Bölüm 130

5.1K 449 40
                                    

Akira, Elza'nın odasına lank diye girdiğinde hiç beklemediği bir manzara ile karşılaştı. Elza üstünde iç çamaşırları ile ayakta durmuş ve giderek kızaran yüzü ile şaşkın bir şekilde Akira'ya doğru bakıyordu. Akira ise umursamaz bir halde onu inceliyordu. Sapıklık için değildi, sadece merak ettiği için bakıyordu. Buna inanmayabilirsiniz ama cidden öyleydi! Elza ilk tanıdığı insanlardan birisiydi. En azından karakterini kazanmadan önce ki hayatında.. Fakat Elza'nın farklı düşüncelere kapıldığını sonradan fark etti. Ki bu onun için kötü bir durum oluşturdu. Elza bir anda Akira'nın suratına, özellikle gözlerini hedef alarak ateş topu gönderip, banyoya kaçtı. Akira yüzüne yediği ateş topundan en ufak bir zarar görmese de, yine de böyle bir tepkiyle karşılaşmayı beklemediği için şaşkındı.

''Hadi giyin de gidelim artık! Bu arada senin göğüslerin o kadar büyük müymüş? Höh, seni alan adam yaşadı. Hahaha..''

Akira bunları söylerken, Elza'nın kendisine gelmesi için odasından çıktı. Elza bu hayatında ilk tanıdığı kişilerden birisi olduğu için şuan ona kardeş gözüyle bakıyordu. Onu iç çamaşırlı bir halde gördüğünde bile herhangi bir düşünceye kapılmaması, işte bu yüzdendi. Bu sarayda kadim büyüleri az da olsa anlayanlar sadece Koruyuculardı. Üstelik Frigg, iki eşi birbirine bağlayan kadim büyü hakkında diğer Koruyuculara göre çok daha fazla bilgiye sahipti. Hemera'nın yaptığı fevri hareketi o sakinleştirmişti. Bunuysa çok basit bir yolla yapmıştı. Akira ile aralarında olan kadim büyünün, kocasını sadece ona bağladığını başka kimseye karşı cinsel veya duygusal ilgi gösteremeyeceğini söylemişti. 

Gerçekten de öyleydi. Akira sadece Hemera'yı seviyor, ondan başkasını düşünmüyordu. Tamam Koruyucularını da seviyordu ama cinsel olarak değil. ( Siz anladınız aga, ben tüy dikmeyeyim.)

Elza ise bu bilgiden habersizdi. Tabii bir kadın olarak elbette kendisinin öyle öküz gibi incelenmesini kimse istemezdi. Fakat Akira'nın Hemera ile evli olduğunu bildiği halde, şuan için efendisi olan kişiye ateş topu göndermekten çekinmemişti. Normal bir durumda Akira bunun hesabını sorardı - aynı erkek Koruyucularının kendisini satması gibi - fakat bir yandan da Elza'ya hak verdiği için kahkaha atıyordu.

Elza'yı beklerken, onun nasıl bir sınava gireceğini planlamaya başladı. İlk önce onun vücut gücünü arttıracağı aşikardı. Elza her ne kadar büyücü olsa da - dolgun büyücü - aynı zamanda savaşçı olacaktı. Akira ilk defa Koruyucularından başka birini eğiteceği için tek tür bir öğrenci almak, onun için utanç kaynağı olabilirdi. Bu gücü arttırmak için aklına çok güzel bir plan geldi. Daha sonraysa onun hayatta kalma iç güdüsünü arttıracaktı. Zaten Element Diyarı bunun için biçilmiş bir yerdi. Kyo Elza'yı izlerken, Gyo kendisine beden oluşturmak için yardım edecekti. Bu yüzden ikisini de geri çağırmış ve Element Diyarına göndermişti. Orası onların evreniydi. Tabii onlara yanlarına 1 milyar  L-U alemlerin zirvesinde enerjiyi de yanlarında getirmeleri gerektiğini söyledi. Bu kadar fazla enerjinin gerekmesinin tek bir sebebi vardı. Akira ilahi bir varlık olduğu için onun bedeninin yaratılması içinde böyle bir enerji gerekiyordu. Elza sınavlarını geçtiğindeyse, Akira zaten alemleri aşıp eski gücüne kavuşacağı için ona ait bir beden yaratmak sıkıntı olmayacaktı. 

Akira bunları düşünürken, Elza'nın kırmızı bir yüzle odasından çıktığını gördü. 

''Gü-günaydın efendim. Ben ö-''

Akira, Elza'nın hem utandığını hemde korktuğunu anladı. Bu yüzden özür dilemesini tamamlamadan,

''Günaydın. Gel bakalım dolgun Elza, seninle başka bir evrene geçeceğiz. Sana bir tane koca bulalım. Yoksa senin böyle yalnız kalman günah yani!''

Akira bunları söylerken, gülmemek için kendisini tutması gerekiyordu. Aslında Elza, burada durursa onu kiminle evlendireceğini biliyordu. Tabii kendisinden oldukça küçük olacaktı ama neyse.. Yaş farkı alemlerdeki kişiler için çok önemli değildi sonuçta..

Elza, Akira'nın ona taktığı lakabı duyunca yüzü daha da kızarmıştı. Fkat onun kızmadığını anladığı için bir yandan da korkusu azalmaya başlamıştı. Akira'nın ne kadar zalim olduğunu en iyi o biliyordu. Akira'nın bu samimi davranışları, ona merak ettiği bir soruyu sorması için fırsat verdi.

''Efendi Akira, si-''

''Elza, bana efendi demene gerek yok. Sen benim ilk tanıdığım insanlardansın, en azından bu hayatımda. Şimdi ne diyeceksin?''

Elza, Akira'nın dedikleri ile şaşırmıştı. O değil miydi, büyükbabasını öldüren, insanlarını katleden hatta koca bir kıtada, canavarlar hariç her şeyi ortadan kaldıran? Kendisini ve annesini, en kötü kaderi yaşamaları için cezalandıran? Bunlar aklından geçerken, bilmediği şeyse Akira'nın onun neler düşündüğünü anladığıydı. Akira için insanların düşüncelerini duymak, bir çocuğun elinden şekerini almak gibiydi.

''Bir kıta benim için hiç bir anlam ifade etmez Elza. Hatta bir evren bile umurumda olmaz. Ben kadim bir varlığım, ölenler ölsün, yaşayanlar bizimdir. Bu düşünceye göre hayatını şekillendir. O zaman mutsuz olmazsın. Şu milyarlık hayatımda kaç tane kişinin öldüğünü, kaç kişiyi öldürdüğümü bile unuttum. Sen basit bir insan olduğun için ölüm böyle zor geliyor. Ama unutma, ölüm bir son değil aksine başlangıçtır.''

(Bizdeki ahiret inancını kaynak aldım. Aga buda benden bedava bir tavsiye, namazınızı kılın, günah işlemeyin. Ne zaman öleceğimiz belli değil ki!)

 Elza, Akira'yı dinlediğinde aklına büyükbabası Ra ile geçirdiği vakitler geldi. Akira haklı olabilirdi. Fakat büyükbabasının nasıl öldüğünü, daha doğrusu öldürüldüğünü ve bir yaratığa çevrildiğini, ayrıntılı olarak hatırlıyordu. 

''Büyükbaban benim generallerimi öldürdü. İleri gitmiş olabilirim, fakat yine de onu öldürdüğüm için suçluluk hissetmiyorum. Ama sana ve annene yaptıklarım hakkında içimde pişmanlık olmadığını söyleyemem. Bu yüzden anneni buraya getireceğiz.''

Akira bunları söyledikten sonra,

''Odin, Ra! Korkak tavuklar, defolun ve bana Afrodit Anka'yı bulun. Ölüm ve Savaş, sizde bu iki tavukla birlikte gidin. Onu saraya yerleştirin ve mutlu olmasını sağlayın! Yoksa ibretlik hale getiririm hepinizi!''

dedi. Ama belli bir yere bakarak dememişti. Zaten Generalleri ve Koruyucular, o istediği zaman aralarındaki mesafenin hiç bir önemi kalmadan, kulaklarına sesi doluyordu. 

''Anneni buraya getirdiğimizde, onunda yaşam süresini uzatacağım. En azından bu sayede biraz da olsa kendi vicdanımı rahatlatırım.''

Akira kendisinin dengesiz biri olduğunu hiçbir zaman fark etmemişti. Fakat etrafındaki herkes bunun farkındaydı. Elza'da bu farkında olanların kervanına katılmıştı. Nasıl biri ilk önce tecavüze uğramaları için emir verir, daha sonra karısı onun emirlerini geçersiz kıldığında kızmaz, hatta o düşman olarak gördüğü kişiyi güçlendirmek için uğraşırdı ki!?

''Ben kaotik bir varlığım Elza. İstediğimi istediğim zaman yaparım. Dün dost dediğim kişiye bugün düşman diyebilirim. Ve evet senin düşüncelerini işitiyorum. Burada kalmak istersen sorun değil, hatta bu evrende de kalabilirsin. Ama ilk önce seni Element Diyarına götüreceğim. 100 gün oradasın, daha sonraysa buraya gelirsin. Ama unutma orada ölme ihtimalin var. Düşündüğünden daha kötü bir 100 gün geçireceğini de belirtmeliyim.''

Elza daha ağzını açmadan tüm soruları cevaplanmıştı. Akira gerçekten de müthiş birisiydi. 

''Hı-hı.. Bu kadar muhteşemim işte! Anladığına sevindim. Neyse sana koca bulmakta ciddiyim. Seni mutlu edecek birisi olacağına emin olabilirsin, hem o güzel dolgun göğsü kim istemez ki? Hahaha...''

Akira bunları söylerken, Elza ile birlikte ansızın ortadan kayboldu.

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now