Bölüm 95

6.5K 622 62
                                    

Pey, Latinius'un dedikleri karşısında şaşırdı. Bu söylentileri herkes gibi oda işitmişti. Fakat bu konuşulanların gerçek olduğuna dair en ufak bir inancı dahi yoktu. Ta ki bugüne kadar. Duyduğu şeyleri kısa sürede hafızasından geçirmeye başladı.

Akira, eskiden isimsiz olan loncaya gelip 21. lejyoner olan çocuk. Hem savaşçı hem büyücü, üstelik evren elementine sahip bir kişi. Unvansız Chiji alemindeyken şuan ki Kara Kıta'dan gelmeyi başaran tek kişi. Lejyon grubundaki arkadaşlarına binlerce siyah altın vererek, kendisinden bir unvan üstündeki çekirdekleri özümseyip hızlıca seviyesini yükseltip, ortadan kayboldu. Eşi Hemera hakkında ise çok daha az şey bilinmekteydi. Nereden geldiği, kaç seviye olduğu veya Akira ile nasıl tanıştığı bilinmiyor. Büyük ihtimalle ikili gizlice buluşurken, daha sonra herkese açık bir düğün gerçekleştirdiler. Tabii ki de bu olaylar 40 yıl önceydi. İnsanlar şuan onları efsane gibi görmekteydiler. Bunun en büyük nedeni ise Akira'nın Dragon Loncasına verdiği büyük oranlardaki paraydı. Latinius'un daha sonra açık bir şekilde söylediklerine göre, Akira lonca için mavi altını gözü kapalı bir şekilde vermişti. Tüm kıtalarda bilinen en zengin klan Beyaz Kurt klanıydı. Fakat Kara Kıta'daki katliam ve Dragon Krallığının ani yükselişi ile artık zirveyi iki kişi paylaşıyordu. Dragon Krallığı ile Beyaz Kurt Loncası.

''Demek ünlü çiftimiz sizsiniz. Sizinle tanışmak bir onur, Lord Akira ve Leydi Hemera.''

Pey, bir kişi ile konuşurken ilk başta saygı ile yaklaşmanın ne kadar önemli olduğunu uzun yıllar önce tecrübe etmişti. Eğer o karşısındakine saygı ile yaklaşırsa, karşısındaki kişilerde psikolojik baskı altında kalıp saygılı davranmak için kendilerini zorlarlardı.

''İmparator diyecektin, Pey. Tabii ki de bu o kıtadaki tüm ırkları yok etmeden önceydi ama olsun. Bir imparator her zaman imparatordur, değil mi?''

Pey duydukları karşısında küçük bir şaşkınlık geçirdi. Karşısındaki kişi dediğine göre (ki kendisi buna imkan vermiyordu) Kara Kıtada ki o katliamı yapan kişiydi. Bunu söylerken sanki basit bir ev yapmış gibi geçiştirerek söylemesi hem ne kadar güçlü olduğunu vurguluyormuşçasına hemde karşısındaki kişinin ondan şüphe etmesine yol açıyordu.

''Lord Akira, yanlış anlamayın ama Kara Kıtada katliam yaptığınızın bir kanıtı var mı?''

Pey Kel, bunları sorarken bilerek Akira'ya imparator demedi. Kanıt gösterebileceğini hiç zannetmiyordu.

''Hımm... Demek küçük elçi kanıt istiyor. Ra, efendine gel.''

Akira, bu elçi ile hiç uğraşmayacaktı. Gözlerindeki o sinsi parıltıdan dolayı ondan hiç hoşlanmadığı için bu işi en kısa şekilde halletmeye karar verdi. Kaos Yiyene dönüştürdüğü Ra'yı çağırarak bunu kanıtlayacaktı.

Akira bağırarak çağırdığı için tüm salon ona bakıyordu. Hepsi bu kişiyi tanıyordu. Kralları Latinius, onu kendi konumundan daha yüksek tuttuğunu herkese en başından söylemişti. Buda demek oluyordu ki, kendileri Akira'ya en ufak bir saygısızlık yapamazlardı. Salonun tam ortasında açılan kara geçit, herkesin ilgisini çekmişti. Daha önce bu salonda bulunan kimse bu tür bir geçidi görmemişti. Latinius ve Pey'de bu kişilere dahildi.

''Sakin olun, o geçitten kölem çıkacak.''

Akira, ne yapacaklarını şaşıran kişilere hitaben bu cümleyi söyledi. İlk gördüğünde kendiside aynı durumda olduğundan, onların şaşırdığını anlamıştı. Geçitten kısa bir süre sonra insana benzeyen bir canlı çıktı. Tüm vücudu süt beyazıyken, gözlerinde farklı ışıklar döndüğü için insana benzeyen şey sadece vücut şekli olduğu belliydi. Yürürken etrafına saçılan uğursuz histen salondaki herkes, bu yaratığın kendilerinden daha güçlü olduğunu anladılar.

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now