Bölüm 30

8.9K 725 45
                                    

Şeytanın haberi casuslarına ulaşmıştı. Haberi alan casuslar tüm araştırmayı bir ay içinde tamamlamışlardı ve Akira'ya saldıran kişileri tutanların 8 yıl önceki Krallık Turnuvasında ölen Camuka Cucirat'ın Klanı olduğunu öğrenmişlerdi. Bu klan Tayang Klanının dost klanıydı. İntikamları için diğer kıtadan bir suikastçı tutmuşlardı. Şeytan bu klanın Akira'dan bu kadar nefret ettiklerini hiç düşünmemişti. Suikastçı burada çok güçlü olsada diğer kıtada ortalama bir seviye kabul ediliyordu. Bu öğrendiklerini Giges'e anlatmak için onu çağırttı. Bir süre sonra Giges odaya girdi ve Şeytan'a saygılarını sundu.
"Giges, iş düşündüğümdende karışık. Suikastçıyı tutan Cucirat Klanıymış. Fakat bu kıtadan değil Mu Kıtasından kiralamışlar. Cucirat klanını ortadan kaldıracağım. Fakat suikastçının soyuna ben zarar veremem. Orası Birlik liderinin bölgesi, onun için karışamam."
Giges duyduklarını daha sonra Akira'ya söylemeyi not etti.
"O zaman Cucirat Klanını ortadan kaldırın."
Şeytan gülümseyerek,
"Merak etme bizzat ben yok edeceğim."
dedikten sonra tahtından kalkıp odadan çıktı. Şeytan'ın kendisine bu kadar güvenmesinin nedeni ise Jigoku aleminin zirvesinde olmasıydı. Uzun yaşamında bir çok şey öğrenmiş ve Suikastçılar Merkezinin patronu olabilmişti. Hızlıca veliahtını ve birliğin generali konumundaki kişiyi çağırdı. Bu görevin amacı Cucirat Klanından tek bir kişinin bile sağ kalmamasıydı. Şeytan ilerlerken arkasından iki kişi hızla ona doğru geliyordu. Birisinin belinde kısa kılıç, sırtında yay ve sadağı vardı. Diğeri ise hançer ve yay taşıyordu. Kısa kılıcı taşıyan sarı saçlı mavi gözlü kişi,
"Efendim, nereye gidiyoruz?"
bu soruyu ikisi adına sormuştu.
"Cucirat Klanını yok etme görevini bizzat benden istediler, Büyücü Katili."
Bu kişinin "Büyücü Katili" lakabını almasının nedeni ise ok ve yayla 300 metreden bir büyücüyü öldürmesiydi.
Yanındaki general ise şaşırmıştı. Bir Klanı yok etmenin bedeli 3 mavi altındı.
"Efendim kim bir klandan 3 mavi altın verecek kadar nefret ediyor olabilir ki?"
Şeytan bunu duyduğunda gülümseyerek,
"Görevi yaptığımız anda 50 mavi altın verecek. Hahaha..."
"Neee! 50 mavi altın mı!? Efendim bu kadar büyük parayı kim verebilir ki?"
Şeytan asıl şimdi nasıl şaşıracaklarını görmek için
"Giges."
İkili oldukları yerde durdular. Geçen yıldan beri Giges, Merkeze oldukça yatırım yapmıştı ve bir çok eksikliği tamamlamıştı. Şeytan onları beklemeden ilerliyordu.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Giges 1 haftadır Şeytan'ın dönmesini bekliyordu. Yatmadan önce her zamanki gibi odasında volta atarken kapısı çalındı.

''İçeri gir.''

Kapıdan içeriye bizzat General'in girmesini beklemiyordu. Hemen saygıyla,

''Hoş geldiniz efendim.''

''Giges, Şeytan seni çağırıyor.''

Giges bu haber ile sevinçle gülümsedi. Sonunda beklediği söz söylenmişti. 

''Hemen gidiyorum efendim.''

diyerek hızlıca Şeytan'ın bulunduğu konağa doğru yola çıktı. Kısa bir süre sonra hedefine ulaşmıştı ve kendisini bekleyen muhafız ile doğruca Şeytan'ın yanına çıktı.

''Giges, verdiğin görev tamamlandı. Cucirat Klanından olan herkesi öldürdük. Vücutlarınıda kazığa geçirip İNTİKAM şeklinde yerleştirdik.''

Giges, Şeytan'ın son dediğinden etkilenmişti. Bunu kendisi istememişti. Şimdi sırada ödeme vardı. Yüzüğünden tam 50 Mavi Altın çıkardı ve Şeytan'a verdi. Şeytan ellerinde 50 mavi altını görünce gözleri parlamaya başlamıştı. Bu kadar büyük bir parayla neler neler yapacağını düşünmeye başlamıştı bile. Giges ise Şeytan'a saygılarını sundu ve olayları Akira'ya anlatmak için yanında ayrıldı.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

''Anlıyorum. Bu konuyla ilgilendiğin için sağol Giges.''

Akira, Giges'in anlattıkları ile birlikte gerçeğin ne olduğunu öğrenmişti. Ama şimdi başında büyük bir dert vardı.Şuan karşısında ise Golem canavarı  vardı. Golemler Tengoku Aleminin zirvesinde olmasına rağmen defansı ile Jigoku Aleminin 1. seviyesiyle kapışabilecek durumdaydı. Bir golemi öldürmek için onun toprakla bağlantısını kesmeliydiniz. Fakat bu o kadarda kolay değildi. Her yeri topraktan oluşan bu canavarı kolaylıkla havaya uçuramazdınız. Akira ise Golemle uzun süre savaştıktan sonra onu yenmenin yolunu anlamıştı. İlk başta Linda'yı dehşet verici bir hızda savurmuştu ve golemi belinden ikiye ayırmıştı. Fakat golem hiç ayrılmamış gibi Akira'ya saldırmaya devam etmişti. Akira'da bunun üzerine evren ve nefret elementi hariç tüm büyülerini kullanmıştı. Sonuçta o büyüleri normal hayatında hiç gösteremiyordu. Canavarı dondurmuş, hava ile dağıtmış, ateş ile yakmış ve toprak ile delik deşik etmişti. Canavar ise hepsinden sonra kendini yenilemişti. Akira bunu üzerine canavarı en küçük noktasına kadar kesmişti. Akira, bu kesmeden sonra canavarı dikkatle incelemeye başladı ve sorunun nerede olduğunu gördü. Canavar herhangi bir zarar aldığında ayaklarının altındaki topraktan bir parça yukarı çıkarak zarar alan bölgeyi iyileştiriyordu. Şuan bu canavarı nasıl öldüreceğini düşünen Akira'nın aklına hiç bir şey gelmiyordu. Zihninde ve gerçek hayatta çok fazla savaşmıştı ama sürekli yenilenen bir canavarı daha önce görmemişti. Golem ise durmadan Akira'ya saldırıyordu. Akira artık son çare olarak nefret elementini kullandı. Canavarın bu büyüye dayanamayacağını düşünüyordu fakat düşündüğü şey olmadı. Canavar kendisine gelen siyah alevi gördüğünde kolunu kendisine siper etti ve kolu yanmaya başladı. Canavar bu ateşin farklı olduğunu anlamıştı çünkü kolu yenilenmiyor ve ateş git gide yayılıyordu. Kolunu koparıp, havaya doğru fırlattı. Havada kolu bitiren Nefret ateşi, yayılacağı başka bir şey kalmayınca yok oldu. Canavarın ise kopan kolu yerine toprak yeni bir kol oluşturuyordu. Akira bu manzarayı dehşetle izliyordu. Daha önce yenemediği bir canavar olmamıştı. Golem, kolu oluştuğunda zaman kaybetmeden Akira'ya yeniden saldırmaya başladı. Akira bir süre kendisini savunabilse bile artık enerjisi kalmamıştı. Canavardan yediği yumrukla öyle bir savruldu ki ancak 8 ağaca çarptığında durabilmişti. Enerjisiz kalması ve yediği bu darbenin verdiği etkiyle kendisinden geçmişti. Akira kendisinden geçince Kaos birden ortaya çıktı ve yaklaşan canavara baktı. Canavar ise Kaos'u görünce eğilerek,

''Efendim, umarım genç efendiyi bayıltmama kızmamışsınızdır.'' 

''Kalk ayağa Toprak Lordu Antaeus. Seni bizzat ben çağırdım yani yaptıklarından dolayı nasıl kızabilirim? Çocuk birisiyle evlenmek için Underhill'i temizlemesi lazım. Bunun içinse güçlenmesi gerekiyor. Her gün başka bir element lordu  ile dövüşecek. Bu sayede hem güçlenir hemde kendisinden güçlülerin var olduğunu unutmaz.''

Akira, aslında bu canavarın kendisini istese sadece bir hareketiyle öldüreceğini bilmiyordu. Antaeus kendi gücünü Tengoku Alemi zirvesine kadar indirmişti, kazara varisi öldürmek istemiyordu. 

''Artık sırasıyla Hava Lordu, Ateş Lordu, Su Lordu ve sen gel. Diğerlerinide bilgilendir.''

Kaos'un bunu yapmasının sebebi ise Akira'nın kibrini yontmaktı. Çok hızlı geliştiği için kendini yenilmez hissetmeye başlamıştı ama Mu Kıtasında bu seviye ortalama olarak görülürdü. Hatta Gök Diyarında bu alem çöptü. Tabii ki Akira'nın daha bunlardan haberi yoktu. Daha bunları bilecek kadar güçlenmemişti. Kaos, en azından Akira'nın Kunshu Alemine geçinceye kadar bu bilgileri vermeyi düşünmüyordu. Akira baygın haldeyken onu koruması için etrafına bir hava bariyeri yerleştirdi ve zihnine geri döndü. 

Akira aldığı darbeyle tam bir gün boyunca baygın kalmıştı. Ayıldığında ise tüm vücudu sızlıyordu. 

''Aldığın bir darbeyle bu kadar baygın mı kalıyorsun Akira! Beni hayal kırıklığına uğrattın!''

Akira, ustasının zihninde bağırmasıyla vücudunda ki tüm sızlamayı unutarak hemen ayağa kalktı ve 

''Özür dilerim usta.''

dedi. Kaos'tan cevap beklerken duyduğu çığlıkla başını gökyüzüne kaldırdı ve orada gördüğü şeyle ağzından bir küfür kaçırdı.

''Hass...tir!''

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now