Bölüm 142

4.9K 376 41
                                    

Elza eğitimin 2. günündeyken yeniden başlayan GÜM,GÜMM,GÜMMM sesi ile dikkatinin dağılmaya başladığını hissetti. Her ses bir öncekinden çok daha yüksekti. Üstelik bu ses eskisine göre bir kaç kat daha fazla artmıştı. 

''Dikkatini dağıtma! Herhangi bir mücadelede konsantrasyonun dağılırsa ölürsün!''

Elza, kendisine bağıran Kyo'yu kafasıyla onaylayarak kılıcını yeniden kaldırdı. 1 gündür hiç durmadan sürekli olarak savaşıyorlardı. Aslında Kyo ona saldırıyor ve Elza bir yerlere uçuyordu. Elza kas gücüyle Kyo'yu yenemeyeceğini çoktan anlamıştı. Ama ne yapacağını bilmiyordu. Bu yüzden düşünürken bir yandan da Kyo'nun saldırılarından kaçıyordu.

''Daha önceki yaşamında bir çok saldırı büyüsü görmüşsündür. Bu büyülerin yıldız enerjisi ile oluşturulduğunu biliyorsun. İşte bunu bana karşı kullan Elza! Yıldız enerjin ile büyü oluştur. Daha bunu bile bilmiyorken, sen nasıl yaratıcı yolunda ilerlemeye başladın anlamadım. Temel bilgilerin tamamen çöp, hala bir ölümlü gibi düşünüyorsun. Bu eğitimi geçtiğinde alemleri aşacaksın. Hatta sana söylememi istemese de, şuana kadar başardığın şeyler için sana bir bilgi vereceğim. Koruyuculardan birinin eksildiğini biliyorsundur. Tot kibirli olduğu için yok edilmedi. Hükümdarımız Ma'at seni Koruyucu yapmak için onu yok etti. Zaten neden arıyordu, senin gelmenle buldu. Güçlen ve Koruyucu ol. Koruyuculukta yüksel ve bizim aramıza katıl. Yaratıcı olarak geliş ve herkese güçlünün kim olduğunu göster. Büyük ihtimalle 1 trilyon yıl sonra bize katılırsın. Koruyucuların arasına daha önce kimse giremedi. Sen ilk olacağın için çok özel ödüller seni bekliyor.  Şimdi bana bir kaç büyü yolla.''

Elza, duyduğu şeyler ile heyecanlanmıştı. Akira gerçekten onu geliştirmek istiyordu. Hatta güçlendikten sonra onu Koruyuculardan birisi yapacaktı. Bunun için kendi adamını bile yok etmişti! Kyo'nun yalan söylediğini düşünmüyordu. Kendisini sürekli olarak aşağılasa da, bilgiler paylaşıyor ve neyi nasıl yapacağını söylüyordu. Dediği şeyi anlamıştı. Her büyünün temelinde yıldız enerjisi olduğundan dolayı, o büyüleri elementsiz bir şekilde, saf yıldız enerjisi formunda yaratabilirdi. Bunu daha önce hiç düşünmemişti. Akira ona her şeyi yıldız enerjisi ile yaratabileceğini söylemişti. Ama böyle bir şey yapabileceğini anlamamıştı ki! Hangi büyüyü yapacağını biliyordu. Akira'nın onu rezil ettiği büyüyü kullanacaktı. Kyo, sanki rahatça büyü kullansın diye karşısında bekliyordu. Hareketsiz ve sakin bir şekilde.. Elza, bir süre yıldız enerjisine konsantre olduktan sonra bir anda ellerini, daha önce gördüğü Akira gibi birbirine vurarak

''Yıldız Kapanı!''

diye bağırdı. Büyüyü yaptığı anda Kyo'nun etrafında yoğunlaşan yıldız enerjisi onu sarmalamıştı. Ölümlüler üzerinde bu büyüyü yapsa kesinlikle etkili olacağını fark etmişti. Tabii Kyo sakince elini kaldırdığında büyüsü yok olmuştu, ama başarmıştı!

''Gerçekten iyi bir öğrencisin Elza! Daha ilk seferinde bunu başaran birini görmemiştim. Yaratıcı olma yolunda ilerlemeni tavsiye ederim. Şimdi bunu çözdüğüne göre artık ciddi bir şekilde saldırabilirim. Kılıç hızım senin zorda olsa görebileceğin kadar hızlı olacak. Acıma yok, tamamen öldürmeye yönelik hareketler. Dikkatini topla, yıldız enerjini hazırda tut ve bana saldır. Bir darbe bile vursan, bu eğitimimden geçersin. Yıldız enerjini kontrol etmen için eğitimine geçeriz. Eğer başarısız olursan, ölür gidersin. Neyi hak ediyorsan onu alırsın. Şimdi kendini hazırla!''

-----------------------------------------------------

Afrodit, Ölüm ile birlikte 9 katmanın ilk yeri olan Asgard'ın girişine gelmişti. Ölüm'ün söylediğine göre buraya Akira, Dört generali, iki ortağı ve Koruyucular ile ona hizmet edenler dışında kimse giremezdi. Ölüm onu katmana giriş olan yere götürdüğünde, kapıda bekleyen 3 heykel bir anda canlandı. Bunlar Yaratıcı büyüsüyle yaratılmış olan katman koruyucularından başkası değildi. Yanlarda duran iki heykel savaşçıyken, girişin önünde bekleyen büyücüydü.

''O giremez!''

Büyücü, kendisini göstererek bunu söylerken oldukça ciddi bir ses tonu göstermişti. Afrodit bu kadar ciddi bir şekilde söylenen bu söz ile buraya giremeyeceğini düşündü bir an. Tabii Ölüm konuşana kadar.

''O benim eşim olacak kadın. Ve bense Hükümdarımız Ma'at'ın dört generalinden birisi olan Ölüm'üm. Eğer sevgilimi bu katmana almazsanız, bana dolayısıyla Hükümdarımıza saygısızlık yapmış olursunuz. Şimdi kararını yeniden söyle!''

Ölüm'ün kendisinden oldukça emin konuştuğunu gören Afrodit etkilenmişti. Ölüm ise sanki onun sevgilisi olduğunu kanıtlamak istermişçesine bir elini onun beline atarak kendisine çekti. Ona ne yaptığını soracakken, odada söyledikleri aklına geldi. Onu taciz edeceğini baştan söylemişti. Afrodit, 9 katman için buna katlanabileceğini kendisine söylese de, bu hareketinden hoşlanmıyor da değildi hani..

Büyücü olan heykel bir an düşündü. Daha sonraysa bir anda kenara çekilerek,

''Bizi yaratan kişiye sonuna kadar sadık olacağız. Hükümdarımızın generali olan Ölüm ve eşi olacak Afrodit'in Asgard'a girişine kimse engel olmayacaktır!''

dedi. Ölüm bu söylenenlerden sonra hala eli Afrodit'in belindeki yerinde olarak yürümeye başladı. Dolayısıyla Afrodit'te yürümeye başlamıştı. Fakat heykelin yanından geçerken kendini pek güvende hissettiği söylenemezdi. 

''Sakin ol Afrodit. Bu heykeller şuan sana bir şey yapamazlar. Hükümdarımızın koruması altındayız. Hem seni bu gezintiye çıkardığım için çok büyük bir ödeme alacağımdan emin olabilirsin. Çok zevk alacağın bir ödeme olacağına emin olabilirsin, hayatım.''

Afrodit, Ölüm'ün dediklerinden sonra heykelleri unutmuştu. Bu kadın bugün çok değişmişti. Ve bunun nedenini öğrenmek istese de, şuan ne yeriydi ne zamanı. Daha sonra kesinlikle öğrenecekti. Acaba kızı ne yapıyordu? Boş durduğu her zaman aklında bu düşünce vardı. Zaten boş durabildiği zamanlar ya uyduğu ya da Ölüm'ün odada olmadığı zamanlardı.

''Kızım ne yapıyor?''

Afrodit, geçide doğru yürürken çekingen bir ses ile bu soruyu sordu. Daha önce bu soruyu soracak kadar cesareti yoktu. Fakat Ölüm'ün bu günkü samimi davranışları ona bu cesareti vermişti. Ölüm bir süre cevap vermese de, en sonunda

''Onu merak etmene gerek yok. İlk dea bir ölümlünün yaratıcı yolunda ilerlediğini gördüm. Oda kızımız Elza. Yaratıcı ne diye sorarsan, az önceki heykellerdir. En basit yarattığı şeyler bile bir ölümlüden kat be kat güçlüdür. Üstelik o heykeller Hükümdarımız Ma'at tarafından hiç özen gösterilmeyerek yaratıldı. Dört general olarak biz ve 2 ortağı da o yeteneğin ürünüyüz. Her birimizi özel olarak yarattı. Günlerce ilgilenerek, yaratıldık. İşte ondan bu kadar güçlüyüz. Kızımız, Hükümdarımız kadar güçlü olamayacak olsa da, kesinlikle bir Koruyucu olacaktır. Ve bu yeteneği onu Koruyucular arasında en üste taşımakla yetmeyecek ve bir gün Dört generalin yanında 5. olarak yerini alacak. Onunla gurur duymalısın Afrodit. İyi yetiştirmişsin.''

Afrodit duydukları karşısında mutlu olmuş ve gurur duymuştu. Elza onun bu hayatta en çok değer verdiği şeydi. Kazanacağı güç için örnekleri dinlediğinde ise şaşırmıştı. Afrodit Ölüm'ü normal bir kadın olarak düşünmüştü. Bir anne ve babadan gelen birisi olarak. Ve Elza'ya hitap şeklide onu şaşırtmıştı. Kızımız diyordu, sanki Afrodit ile çoktan evlenmiş gibi.. Tuhaftı doğrusu.

''Benim kadar güzel birisi sence anne ve babadan gelebilir mi? Hem Elza benim de kızım. En azından sana sahip olunca, dolayısıyla onun ebeveyni olacağım. Şimdi geçitten geç bakalım.''

Ölüm'ün düşüncelerini şittiğini hep unutan Afrodit'in yüzü ilk başta kızarsa da, Ölüm'ün kalçasını sıkıp onu ileriye itmesiyle iyice utanmıştı. Geçitten geçerken son dediği şey ise sadece bir isimdi.

''ÖLÜM!''

---------------------------------------------------

Agalar ne diyeceğim. Şimdi Elza'dan sıkılan arkadaşlarımız var. Fakat Elza'nın nasıl güçlendiğini okumadan, bir anda güçlü şekilde ortaya çıkmasını saçma bulduğum için bu bölümleri yazıyorum. Ha istemiyorsanız, Akira'nın vücudunu oluştururken, nasıl çekiç darbesi vurduğunu anlatırım. Sündüre sündüre olabildiğince uzatırım. Benim için fark etmez. Yaparım yani. Bu arada bende ne sapıkmışım la, Afrodit Ölüm gidiyor ha. İlk başta Afrodit'i öldürecektim de, baktım yazabiliyorum, dedim kolları sıva, içindeki sapığı ortaya çıkar. yaza yaza buraya geldim. Ne diyorsunuz, Akira'nın çekiç darbesi mi, yoksa bu tür diğerlerinin günleri mi? Bana bir söyleyin de ona göre yazayım.

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now