Bölüm 75

7.1K 675 59
                                    

Akira'yı 27 yıl önce gören kişiler onu tanımışlardı. Öldürdüğü kişilerin siluetine sahip bir zırh, çift el kılıcı sırtında ve kalkanı kolunda takılıydı. Yanında yine olduğu gibi dünyalar güzeli bir kadın bulunmaktaydı. Fakat o kadına şuan bakamazlardı bile.

''Sizi refaha ulaştırdım, bana ve adamlarıma sadık kalacağınız yerde ihanet ettiniz!''

Akira bu kelimeleri gittikçe yükselen bir ton ile söylemişti. Hiç kimseden ne bir konuşma sesi ne de ağlama duyuluyordu. Esir edilen herkesin arkasında bir adet Kaos Yiyen bulunuyor ve hepsi zorla Akira'nın öfkeli yüzüne bakıyorlardı.

''Sizin sadakatinizi güzel yoldan istedim. Fakat şu yaptıklarınıza bakarak sadakat diye bir duyguya sahip değilsiniz. O zaman sizi yakalayan Kaos Yiyenler gibi olun, bana ve ustama sonsuza dek sadakat besleyin!''

dedikten sonra ustasının ona çok eskiden gösterdiği Kaos Yiyen yaratma tekniğini Ra üzerinde kullandı. Sağ elini tamamen Nefretin Alevi ile kaplayarak önünde diz çökmüş Ra'nın göğsüne soktu ve

''Emrime uy! Nefretin Alevi : Kaos Yiyen!''

Ra'nın içindeki nefret alevi onun ruhuna saldırarak yerine kendisini yerleştiriyordu. Ra'nın ruhu yok olurken her saniye onun için bin yıl bir süre gibiydi. Yaklaşık 10 saniye süren bu ruh yok etme işlemi sırasında attığı çığlıkları şehir halkını dehşete düşürmüştü.
Nefret alevi Ra'nın ruhunu yediğinde işlem bitmişti. Yeni Ra ayağa kalktığında gözleri tıpkı diğer Kaos Yiyenler gibi farklı renk parlamaları yansıtıyordu.
"Şimdi sıra size geldi. İlk önce küçüklerden başlayalım."
Çocuk sahibi olanlar Akira'ya yalvarmaya başlamışlardı. Çocuklarının masum olduklarını söyleyip, onları bağışlamasını ve yerlerine kendilerini cezalandırmasını istiyorlardı.
"Bir şeyi yanlış anlamışsınız. Sizin istekleriniz eskiden değerliydi. Benim generallerimi öldürdüğünüz zaman, sizi öldüreceğimi bilmeliydiniz."
dedikten sonra sıraya dizilmiş çocukların arkasında bekleyen Kaos Yiyenlere onaylayan bir ifadeyle kafasını salladı. Bu işaret ile birlikte Ra başta olmak üzere hepsi önlerindeki çocukların göğüslerine ellerini soktular. Gökyüzünde binlerce çığlık yankılanıyordu. Bir tarafta o çekilmez azabı çeken çocukların çığlıkları yankılanırken, diğer yandan da anneler ve babalar çocuklarının görüntüsü ile çığlık çığlığa bağırmaya başlamışlardı. Hemera'nın içi bile bu çığlıklarla sızlamıştı. Ölümsüz yaşamında daha önce çocukların böyle bağırdığını hatırlamıyordu. Akira'nın bu kadar acımasız olacağını tahmin etmemişti. Bu olaya karışmak için tam Akira'ya bir kaç cümle söyleyecekken, zihninde büyükbabasının sesini işitti.
"Hemera, onun bu kararlarına karşı saygı göster. Unutmuş olabilirsin fakat o senin kocan olmaktan çok daha önce benim varisim."
diyerek onun konumunu belirtmişti. Her ne kadar en sevdiği torunu olsa ve varisinin karısı konumunda olsa bile Akira'ya bu konularda karışmaması gerekiyordu. Kaos istediği anda Akira'nın dört generalinide yeniden normal bir şekilde canlandırabilirdi. Fakat ilk önce Akira'nın kendisine ihanet edenleri nasıl cezalandırdığını merak ediyordu. Eskiden çocuklara dokunmayan Akira artık Kaos'un istediği gibi tüm düşmanlarını ayırmadan yok etmesi onu memnun hale getirmişti. Hemera büyükbabasının kelimelerini işittikten sonra Akira'ya karışamamıştı.
"Şimdi sıra kadınlara geldi."
Hala aurası ile baskıladığı milyonlarca halk heykel gibi durmaktan başka bir şey yapamıyorlardı. Kadınlar bunu duyduklarında zaten hayatlarından vazgeçmişlerdi. Sonuçta bir çoğu anneydi ve en kötü korkularında bile çocuklarının böyle canavarlara dönüşeceklerini düşünmemişlerdi. Fakat bu işlemi daha korkunç bir olaya dönüştüren şeyi duyduklarında Akira'nın ne kadar zalim olduğunu herkes daha iyi anladı.
"Sizi dönüştürecek olanlar eskiden çocuğunuz olan fakat şimdi benim askerim olan yeni Kaos Yiyenler olacak."
Hemera dahil hiç kimse bu kadarını beklemiyordu. Hemera her ne kadar büyükbabasını dinlemek istesede artık daha fazla dayanamamıştı. Kocasının bu kadar şeytani bir şekilde intikam alacağını hiç düşünmemişti. Varis olsa bile büyükbabası herzaman savaş kurallarına göre hareket ederdi.
"Akira, çok ileri gittiğini düşünmüyor musun?"
Hemera bunu endişeyle sormuştu. Ölümsüz yaşamında kendisi hiçbir savaşa katılmamıştı. Sadece büyükbabasını uzaktan izlemiş ve savaş hakkında bilgilenmişti. Akira, ona bakmadan
"Sana ne kadar sevgi beslesem bile hayatım, buna karışmamalısın."
Hemera şaşkınlıkla Akira'dan gözlerini ayıramadı. Aynı Kaos gibi konuşmuştu. Akira, Hemera'nın şaşkınlığını umursamayarak kadınları sıraya dizmiş yeni Kaos Yiyenlere onaylayan bir hareket yaptı. Bu sefer sadece kocaları bağırmıştı. Akira bu bağırışlar üzerine gülümseyerek,
"Bağırın, benim generallerim ölürken şenlik yaptınız. Artık bu kıtada insan, elf, cüce veya ork ırkından kimse kalmayacak!"
dedikten sonra geriye kalan herkesin üzerindeki baskısını kaldırdı.
"Size intikamınızı almanız için fırsat veriyorum."
Tüm sevdikleri gözlerinin önünde yok olmuştu. Akira'nın eğlenmek için bunları söylediğini hepsi biliyordu. Fakat en azından hepsinin aklında tek bir düşünce vardı. Sevdiklerini katleden bu canavara bir darbe indirmek. İlk önce sadece bir kişi koşarken daha sonra dalgalar halinde herkes öldürmek istedikleri adama karşı koşmaya başladılar. Akira ise bu manzarayı ağır çekimde izliyordu. Aralarındaki seviye farkı o kadar büyüktü ki, onları anında yok edebilirdi. Fakat bu aptalları elleriyle yok edecekti. Linda'yı eline alarak yavaşça yürümeye başladı. Aegis'in savunmasına ihtiyacı yoktu. İlk karşısına gelenleri sadece Linda'yı yavaşça savurarak bellerinden ayırmıştı. Bunu diğerleri fark etseler de vazgeçmeden resmen ölümlerine doğru koşuyorlardı. Sadece Akira'ya tek bir darbe vurabilmek için!
"Hahaha... Gelin sizi nankör insanlar!"
-----------------------------------------------
Akira ve Hemera'nın ayaklarının altında binlerce hatta milyonlarca ceset vardı. Akira sadece Linda'yı kullanarak 10 saatte bu katliamı yapmıştı. Hemera bu katliam karşısında midesine hakim olamadan kaç defa kustuğunu hatırlamıyordu bile. Akira onun nasıl bu kadar hassas mideye sahip olduğunu bilmese de şuan için onu umursamıyordu.

''Hemera, sen biraz beni yalnız bırak. İşimi bitirince senin yanına geleceğim.''

diyerek cevabını beklemeden onun yanından ayrıldı. Hemera karşı çıkacakken büyükbabası zorla onu Nyx'in yanına göndermişti bile.

''Minos, Underhill'i ele geçirdin mi?''

Akira, ortaklık bağını kullanarak bu soruyu sormuştu. Kısa bir süre sonra,

''Evet efendim. Şuan şehirde ben, ordum ve bana verdiğiniz iki kadından başka hiç bir canlı kalmadı.''

Akira bu duyduklarına memnun olmuştu. 

''Güzel, o iki kaltağı askerlerine bırak ve hepsi teker teker onlarla ilgilensin. Günlük 20 dakika boş bırakacaklar. Askerlerinin yarısını al ve benimle Karakurum'da buluşmak için yürü. Yoldaki tüm şehirleri ve köyleri yok edin!''

Akira, generallerinin intikamını almak için tüm kıtayı ölüme boğmaya kararlıydı. Ustası onu bu konuda destekleyeceğine ve hiç kimsenin bu işe karışmayacağına dair güvence vermişti. Normalde şuan Dünya'nın yöneticileri tanrılar olduğu için böyle bir katliama hemen müdahale etmeleri gerekirdi. Fakat bu katliamı yapan kişi Kaos'un Varisi olunca işler değişiyordu. Akira gökyüzünde arkasında Abra ve yeryüzünde Ruin ile birlikte Tanrı gibi uçuyordu. 

''Abra, sen İmparatorluğun doğusundaki tüm şehirleri yok edeceksin. Herkesi ye. Bir kişi bile canlı kalmayacak!'

''Emredersiniz efendim.''

Abra emrini aldığında Akira'nın arkasından sağa doğru uçmaya başladı ve kısa sürede gözden kayboldu.

''Ruin, sende batıyı al. Eğer senin için yemekte sorun yoksa ye, eğer varsa hepsini alevlerinle yanarak öldür.''

''Emredersiniz efendim!''

Ruin, emrini aldığında ise sola doğru hızla koşmaya başladı. Her toynağını vurduğunda sanki yeryüzü sarsılıyormuş gibi sesler çıkarıyordu. Akira ise direk Karakurum'a doğru uçmaya başlamıştı bile.



Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now