

Akira 100 gün içinde 85. kata çıkmayı başarmıştı. Sürekli ve sürekli olarak Labirentten hiç çıkmayarak. Karısının ve Elza'nın geldiği Odin tarafından haber verilmişti. Her katta giderek artmaya başlayan yarı tanrıları, canavarları öldürüyor ve dantianına sürekli olarak enerji geliyordu. Yaşam süresi çoktan 1 milyon yılı geçmişti. Fakat asıl önemli olan seviyesiydi. Lugal Unvanlı Seishin Alemi 1. seviyede girdiği labirentte şuan Lugal Unvanlı Kunshu Alemi 9. seviyedeydi ki, bu büyük bir gelişmeydi. Fakat şuan oldukça zor bir durumdaydı. Kendi seviyesiyle bile 85. katta oldukça zorlanıyordu. Üstelik bildiği tüm büyülere rağmen. Artık canavarlar kendisinden 5 seviye daha üstteydi. Buraya gelen yarı tanrılar bile gruplar halinde gelirken, kendisi tek başına geliyordu. Üstelik düşmanları sadece kat canavarları değildi. Artık katın son canavarını yendiğinde rakiplerini kabul etmiyordu. 85 kata geldiğinde isteyen yarı tanrılar ona saldırabiliyordu. İstedikleri yerde, istedikleri zaman..

Fakat 100 gündür Grey ve Michi ortalıkta yoktu. Hala biri bile 10 bin yıldız enerjisi ve yaşam özü getirmeyi başaramamıştı. Fakat onların durmadan savaştıklarını biliyordu. Aralarındaki bağ efendi - köle ilişkisiydi. Akira hükmetme yeteneğini işte bu yüzden seviyordu. İstediği kişiye - şuan için kendisinden çok güçlü olanlar hariç - hükmedebiliyor, hatta canavarları bile evcilleştirebiliyordu. Bunu bu katın canavarına yapacaktı. Son canavarı evcilleştirerek, onun yanına bir ordu koyacak ve bu kata gelen yarı tanrıların hepsinin peşine düşmesini sağlayacaktı. Bu sayede kendisi 86. kata çıkarken bir yandan da 85. katta yarı tanrı avlıyor olacaktı. Tabii sadece son canavarın yapabileceği bir iş değildi bu. Tam olarak bu nedenle 3. koridordaki canavarları evcilleştirip, son canavarın korumaları olmasını sağlayacaktı ki, daha önce hiç kimse bunu yapmayı başarmış değildi.

Akira 2. katın son canavarını yendiğinden beri sürekli olarak ödülünü labirentin o katındaki tüm canavarların ve yarı tanrıların toplam yıldız enerjisi kadarını, kendisine verilmesini istiyordu. İlk başta bu bir işe yaramasa da, katları çıktıkça verilen toplam yıldız enerjisi miktarı gitgide daha çok artmaya başlamış, dolayısıyla kendi dantianı da daha hızlı dolmaya başlamıştı. Fakat şuan çok daha önemli bir işi vardı. Artık Elza'yı rahatça güçlendirebileceği bir bölgeye geldiği için, koridordaki canavarlara bulaşmadan önce onu buraya getirmesi gerekiyordu.

''Odin, Elza Anka'yı yanıma getir.''

Sesli bir şekilde bunu söylediğinde iki saniye sonra yanında bir geçit açıldı ve Koruyucu Odin ile birlikte Elza Anka ortaya çıktı. Akira, Hemera'nın onun kararını bozduğunu biliyordu. Bu yüzden Minos'u Hemera'ya hediye etmişti. En azından karısının da bir canavar ortağı olmalıydı. Elza gözleri yere bakan bir şekilde beklemeye başladı. Akira'dan çekiniyordu. Kendisinden çok daha güçlü, çok daha tehlikeliydi. Büyükbabasının yaptıklarından sonra - Lamalas, Azog, Giges ve Samira'yı öldürmesinden bahsediyor - bir kıtaya ölüm saçmış bir kişilikti. Kendisini ve annesi hakkında tüm kadınların, hatta canlıların en iğrendiği bir emri vermişti. Fakat o emirden Elza şansıyla kurtulmuştu. Şimdiyse Akira'nın yanında onun gözlerine bakmaktan çekiniyordu.

Akira ise Elza'yı görünce hafifçe şaşırmıştı. Eskiden güzel olduğunu biliyordu, fakat şuan çok daha güzel olduğu kesindi. Uzun çalışmalar sonucunda En Unvanlı Zaidan Alemi 5. seviyeye geçmişti. Bu koridorda olması normalde onun için mutlak bir ölüm anlamına gelse de, Akira'nın çok daha farklı bir planı vardı.

''Sen gidebilirsin.''

Odin efendisini selamlayarak yeni açtığı geçit işe birlikte kayboldu. Elza hala yere bakıyordu. Hemera onu o olaydan kurtarsa da, şimdi tek başına olduğunu biliyordu.

''Korkmana gerek yok. Benimle gel.''

Akira, Elza'ya bunları söyledikten sonra 1. koridora adımını attı. 85. Katın ilk koridoru  Lugal Unvanlı Rida Alemi 5. seviyeden başlıyordu. Bunun anlamıysa dikkatli olması gerektiğiydi. Her ne kadar kadim büyüler biliyor olsa da, şuan içlerinden sadece iki tanesini yapabiliyordu. Birisi Elemental Göz, diğeriyse Hükümdarın Gücüydü. Şu kata kadar Hükümdarın Gücünü kullanmamıştı. Ama artık bunu kullanması gerektiğini de biliyordu. Hemera'nın doğumuna artı - eksi 170 gün kalmıştı. 100 katı fethettiğinde Lugal Unvanlı alemlerin zirvesine çıkacağını biliyordu. Daha sonraysa alemleri aşmak için sadece kendisinin bildiği - Kaos bile bu bilgiden habersizdi. - kadim ritüeli uygulayacak ve eski gücüne yeniden kavuşacaktı. Yaratıcı iki düşmanı yaratırken aralarında adalet olması için böyle bir uygulama yapmıştı. Kaos istediği herkesi alemlerin tepesine taşıyabilirken, Akira'ya Lugal Unvanlı alemlerin zirvesinde olan kişileri daha da güçlendirebiliyordu. İki tarafında kendine göre avantajı vardı. Fakat bu avantajı Kaos çoktan bozmuştu. Akira'ya nefret elementini vererek, onun çok daha güçlü olmasını sağlamıştı. Tabii Akira artık nefret elementini kullanmıyordu, orası ayrı..

Koridora adımı attığında tüm canavarlar ona doğru döndü. Bir çok farklı tür vardı. Bu kat bir dönüm noktası olduğu için, eskiden Mu kıtasında ki en güçsüz canavar bile - Toprak Solucanı - burada çok daha güçlü haldeydi. Üstelik dört elementten başka canavarlar da vardı. Labirentin en korkutucu yanı ...

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now