Bölüm 156

4.5K 433 18
                                    

Ma'at orijinal bedenine dönerken Ancalgon'un karısına saldırması karşısında hiç rahatsızlık duymuyordu. Zaten Ölüm'ü oraya göndermişti. Ölüm'ün Ancalgon'a karşı duramayacağını bilse de, en azından onu oyalayabilirdi. Bu oyalama ile birlikte kendisi bedenine yerleşecek ve oraya gidip bu işi çözecekti. Fakat sadece Ölüm ona karşı dayanamazdı. Ancalgon oldukça güçlenmiş olduğundan dolayı, dört generaline diğer 3 generali ile birlikte, Kyo ve Gyo'ya da bu emri gönderdi. Hatta sadece onlara değil, tüm Koruyucularına bu emri yollamaya karar verdi.

''Ancalgon'u oyalayın!''

Bunu düşündüğünde, bu emrin çoktan istediği kişilere doğru yola çıkmıştı bile. Şimdi yapacağı tek şey vücuduna girmek istemesiydi. Daha sonraysa planladığı şeyleri gerçekleştirdikten sonra Kaos'a son kez savaşı açacaktı.

----------------------------------------------------------

''ANCALGON! O BİZİM KRALİÇEMİZ!''

Ölüm Ancalgon'u ruh ordusu ile zapt etmeye çalışıyordu. Bu odaya geldiği anda Ancalgon'un o baskıcı aurası üstüne çökse de, nasıl olduğunu anlayamadığı bir şekilde bu aura bir anda üstünden kalkmıştı. Bu yüzden kendi ordusunu çağırmayı başarabilmişti. Tabii bu ordu Ancalgon'u bir süre engelleyecek kadar güçlüydü. Bu yüzden sürekli yok olan ruhların yerine yenisi geliyordu.

''O BİZİM DÜŞMANIMIZ! HÜKÜMDARIMIZ ASLA BİR ÖLÜMSÜZ İLE EVLENMEZ! SİZ ONA İNANSANIZ BİLE BEN ONU YOK EDECEĞİM!''

Ancalgon çıldırmış gibiydi. Bir anda kendisini tutan ruhlar yanarak yok olmaya başladığında, Ölüm'ün gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Ancalgon'un ruh alevini kullanabildiğini hiç bir zaman bilmiyordu ki!

Ölüm yakın dövüşe gireceğini bilerek, elinde kendi silahı olan orağı belirdi. Ma'at'ın verdiği emri herkes gibi oda duymuştu. Ve bu emre itaat etmek zorunda olduğunu da biliyordu. Bu yüzden ucunda yok olmak gibi bir durumu olsa bile bu emre uyacağı zaten belliydi.

''BANA KARŞI DURAMAZSINIZ ÖLÜM! BEN HÜKÜMDARIMIZIN İLK VE EN GÜÇLÜ ORTAĞIYIM! SİZDEN MİLYONLARCA YIL ÖNCE YARATILDIM! ŞİMDİ YA ÖNÜMDEN ÇEKİL YA DA SENİN RUHUNU YİYEYİM!''

Ancalgon'un pulları arasından beliren alevleri masmaviydi. Bu alevler bir kişinin vücuduna saldırmazdı. Sadece ruhu yok ederdi ki, bu durum nefretten bile kötü bir duruma yol açardı. Fakat Ölüm geri adım atamazdı. Bu yüzden elindeki orağı çevirerek,

''Şu alevlerin bana karşı işe yarayabilir. Ama tüm Koruyucular ve Generallere karşı kazanacağına gerçekten inanıyor musun, seni küçük kertenkele?''

Ölüm bunları söylerken arkasında beliren yüzlerce Koruyucuyla birlikte, Savaş, Sahtekar ve Kıtlık, Gyo ve Kyo'yla kendisine olan güveni artmıştı. Aslında hala Ancalgon'a karşı güçsüzlerdi. Fakat Hükümdarının emrini duyduğunda, sonunda ölmek bile olsa bu savaştan kaçmayacaktı. Hem bu durum buradaki herkesin suçuydu. Ancalgon'un Ölümsüzlerden nefret ettiğini herkes bilirdi. Nasıl bunu öngörmemişlerdi ki?

''DEMEK BANA KARŞI GELİYORSUNUZ! HÜKÜMDARIMIZI KANDIRAN KEVAŞEYİ KORUYACAKSANIZ, SİZİ ÖLDÜRMEK İÇİN ELİME BİR FIRSAT GEÇMİŞ DEMEKTİR! TÜM GÜCÜNÜZLE SALDIRIN, ÇÜNKÜ BEN ÖYLE YAPACAĞIM! VE SİZİN RUHLARINIZI YEDİKTEN SONRA O LANET ÖLÜMSÜZ'ÜN PEŞİNE DÜŞECEĞİM!''

Ancalgon bunu dediğinde bir anda hepsi masmavi bir ışıkla parlayarak Binbir bahçeden kaybolmuşlardı.

------------------------------------------------------------

''A-Akira?''

Hemera Koruyucuların etrafında belirmesiyle birlikte bir anda altında açılan geçitle birlikte bahçeden kaybolmuştu. Gözlerini açtığındaysa kendisine bakan beyaz parıltılı tuhaf kişiyi görmüştü. Bir vücudun üstünde duruyordu ve yavaşça bu vücudun içine girdiğini fark ettiğinde, onun kocası Akira olduğunu anlamıştı. Ama yine de emin olamadığı için bu soruyu sormaktan kendisini alamamıştı.

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now