Bölüm 122

5K 443 12
                                    

Dünya'da şaşkınlık kol geziyordu. Sadece insanlar ve ölümsüzler değildi bu şaşkınlığı geçirenler. Aynı zamanda bilinçli canavarlar bile şaşkın bir şekilde sürekli artan yoğun yıldız enerjisinin nedenini merak ediyorlardı. Bu konuda şaşkın olmayan tek bir kişi vardı. Kaos, tahtının önünde volta atıp duruyordu. Bunun anlamını biliyordu. Akira, Ma'at veya adı her neyse Hasat Protokolünü başlatmıştı. Kendisinin bile milyon yıldır girmeye çalıştığı 4 evrendeki canlılar yok ediliyor, yıldız ve yaşam özleri toplanarak baş düşmanına, kendisini yok edebilme potansiyeli olan tek kişiye doğru götürülüyor olmalıydı. Akira'nın kendisine gelmesiyle sunduğu anlaşmanın nedenini şuana kadar anlamamıştı. Fakat bu antlaşmayı kabul ettikten sonra böyle bir şey olacağını hiç tahmin etmemişti ki!

''LANET OLSUN!''

Kaos elini savurmasıyla kendisine ait olan taht tozdan oluşmuş gibi yokluğa karışmıştı. Fakat bu bile onu tatmin etmemiş olmalıydı ki, vücudundan Nefretin kara alevleri yükseliyordu. O antlaşmayı kabul etmemiş olsa şuan böyle zor bir durumda kalmayacaktı. Fakat artık iş işten geçmişti. Şuan yapabileceği tek şey Akira'nın labirentte ölmesini ummaktı, fakat bu bile onun için avuntudan başka bir şey değildi. Akira'nın ölmeyeceğini biliyordu. Kendi başına hareket etmeyi sevse de, eski bilgilerini geri kazandığı için kesinlikle yedek planlara sahipti.

Kaos kendisine de kızıyordu. Canı sıkıldığı için Akira'nın gerçeği öğrenmesine izin vermişti. İşte şimdi o aptallığının cezasını çekiyordu. Ama yapabileceği hiçbir şey yoktu. Şuan artan yıldız enerjisi ile artık ihtiyacı kalmadığını düşündüğü meditasyona geri dönmeliydi. Tabii bunu sadece tek bir vücutta yapmayacaktı. Akira'nın gelişim yolu gibi Kaos'un da kendine ait bir gelişim yolu bulunmaktaydı. Kendinin 1000 adet kopyasını yaratarak ( Naruto : Kage Bunshin No Jutsu) hepsinin aynı anda meditasyon yapmasını sağlayıp, daha sonra o kopyaları geri çağırarak enerjilerinin vücuduna girmesini sağlayacaktı. Bu sadece Kaos'un yapmayı bildiği büyülerden birisiydi. Yaratıcı ikisine de avantajlı olacakları konular vermişti.

''Vücut Bölme Tekniği!''

Kaos'un önünde tıpatıp kendisinden 1000 adet kişi gördüğünde onlara emir bile vermeden hepsinin olduğu yere çöküp, meditasyon yapmaya başladılar. Sonuçta onlar kendisiydi. Yani aklından geçen her şey onlarında aklındaydı. Aklındaki diğer planı gerçekleştirmek için, kopyalarını burada bırakarak Uzay'dan ayrıldı.

---------------------------------------------------------------

Yarı tanrıların hepsi dehşet içinde sürekli olarak artan yıldız enerjisini hissediyorlardı. Bunun nedenini kimse bilmese de, hepsi meditasyona geçmişti bile. Fakat bir grup yarı tanrının başka bir işi vardı. Labirentin 86. katında olan hedeflerinin peşine düşeceklerdi. Sadece 101 günde 86. kata geçmek diğer yarı tanrıların gözlerini korkutup, Akira'nın peşine düşmelerini engellese de, bu grup için herhangi bir anlam ifade etmiyordu. Hepsi L-U Rida Aleminin zirvesindeydiler. Bu yüzden oldukça rahat bir şekilde 86 kata girebiliyorlardı. Tabii 87. kata girmeye çekiniyorlardı ama orası ayrı..

Fakat anlamadıkları şey şuydu. Rakipleri sürekli olarak güçleniyor ve bir katta en fazla 1 gün kalıyordu. Kendisine saldıran yarı tanrılar ise bir daha gözükmüyordu. Sırf bu yüzden Labirent evreninde eskiden yaklaşık 10 bin adet olan Lugal Unvanlı yarı tanrıların çoğu yok oluştu. Labirent evreninde şuan en güçlü yarı tanrılar işte bu gruptaydı. Yaklaşık olarak 50 kişiydiler. Kendi dostlarını öldüren Akira'ya karşı duydukları nefret ile bu ava gideceklerini hepsi zaten aralarında konuşmuşlardı. Tek bir hedefleri vardı. Oda Akira'nın kafasını uçurmak. Onu öldüren kişinin Asgard ve Vanaheim'e gideceklerini bilseler de, hiçbiri bu giden kişiye kırılmayacaktı. Ek olarak Akira'nın kafasına koyulan ödülü Koruyucular, onun emriyle 20 bin mavi altına çıkarmışlardı ki, bu onların hayalini süsleyen bir paraydı. Labirent Evreninde bin yıldır duran yarı tanrılar bile o kadar paraya asla sahip olamamışlardı. 10 mavi para bile Labirent Evreninde çok değerliyken, 20 bin mavi altına hayatları boyunca, hemde uzun çok uzun bir hayat boyunca yaşayabilirlerdi. Cücelerin yaptığı en kaliteli ekipmanları alabilir, üstlerine kara elflerin en güçlü rünlerinden yaptırabilirdi. Hatta küçük bir ihtimal bile olsa Odin'in rün yapmasını bile sağlayabilirlerdi. Tabii bu son düşündükleri hayaldi. 50 kişilik grup labirentin 86. katına girmek için giriş noktalarından birisine doğru yürürken, kendi aralarında son kez planı konuşmaya başladılar.

---------------------------------------------------------------

Akira önünde eğilen iki kişiye bakıyordu. 100 gündür görmediği iki kişi, sonunda toplam 20 bin öz getirmişti. Akira onların getirdiği iki küpü elinde tutarken, bunun onun için çok faydalı olmayacağını biliyordu. En azından artık faydalı olmayacaktı. Kendisi L-U Rida Alemi 3. seviyeye çoktan geçmişti. Bu iki küpü özümsediğinde en fazla 1 belki çok şanslıysa 2 seviye atlayabilirdi. Ama bunu bile boş bir hayal olduğunun farkındaydı. Kendi özümsediği enerji direk olarak dantianına gitmiyordu. Yarısı dantianına gidip onu güçlendirirken, diğer yarısı onun vücuduna işleniyor ve kasları ile vücudunu çok daha sağlam hale getiriyordu. Bu yüzden daha geç gelişse de, gelişim hızı muazzamdı. Bunu fark ettiğinde ilk başta hiç hoşuna gitmese de, 85. katın son canavarı ile yaptığı savaşta vücudunun dayanıklığı sayesinde ölmekten kurtulduğu için çok yararlı bir şey olduğunu anlamıştı. Kaos'un kendisine bu kadar yararlı bir bilgi vermesini bilinçli bir halde yapıp yapmadığını merak etmişti, fakat her halükarda zaten onunla savaşacağı için zaten bunu ona soracak fırsatı olacaktı. Ama şimdi bunları düşünmenin sırası değildi.

''Grey ve Michi, sizin gibi aptalları daha önce hiç görmedim. Sizden sadece toplamda 20 bin öz istedim. Neden bu kadar geciktiniz?''

 İkili yaptıkları işin övüleceğini düşünmüşlerdi. Sonuçta 100 günde - hatta 101 günde - tek başlarına 10'ar bin öz toplamışlardı. Fakat duydukları bu cümle ile ikisi de şaşkınlıktan cevap veremediler. Karşılarındaki adam sanki istediği 10 canavar özüymüş gibi konuşması onların içine oturmuştu.

''Sizin gibi iki aptal nasıl bu seviyeye gelmiş anlamadım. Ama neyse, en azından sizden istediklerimi - geç olsa da- yaptınız. Buda konuyu size verdiğim söze getiriyor. Ama önce, Michi buraya gel.''

Çağırılan Michi, ayağa kalkarak efendisinin önüne gitti. (Köle - efendi ilişkisi var ya aralarında) Gözleri yere bakarken, duyduğu ses ile bakışlarını kaldırmak zorunda kaldı.

''Sümsük gibi yere bakmayı kesin. Ne biçim yarı tanrısınız? Neyse sizin gibi iki aptalın Koruyucularımın hizmetine girebileceğinizi söylediğimi biliyorum. Ama onu yapmadan önce başka bir şey yapacağım. Michi, yıldız enerjisi üzerinde iyi bir kontrolün var mı?''

Michi, efendisinin ilk önce onu aşağıladığı için yüzü düşse de, son sorusuyla şaşırmıştı. Neden bunu bilmek istediğini bilmese de, hemen cevap verdi.

''Evet efendim.''

Kendinden emin bir şekilde söylemişti. Loki'nin bir çocuğu olarak yıldız enerjisi üzerinde kontrol hakimi olması gerekiyordu. Çünkü şeklini değiştirebilmesi için bu gerekliydi. Suikastçı olarak bu onu vazgeçilmez kılıyordu. Küçük bir sinekten, büyük bir Chimera'ya kadar dönüşebilmesinin tek nedeni de işte buydu. 

Akira, Michi'nin sesinde duyduğu özgüven ile yüzünde küçük bir gülümseme belirmişti.

''Demek bu kadar eminsin. Şimdi son bir soru geliyor. Hızlıca güçlenmek ister misin?''

Bu kızın enerji kontrolünde iyi olduğunu oda biliyordu. Fakat onu şüpheye düşürmek için bunu sormuştu. Hızlıca güçlenmek herkesin istediği bir şeydi, Akira bunu Kaos gibi yapamasa da - elini sallayarak alemlerin zirvesine çıkarmayı kastediyorum. - kendine has yöntemlere sahipti. 

Michi kısa bir süre düşündükten sonra cevap verdi.

''Nasıl olacağına bağlı efendim.''

--------------------------------------------------------------

Michi ve Grey önemli karakterler olacak gibi gözüküyor ha! Yine bölümü tuhaf bir yerde sonlandırdım ama neyse canım sağ olsun. Hadi herkese iyi ve hayırlı günler dilerim. 😈😈

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now