Ölüm düşünmeyi kesip işe odaklanmaya karar verdi. Sağ eli ile Hükümdarının alnına dokunup, yine aynı parmakla orijinal bedene dokundu. Bunu aynı hızda ve sürekli yapması gerektiği için zihnini boşalttı. Tüm düşünceleri kaybolmuştu.

------------------------------------------------------------

Tam 1 haftadır Ölüm aynı hareketi yapıyordu. Sürekli ve sürekli.. Tekrar ve tekrar.. Fakat bu hareket yüzünden eli uyuşmaya başlamıştı ki, neredeyse başaramayacağını düşündüğü anda Akira'nın gözlerinden ve ağzından beyaz bir parlaklık odayı doldurdu. Ölüm başarılı olduğunu anladığı için yeni gelen bir güçle aynı işlemi devam ettirmeye başlamıştı. Ölüm bu işlemi devam ettirirken oda çok daha parlak bir ışıkla doluyordu.

En sonunda Ölüm gözlerini kapatmak zorunda kaldığında güçlü bir patlama ile duvara doğru savruldu. Bunun anlamı şuydu, ruh ortaya çıkmıştı!

''Ölüm, buradan sonrasını ben halledebilirim.''

Kulaklarına dolan Hükümdarının sesi ile neye uğradığına şaşıran Ölüm, gözlerini açtığında karşısında ki ruhun bilinçli bir şekilde konuştuğunu gördü! Bu imkansızdı! Hiçbir ruh bedeni olmadan böyle hareket edemezdi ki!

''Benim için beden önemli değil, küçüğüm. İstesem bu halimle bile kalabilirim ama Kaos'u yok etmek istediğim için orijinal bedenime geçeceğim. Sen Hemera'nın yanına git. Ancalgon ortalığı karıştıracak gibi hissediyorum.''

Ruh bunu söyledikten sonra Ma'at'ın orijinal bedenine, tamamıyla yıldız enerjisi, ejderha kanı ve Ölümsüzlerin kalbi ile yapılmış bedenine doğru girmeye başladı. Ölüm bu sürecin 1 hafta süreceğini anlamıştı. Bu yüzden efendisinin dediği emir ile acele olarak Kraliçesinin yanına gitmeye karar verdi.

------------------------------------------------------ 

Elza yürürken annesi ile nasıl konuşacağını düşünüyordu. Nedenini bilmediği bir şekilde Ancalgon her adımında giderek ısınıyordu. Bu tuhafına gitse de, annesi ile nasıl konuşacağını düşünmek onu yeterince meşgul ediyordu. Annesi ve General Ölüm arasında oluşan kadim bağı ona Kyo anlatmıştı. Üstelik yeni ortağı Ancalgon bundan emindi. Kadim bağ bozulamazdı. Aslında bozulabilirdi, fakat bunu yapabilecek iki kişi bulunmaktaydı. Kaos ve Akira, daha doğrusu Kaos ve Ma'at. Akira eskide kalmıştı. En azından kendisi öyle düşünüyordu. Asıl adı Ma'at'tı ve şimdi orijinal bedenini yaratmıştı. Ruh aktarımının nasıl olduğuu bilmese de, kulağa pek kolay gelmiyordu doğrusu.

Elza Binbir çiçek bahçesine girdiğinde Kraliçe ile birlikte oturan annesini görünce hızla yanlarına gitti. Fakat daha o konuşamadan bir anda Ancalgon öne atılıp, kükreyerek bedenini büyütmeye başladı.

''BİR ÖLÜMSÜZÜN BURADA NE İŞİ VAR!?''

Ancalgon bunu her saniye büyürken söylediğinde, Elza'nın içi korkuyla doldu. Afrodit bu kükreyişle bayılmıştı. Hemera ise olduğu yerde donakalmış gibiydi. Ancalgon etrafına yaydığı aura herşeyi etkiliyordu.

Elza daha açıklayamadan, Ancalgon ileriye atıldı. Ağzını sonuna kadar açmış ve Hemera'yı yutacakmış gibi gözüküyordu. Elza daha elini bile kaldıramıyordu. Koruyucular Ancalgon'un kükremesiyle Binbir çiçek bahçesine doğru geliyorlardı bile. Fakat onlarda geç kalacaktı. Elza bunun olacağını biliyordu.

''An-''

Daha Elza cümlesini tamamlayamadan, aura ile yere çökmüştü. Fakat Hemera elini zorlukla oynatarak, sağ elinde bulunan yüzüğe ve bileziğe dokundu. Kendisinden kat be kat güçlü iki farklı aura onun etrafını sarmıştı. Ki bu iki aura Ancalgon'u geriye doğru itmeyi zar zor da olsa başarmıştı.

''BU SENİ KURTARMAYACAK, SENİ KEVAŞE!''

Ancalgon boyutunu bir misli daha büyütürken çoktan bir atı geçmişti. Şuan oldukça öfkeli bir halde Hemera'ya bakarken, Hemera'nın yüzünden kan çekilmiş gibi duruyordu. Bir anda saldırıya uğramıştı ki, bu iki hediye onun hayatını kurtarmıştı. Fakat bu ejderhanın dediği cümle ile birlikte Gyo ile Savaş'ın verdiği hediyelerden ordu çağırması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden yüzüklerini kullandığında odayı dolduran binlerce farklı asker ile karşılaştı. Bu en azından kendisini koruyacaktı. En azından o böyle düşünüyordu.

Ancalgon etrafını saran binlerce askeri gördüğünde sadece bir ayağını öne çıkararak, karşısındaki Ölümsüze baktı. Ölümsüzlerden nefret ederdi. Kesinlikle bu kevaşe bir büyü ile Hükümdarını kandırmış olmalıydı!

 ''Gyo ve Savaş'ın orduları benim için atıştırmalıktan öteye geçemez, seni sürtük! Seni benim elimden kurtaracak tek güç burada değil!''

Bunu söylediği anda bastığı yerden yükselen büyük bir ateş dalgası, odada bulunan tüm askerlere saldırarak onları sadece bir kaç saniyede yok etti. Ancalgon, iki kat aura ile korunan Ölümsüz'e bakarken, yüzünde aynı Hükümdarı gibi gözüken dehşet verici bir gülümseme belirmişti. 

''ŞİMDİ SENİ YOK EDECEĞİM!''

Kaos'un Varisi 1-2Where stories live. Discover now