Bölüm 157

4.6K 426 23
                                    

''Neden seni vurmuştu ki?''

Hemera, kocasının anlattıkları ile şaşırmıştı. Büyükbabası da kendisine ait askerler yaratmıştı. Fakat asla onların isyan ettiğini duymamıştı. Çünkü askerleri her zaman ondan korkmuştu. Ma'at'ın - kocasının - kahkahası ile birlikte düşüncelerinden çıktı.

''AHAHAHAHAHA..... Çünkü Generallerimi ve Gyo ile Kyo'yu yarattım. Onu artık değersiz gördüğümü düşünmüştü. Sinirli olduğu zamanlar da bile hala öyle düşünür. Bu yüzden onun için Element Diyarını yarattım. Yoksa bizimkilere saldırırdı. Öfkelendiği zaman pek sağlıklı düşünmediği belli ama onu yok etmeyi hiç bir zaman düşünmedim.''

-------------------------------------------------

Ancalgon ağzında oluşturduğu devasa ateş topunu bir anda fırlattığında, herkes bu saldırıdan kaçmayı başarmıştı. Bazıları sağa doğru giderken, bir kısmı sola diğerleri ise gökyüzüne yöneldi ve ateş topu aralarından geçerek ilk durdukları yere çarptığında, ortaya sanki bomba patlamış gibi bir hava basıncı oluştu. Elza bu hava basıncından dolayı bir an düşecek gibi olsa da, yarattığı ok ve yayla birlikte, sanki doğduğundan beri ok kullanıyormuş gibi nişan alıp hızlıca Ancalgon'un bedenine saldırmaya başladı.  Yüzlerce büyü Ancalgon'a karşı gelirken, bir taraftan da yüzlerce silah onun muazzam bedenine çarpmaya başlamıştı.

Elza bu kadar darbenin onu öldüreceğini düşünmüştü. Fakat büyülerin çarpması ile oluşan duman dağıldığında, masmavi gözlerin kendilerine baktığını gördüğünde Ancalgon'u kızdırmaktan öteye gidemediklerini fark etti.

''Bu kadar mı? O zaman sıra bende!''

 Ancalgon bunu söylediği anda, daha önce yaptığı gibi bir adım öne attı. Elza bu hareketi ikinci defa görmüştü. İlkinde Gyo ve Savaş'ın orduları yok olmuştu. Bu seferse hedef tam olarak kendileriydi. 

''BARİYER YAPIN!''

Gyo kükreyerek bunu söylediğinde Elza ellerini öne uzatarak kendi etrafını çevreledi. Etrafına baktığında diğer Koruyucularında aynı şeyi yaptığını görmüştü. Sadece 2 saniye sonraysa Ancalgon gülümseyerek,

'' ALEV FIRTINASI!''

diye bağırdığında bir anda Elza etrafının masmavi alevlerle kaplandığını gördü. Şuan için sadece o ve alevler varmış gibiydi. Üstelik bu alevler kalkanına saldırıyor ve kendisini yutmak için sabırsızlanıyormuş gibi hissettiriyorlardı. 

''YETER!''

Elza artık dayanamayacağı noktaya gelince, kulağına dolan kudretli ses ile birlikte alevlerin yok olduğunu fark etti. Etrafına baktığındaysa yüzlerce Koruyucudan geriye sadece bir kaç tane kaldığını fark ettiğindeyse dehşet içinde yutkundu. Ancalgon sadece bir büyü ile neredeyse herkesi yok etmişti.

Gyo gökyüzünde dururken tüyleri beyaz parıltılar saçıyordu. Hem güzel hemde korkunç göründüğü aşikardı.

"Ancalgon, saldırdığın anda şansını kaybettin! Seni öldürmeyeceğimi biliyorum. Fakat mühürleyebilirim!"

Gyo bunu söyledikten sonra Ancalgon'un etrafına dört adet tüyünü fırlattı. Elza bu tüylerin doğu, batı, kuzey ve güney yönlerine yerleştiğini kısa sürede anlamıştı. 

''BEYAZ HAPİS!''

Gyo'nun kudretli sesi etrafı doldurduğunda, tüylerden çıkan tuhaf bir bariyer birbirleri ile birleşene kadar büyüdüler. Ancalgon sanki bunun olmasına izin veriyormuş gibi hareketsizdi. Beyaz iplikler birleştiklerinde kalınlaşıyorlar ve diğer kısımla birleştiklerindeyse sanki kopmayacakmış gibi birbirlerine bağlanıyorlardı. Şuan resmen Ancalgon'un etrafında parmaklıklardan oluşmuş bir kafes vardı.

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now