Bölüm 116

6K 519 43
                                    

Akira önündeki ceset yığınlarına bakarken yüzünde bir katilin ifadesi yer edinmişti. Gözleri öldürdüğü yarı tanrılar için üzülmüyor, aksine daha çok ölüm görmek istediğini anlatıyordu. Kaşları çatılmış, ağzının bir kenarı hafifçe kıvrılmıştı. Heyecandan ellerinde ufakta olsa bir titreme vardı. Gücünü düşürdüğü için oldukça eğlenmişti. Sürekli kendi vücuduna darbeler almış ve aynı darbeleri de rakiplerine iade etmişti. Uzun ama çok uzun zamandır savaşmıyordu. Bu güç düşürmesiyle hayatında daha önce eğlenmediği kadar eğlenmişti. Üstündeki cüppede birçok hasar vardı. Buz büyülerinin değdiği kısımlar donmuşken, ateş büyülerinin verdiği hasarlar cüppesinde yanıklar oluşturmuştu. Üstelik gerçek gücünü kullanmadan tüm bu büyüler ile başa çıkmıştı. Yıldız enerjisini çok ama çok uzun zamandır vücudunda yedirdiği için yenilenme hızı dehşet verici bir boyuttaydı. Tüm hasarlar sadece 1 saniyede iyileşirken, kendisinin ciddi boyutta bir hasar alması için sürekli, ardı ardına büyüler veya silahlarla aynı yerden darbe alması gerekiyordu. Ki böyle bir duruma asla izin vermezdi. Zaten vücudunun salt hızı muazzam bir derecedeydi.

Akira yerdeki cesetlere bakmayı kesip, önünde bekleyen 30 kişiye doğru baktı. Öldürdüğü yarı tanrıların bedenleri çoktan yok olmuştu. Akira tüm güçlerini ve yaşam enerjilerini aldığından dolayı bir bedenleri bile kalmamıştı ki, bu durum eğer bir suikastçı olsaydı onun çok işine yarardı. 10 kişiye karşı savaşırken eski alışkanlıkları ortaya çıkmıştı. Akira düzeni temsil etse de, bazı konularda Kaos'tan çok daha gaddardı ki, bu konuya savaşmakta giriyordu. Öldürmenin birden çok yolunu biliyordu. Rakibinin kanını akıtmadan öldürmeyi, sadece iç organlarını yok ederek öldürmeyi, vahşi bir şekilde parçalayarak öldürmeyi vesaire....

10 kişiyi parçalayarak öldürmüştü ki, en sağlam mideli insanların bile midesi bulanabilirdi. Her savaşta yazılı olmayan bir kural vardı ki, oda düşmanların birbirlerine duyduğu saygıydı. Savaşta her şey mubah olabilirdi, fakat canlı canlı düşmanını parçalamanın sayılmadığı bir gerçekti. Üstelik bu parçalama işini diğerleri ona saldırırken yapıyordu ki bu çok daha korkunçtu. Akira'nın cüppesi kendisine ait olmayan kan ile kıpkırmızı olmuşken, yüzünde de kan damlaları vardı. Düzen denilen şey aslında buydu. Tam bir katil, Kaos onu mühürledikten sonra dünya çok daha iyi bir konumda olmuştu. Fakat bu durumun artık değişeceği belliydi. Tam bir katliam başlayacak ve bir çok evrende canlılar besi hayvanlarından başka bir şey olmayacaktı. ( Büyücü Katilinde bahsettiğim konu )

''Şimdi sırada Daichi ve Tengoku alemlerinde olan 10 aptal var. Hadi bekliyorum.''

-------------------------------------------

Koruyucuların merkezinde milyonlarca yıldan sonra dışarıdan kişiler ve canavarlar girmişti. Hemera, Elza ve Minos saraya bakarken ağızları açılacak gibi olmuştu. Hemera kendisine ait sarayı olsa da, böyle bir sarayı daha önce hiç görmemişti. Büyükbabası bile yıldızlarla döşeli bir boyutta yaşıyordu. Fakat ilk defa mavi altından yapılan bir saraya denk gelmişti. Minos ise saraydan etkilenmemişti, o sadece hissettiği yıldız enerjisinden dolayı ürkmüştü. Lugal Unvanlı Kötei Aleminin zirvesindeydi ve çok büyük ir canavar ordusu vardı. Ama daha önce böyle bir baskıyı hissettiğini hatırlamıyordu. Etrafta neredeyse dokunulacak kadar yoğun bir yıldız enerjisi vardı. Elza ise her ikisinden de etkilenmişti. Akira'nın böyle birisi olacağını hiç düşünmemişti. Büyükbabasını öldürmüştü. Bunun için ilk başta ondan nefret etse de, sakin bir şekilde düşündüğünde onun haklı olduğunu anlamıştı. Yine de içinde ona karşı küçükte olsa bir nefret hissediyordu. Akademiye seçilirken başlayan aşağılama, hayatı boyunca devam etmişti. Ailesini, klanını ve insanlarını kaybetmişti. Şimdiyse onun eşi tarafından kurtarılmış ve güçlendirilmişti. Akira'nın ise onun hayal dahi edemeyeceği bir geçmişse sahip olduğu ortaya çıkmıştı. Şuan yanında duran iki adam kendisinden binlerce hatta milyonlarca kat daha güçlüydü. Fakat Akira'dan ölesiye korkuyorlardı. Bunu Hemera'nın onları kocası ile tehdit etmesinden anlamışlardı. Akira'nın daha Ensi Unvanlı Chiji Aleminde olduğunu biliyordu. Kendisinden 1 alem daha üstteydi. Bu yaşında Unvanlı alemlere geçmesi diğer insanlar için onun bir dahi olduğu söylenebilirdi. Fakat tanıştığı andan beri onu aşağılayan kişi kendinden 1 alem üste çıkmıştı. Bu yüzden Elza çok daha fazla meditasyon yapıyordu. Hatta o kadar alışmıştı ki, artık odaklanmadan sürekli olarak meditasyon yapabilecek bir durumdaydı.

''İçeri girmeniz gerekiyor.''

-----------------------------------------------------

Akira'nın sözleri ile 10 kişi öne çıktı. Hepsinin yüzünde az önceki katliamın izleri dursa da, şimdiden hepsi kazanacaklarına dair güven duymaya başlamışlardı. Akira şuan kendilerinden en az 1 alem daha düşüktü ve onların bir darbesi ile öleceğini düşünüyorlardı. Az önceki savaştığı 10 kişiyle aynı seviyedeydi. Fakat bilmedikleri şeyse bunun Akira için bir eğitim gibi gözükmeseydi. 10 kişi Ensi Unvanlı Daichi ve Tengoku alemlerinde farklı seviyelerdeydi. Akira her saldırdığı kişinin seviyesine düşecek ve kendisine saldıran kişinin seviyesi ile aynı konuma gelecekti. Üstelik bunu sürekli yapacaktı. Bu sayede yıldız enerjisi üzerinde çok daha kontrol sahibi olacaktı. Şuan güçlenmeden sadece enerjisi kontrolünde mutlak bir hakimiyet kazanmanın peşindeydi. İlk 15 katı fethettikten sonra yeniden surlar arasındaki yıldız bölgesine gidecek ve bu sefer çok daha hızlı bir şekilde oradan geçecekti. Zaten 15 katta seviye atlayabileceğini hiç düşünmüyordu. 

10 kişi yan yana sıralanmıştı. Akira'nın hoşuna giden bir başka konuysa şeyse yarı tanrıların savaş eğitimine tutulduğuydu. Hepsi aynı eğitimden geçtiği için birbirlerini tanımasalar da, stratejileri ile birbirleriyle anlaşabilirlerdi. Yani resmen bir takıma karşı savaşıyor oluşuydu. Bu yüzden bu savaşta tüm gücünü kullanmıyor ve rakiplerine göre gücünü ayarlıyordu. Akira'nın kim olduğunu bilmeyen yarı tanrılar, onun kendi eğitimlerini, stratejilerini bilmeden sesli bir şekilde bağırarak düzene girdiler.

''Phalanx!''

10 yarı tanrının elinde uzun mızraklar ve yuvarlak, ağır kalkanlar belirirken, üçgen bir şekilde dizilip, mızraklarını Akira'ya doğru doğrulttular. Aslında 9 tanesi dizilmişti, aralarında kuvvetli bir toprak elementini kullanabilen - Akira'ya göre Gaia'nın çocuğuydu. - birisi yerleşmiş ve büyü yapmaya başlamıştı. Akira bu stratejiye bakarken, bunun Yunan Phalanx'ı olduğunu gördü. Zaten Makedonya Phalax'ı yapamazlardı. Onun için yığınla asker gerekiyordu. En azından 100 kişi. Toprak büyücüsü, ellerini kaldırdığında sesli bir şekilde bağırdı.

''Toprak Kapanı!''

Akira'nın dört tarafından bir anda beliren toprak onu sıkıştırmıştı. Daha tepki bile veremeden hemde.. Akira hala gücünün Ensi Unvanlı Zaidan Alemi 1. seviyede tuttuğunu hatırlayarak, kendi gücünü toprak büyücüsünün gücüne - Ensi Unvanlı Tengoku Alemi 3. seviyeye - çıkardı. Hala kendisini sıkıştırmaya çalışan toprağa yumruk vurmaya başladığında, toprak büyücüsünün gülerek şunları söylediğini duydu.

''Hahaha.. Senin gibi bir aptal benim büyümü kıramaz.''

Büyücü bunu Akira'nın seviyesine bakarak söylemişti. Onun sadece savaşçı olduğunu düşünüyordu. Daha önceki savaşta hiçbir büyü kullanmamıştı. Bu yüzdende toprak duvarını kıramayacağı konusunda emindi. Fakat yumruklar durmadan devam ederken, büyücü bunu sonlandırması gerektiğini düşündü. Çünkü duvara gönderdiği enerji çok fazla olmaya başlamıştı. 

''Mızraklarınızı duvardan içeriye sokun!''

Önünde Phalanx hattı kuran kişilere bağırarak bunu söylemişti. Şuan zar zor duvarı yenileyecek enerjisi kalmıştı. Bir insanın böyle bir gücü olacağını hiç düşünmezdi. Savaşçılar hızla ileriye giderek kapanın etrafını sardılar ve aynı anda mızraklarını kapanın içine soktular. 

---------------------------------------------------

Arkadaşlar şöyle bir karar aldım. Artık size hiçbir şey sormayacağım. Bunun nedeni ise önceki bölümdeki yorumlarda belli. O yorumları yapan kişilerin zeka yaşlarını harbiden merak ediyorum. İnsan yerine koyuyorum bana dalga geçermiş gibi yorumlar geliyor. Bakalım artık kendi kafama göre yazacağım ve isimler koyacağım. Düşünerek, bana yardımcı olmak isteyen arkadaşlara sözüm yok. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ederim. Fakat kurunun yanında yaş da yanar. Hepinize iyi ve hayırlı günler dilerim.

Kaos'un Varisi 1-2Kde žijí příběhy. Začni objevovat