Bölüm 24

8.7K 784 67
                                    

''Akademi ve Krallık tarihinde bir ilk yaşanıyor! 14 yaşındaki dâhimizin Anka akademisinden mezuniyeti için buraya toplandık. İşte karşınızda genç dahi Akiraa!!''

Afrodit halkı güzelliğiyle etkilemiş ve coşturmuştu. Tüm insanlar Akira'nın sahnede belirmesiyle gözlerini ona dikmişti. Yaptığı düelloları kaybetmemesi ve kendisinden yüksek insanları öldürmesi yüzünden bir çok insan ondan korkuyor gerisi ise nefret ediyordu. Düellolarda çılgınca kahkaha atıp savaşması yüzünden okulda Savaş Manyağı olarak nam salmıştı. 

''Demek savaşırken gülen manyak bu.''

Si-Hia Krallığının baş elçisi yanında hazır bekleyen kişiye doğru söyledi. Yanındaki kişi alçak sesle

''Evet efendim. Daha Zaidan Alemi 6. seviyedeyken 9. seviye rakiplerini öldürdüğünü gördük. Her öldürdüğünde ise sırtındaki kılıçta yeni bir yüz oluşuyor. Fakat sadece Elza Anka'yı öldürmedi.''

Charles bunu duyduğunda şaşırmıştı. Fakat bu konuyla ilgilenmesi için emir verilmemişti. Ona sadece Akira'yı Si-Hia Krallığına davet etmesi için özel bir emir verilmişti. Aslında neredeyse tüm insan krallıkları onu davet etmek için özel elçiler göndermişlerdi. Şuan tam 5 elçi Akira'yı izliyordu.

Krallıkların Akira'yı bu kadar istemelerinin nedeni ise basitti. Eski zamandaki İmparatorluğu kurmaktı. Bu imparatorluğun son efendisi diğer ırklarla birleşmiş ve Kaos'a karşı savaş açmıştı. Kaos'ta savaş alanındaki tüm orduyu katlettikten sonra oluşan iktidar boşluğuyla 5 krallık ortaya çıkmıştı. Diğer imparatorluklarda durum farklıydı. Elf İmparatoru diğerlerinden daha zeki olduğu için arkasında en zeki ve küçük oğlunu bırakmıştı. Ork ırkında ise güç herşey olduğu için en güçlü ork başa geçmişti. Cücelerde ise İmparator Thorin ve ailesini katleden Kaos, Eitnir'i imparator yapmıştı. Ona büyük bir güç bahşetmişti ve milyonlarca altın, silah gönderip şuan ki en güçlü imparatorluk olmasını sağlamıştı. Bu yüzden cüceler Kaos'u kahraman gibi görürler ve Thorin ile diğer ırkların başlarına gelenleri hak etmişler diye düşünürlerdi.

Akira kendisine bakan farklı farklı insanları gördüğünde kendisine nefret duyan klanların fazlalığını, korku ve heyecanla bakan kişileri, özel localarda oturan beş elçiyi gördü. 

''Akira, size kendisinin sahip olduğu gücü gösterecek.''

Afrodit'in bunu demesinin nedeni ise bir çok klanın Akira'dan nefret etmesiydi. Eğer gücünü görürlerse geri adım atmak zorunda kalacaklardı. Çünkü tam gücünü göstermediği halde beş krallıkta onu kendilerine bağlamak için özel elçiler yollamışlardı. Akira, Ra ile yaptığı planı uygulamaya başladı. Ellerini birbirine vurması ile arkasında dört elementten farklı büyüler belirdi. Artık çok zor büyüler olmadığı sürece sadece düşünerek yapabiliyordu. Daha sonra Abra'yı ve Ruin'i çağırdı. 7 Yılda ikiside büyük bir atılım geçirmişlerdi. Abra Kunshu Alemi 4. seviyeye gelmişken, Ruin ise 7 yılda milyonlarca çekirdek ile Jigoku Alemi 6. seviyeye çıkmıştı. Eskiden 250 çekirdek ile alem atlamasına rağmen gittikçe seviye atlaması zorlaşıyordu. Linda'yı ise Zaidan'dan Daichi alemi 1. seviyeye çıkarmayı başarmıştı. Linda her alem atladığında tuhaf tuhaf davranışları artıyordu. Eskiden savaşırken hiç ses çıkarmamasına rağmen, şuan birisini öldürünce kıkır kıkır gülüp,

''Akira, karşındaki eziğin silahını gördün mü? Benim karşımda öylece kesildi! Hahaha...''

diyordu. İlk başlarda Akira bunu garipsese de, Kaos'a sorduğunda 

''Linda ilahi bir eser. Yani onu geliştirdikçe bilinci ve gücü eş değer olarak artıyor. Eskiden büyülere karşı bir işlevi olmadığı halde artık büyüleri kesebiliyor ve onları yansıtabiliyor. Alem atladıkça gerçek bir insan gibi olacaktır.''

diye cevap almıştı. Abra ve Ruin geldiğinde tüm arena öylece kalakalmıştı. Kendisine nefretle bakanlar yutkunup, gözleri korku ile açılmıştı. Hakeza arenadaki diğer insanlarında onlardan farkı yoktu. Normal bir insanın ejderhaya hükmetmesi üstelik Kunshu alemindeki bir ejderhaya hükmetmesi çok çılgıncaydı. 

''Bugün, burada bana karşı çocuklarını öldürdüm diye nefretle bakan klanların hepsine sadece şunu söyleyeceğim! Eğer, buradan çıktığımda bana karşı bir saldırı yaparsanız, efsanelerde geçen Kaos şahidim olsun ki, ben Akira sadece klanları yok etmeyeceğim onların yaşadığı şehri ortadan kaldıracağım ve Abra'nın insanları yemesine izin vereceğim. Eğer bunu yapamayacağımı düşünüyorsanız bana saldırın! Çocuklarınız geri zekâlıydı, ölümüne düello isteyen onlardı.''

Tüm arena bu tehdit altında yutkunmak zorunda kalmıştı. Herkes Akira'nın Savaş Manyağı lakabını duymuştu. Keza savaşırken gülen birisi sadece bir şehri yok ederim dediğinde bunu da yapacak kadar çılgın olmalıydı. Üstelik bir ejderha insan tadını bir kez alırsa tüm insanlık için büyük bir tehdit oluştururdu. Daha geçen yıl Pendragon Kralının ejderhası ölmüştü. Şuan Abra'yı durdurabilecek bir insan yoktu.

Akira bu tehdidinden sonra bir müddet bekledi. Tüm bu süre içinde ölüm sessizliği geçmemişti. Ra birden Akira'nın yanında ortaya çıktı.

''Evet, şimdi Akira'nın mezuniyeti gerçekleşmiş oldu. Akira bir gün boyunca Canavar Ormanının girişinde Abra ve Ruin ile bekleyecektir. Ona herhangi bir teklifi olan kişiler lütfen oraya doğru gitsin.''

dediği anda Akira Ruin'in sırtına atladı ve ortadan kayboldu. Tam 3 saniye sonra Akira, Ruin ve Abra Canavar ormanının girişinde kendisine bakan dört kişiyle göz göze geldi. Akira'nın önlerinde belirmesiyle bu dört kişi direk diz çöküp,

''Hoş geldin efendi Akira.''

Akira, bu kişilere bakınca yüzünde mutlu bir gülümseme ortaya çıktı. Elini sallayarak hepsini ayağa kaldırdı ve

''Hoş buldum. Uzun zamandır görüşmüyoruz neler yaptınız?''

Akira'nın bunu sorduğu kişiler elbette ki bu hayattaki ilk arkadaşları Lamalas, Azog, Giges ve Samira'ydı. Hepsi 25 adet çekirdeği 4 yılda bitirmişti ve Tengoku Alemi 1. seviyeye geçmişlerdi. Akira'nın üstüne yaptıkları bahislerle de hepsinin zenginliği bir kraldan daha fazlaydı. 4 yıl sonra Akira onları serbest bırakmıştı. Fakat hiç birisi Akira'dan ayrılmamış ve kendilerine bu kadar güç ve para veren bu kişinin dört sadık arkadaşı olmuştu. Akira, sırf bu yüzden bile onlara daha çok güvenmeye başlamıştı ama en şaşırtıcı tarafı ise Kaos'un onlara ortaklar hediye etmesiydi. Hepsine toplamda 4 adet canavar ortak vermişti. Zırhlarını ve kılıçlarını ise bizzat Samira dövmüştü. Akira, Kaos'un yaptığı şeylerle şaşırmıştı. Ustasına bunu sorduğunda ise

''Sana gerçek bir sadakatle bağlılar Akira. Sana onlara güvenme demiştim ama sana sadakatle bağlanacaklarını hiç düşünmemiştim. Sırf bu sadakatleri için onları ben ödüllendirmek istedim.''

demişti. Dörtlü ise aldıkları canavarları çok sevmişti. Canavar ortağı yapmak çok zordu. Kendisinden güçlü bir tane yapması ise imkansızdı. Güçsüz yaparsa geliştirmesi delice pahalı oluyordu. Lamalas'a güzel bir kartal, Azog'a bozkurt, Giges'e yılan ve Samira'ya da Kiklop vermişti. Hepsinin kendisini destekleyen canavarları olmuştu. Bu canavarları aldıklarında ise Akira onların özlem hissettiği yerlere gitmeleri için izin vermişti. Her ne kadar Akira'ya bağlansalar bile Lamalas, Azog ve Giges eski arkadaşlarını ve ailelerini özlüyorlardı. Samira ise daha büyük bir nedeni vardı. Kendisini köle olarak veren ailesini ortadan kaldırmaktı. Onlara karşı o kadar nefret doluydu ki, ailesi olduklarını umursamamış ve tüm büyük kardeşlerini, anne babasını yok etmişti. 3 yılda işlerini halleden grup, bugün burada yeniden buluşmuşlardı. Bu gruba ileride lanet edilecek, şiirler yazılacak, korku ve saygı duyulacaktı. İleride bu dörtlüye sadece bir ad verilecekti. 

''Mahşerin Dört Atlısı!''

Gittikleri heryere ya yükseliş verecekler ya da imha edeceklerdi. Bunu sağlayan ise ileride kendisine yeni bir ad verilecek olan Akira'ydı.

''Ölüm Lordu!''




Kaos'un Varisi 1-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin