Agalar, Elçi adlı yeni bir kitaba başladım. Tamamen farklı bir kurgu içinde. İsterseniz okuyabilirsiniz, orası size kalmış. Porfilimden girip bulabilirsiniz, şuan aratmalarda çıkmıyor. Haberiniz olsun. Büyücü Katili ise bu kitapla bağlantılıdır. Hepinize iyi ve hayırlı günler dilerim!
-----------------------------------------------------------
''Burada neler oluyor?''
Elza, Koruyuculara bakarken yine arkasından gelen ses ile arkasını dönmek zorunda kalmıştı. Kendisini buraya getiren Ra ve Odin, öfke dolu gözlerle onlara doğru bakıyordu. Ra bunu sorarken, Elza durumu açıklamak için ağzını açtığında daha konuşamadan Odin,
''Hım... Demek Elza bir Koruyucu oldu! Hükümdarımız bunu uygun gördüyse bizim karşı çıkmamız pek akıl karı değil, değil mi? Şimdi hepiniz diz çökün ve yeni Koruyucuyu kabul edin!''
bunu söylerken elinde olan mızrağını yere vurmaktan çekinmemişti. Odin ve Ra, Koruyucuların lideriydi. Onlara emir verebilirler ve bir şeye zorlayabilirlerdi. Aynı zamanda Koruyucular içinde, Ma'at'a karşı en fazla bağlılık hisseden kişiler işte bu ikisiydi. Koruyucular, bir anda üstlerinde oluşan baskı ile diz çöktüler. Aslında Elza'yı kabul etmeme gibi bir seçenekleri vardı, tabii bu Odin ve Ra'nın gelişine kadar olan bir seçenekti.
''Odin ve Ra ha? Siz ikiniz ne zaman lider oldunuz?''
Ancalgon yine küçülerek Elza'nın omzuna tünemişti. Elza onun ne ara küçüldüğünü bile bilmiyordu. Bunu söylerken ise sesi oldukça rahat çıkıyordu. Buradaki Koruyucuların hiçbiri ona zarar dahi veremezdi. Çekinmesi gereken tek kişi Hükümdarıydı. Ama herhangi bir neden olmadıktan sonra oda onu öldürmeyeceği için oldukça rahat bir kişiliği vardı.
Ra bu sesi anında tanımıştı. Ve gözleri Elza'nın üstündeki minik ejderhayı gördüğünde şaşkınlıkla açıldı. Bu Ancalgon'du!
''Ancalgon? Senin burada ne işin var?''
diye şaşkınlıkla sormaktan kendisini alamamıştı. Ancalgon oldukça güçlü ve tehlikeli bir ejderhaydı. Onun pullarından bir zırha sahip olmak bile yenilmez olmanı sağlardı ki, şuan Elza'nın üstünde o zırh vardı! Üstelik Ateş elementinde oldukça başarılıydı.
''Ortağımın yanındayım işte! Hükümdarımız Elza ile ortak olmamı istedi. Bende zaten Element Diyarında sıkılmıştım. Hem bu kız yaratıcı yolunda ilerliyor. Yani yakında sizi bile tokatlayacaktır. Hem benim gibi bir ortağı varken ona bulaşmak yürek ister doğrusu. Şimdi biz Elza'nın güzelliğini aldığı annesiyle buluşmaya ve Hükümdarımızın kalbini çalan Kraliçemize doğru gidiyoruz! Hadi görüşürüz sizi ezikler! Elza, dosdoğru gidelim! AHAHAHA...''
------------------------------------------------------------
''Artık ruh aktarmayı yapmak zorundasın Ölüm. Sana tamamen güveniyorum, beni hayal kırıklığına uğratma.''
Akira bunları söyledikten sonra orijinal bedeninin yanına uzanıp gözlerini kapattı. Gerçektende Ölüm'e, Generaline güveniyordu. Sonuçta onlar çocukları gibiydi. Kendisine karşı asla isyan etmezler ve kuyusunu kazmaya çalışmazlardı. Derin derin aldığı nefesler bir süre sonra bir transa girmiş gibi düzenli şekle dönüştü.
Ölüm, Hükümdarının yanına doğru yürürken içi heyecanla kaplanmıştı. Böylesine önemli bir görev için Hükümdarı kendisine güvenmişti. Ve bu işi başaracağı için kendi kendisine yemin etti. Sadece dikkatli olması gerekiyordu. Ruh yerleştirme oldukça kolaydı. Sıkıntı olan şey, ruhun yeni bedene girmesini sağlamaktı. Üstelik bu ruh Hükümdarıysa, işte o çok daha zordu. Ruh gerçek gücü belli ederdi. Ve Hükümdarının ruhunun ne kadar saldırgan olacağı belli olmazdı. Fakat şöyle küçük bir ihtimal vardı ki, Ölüm o ihtimalin gelmesi için umutluydu. Hükümdarı şuan tutsak olduğu bedende olduğu için ruhu rahatsız olmalıydı. Orijinal bedenini görünce sıkıntı çıkarmayabilirdi!
Ölüm düşünmeyi kesip işe odaklanmaya karar verdi. Sağ eli ile Hükümdarının alnına dokunup, yine aynı parmakla orijinal bedene dokundu. Bunu aynı hızda ve sürekli yapması gerektiği için zihnini boşalttı. Tüm düşünceleri kaybolmuştu.
------------------------------------------------------------
Tam 1 haftadır Ölüm aynı hareketi yapıyordu. Sürekli ve sürekli.. Tekrar ve tekrar.. Fakat bu hareket yüzünden eli uyuşmaya başlamıştı ki, neredeyse başaramayacağını düşündüğü anda Akira'nın gözlerinden ve ağzından beyaz bir parlaklık odayı doldurdu. Ölüm başarılı olduğunu anladığı için yeni gelen bir güçle aynı işlemi devam ettirmeye başlamıştı. Ölüm bu işlemi devam ettirirken oda çok daha parlak bir ışıkla doluyordu.
En sonunda Ölüm gözlerini kapatmak zorunda kaldığında güçlü bir patlama ile duvara doğru savruldu. Bunun anlamı şuydu, ruh ortaya çıkmıştı!
''Ölüm, buradan sonrasını ben halledebilirim.''
Kulaklarına dolan Hükümdarının sesi ile neye uğradığına şaşıran Ölüm, gözlerini açtığında karşısında ki ruhun bilinçli bir şekilde konuştuğunu gördü! Bu imkansızdı! Hiçbir ruh bedeni olmadan böyle hareket edemezdi ki!
''Benim için beden önemli değil, küçüğüm. İstesem bu halimle bile kalabilirim ama Kaos'u yok etmek istediğim için orijinal bedenime geçeceğim. Sen Hemera'nın yanına git. Ancalgon ortalığı karıştıracak gibi hissediyorum.''
Ruh bunu söyledikten sonra Ma'at'ın orijinal bedenine, tamamıyla yıldız enerjisi, ejderha kanı ve Ölümsüzlerin kalbi ile yapılmış bedenine doğru girmeye başladı. Ölüm bu sürecin 1 hafta süreceğini anlamıştı. Bu yüzden efendisinin dediği emir ile acele olarak Kraliçesinin yanına gitmeye karar verdi.
------------------------------------------------------
Elza yürürken annesi ile nasıl konuşacağını düşünüyordu. Nedenini bilmediği bir şekilde Ancalgon her adımında giderek ısınıyordu. Bu tuhafına gitse de, annesi ile nasıl konuşacağını düşünmek onu yeterince meşgul ediyordu. Annesi ve General Ölüm arasında oluşan kadim bağı ona Kyo anlatmıştı. Üstelik yeni ortağı Ancalgon bundan emindi. Kadim bağ bozulamazdı. Aslında bozulabilirdi, fakat bunu yapabilecek iki kişi bulunmaktaydı. Kaos ve Akira, daha doğrusu Kaos ve Ma'at. Akira eskide kalmıştı. En azından kendisi öyle düşünüyordu. Asıl adı Ma'at'tı ve şimdi orijinal bedenini yaratmıştı. Ruh aktarımının nasıl olduğuu bilmese de, kulağa pek kolay gelmiyordu doğrusu.
Elza Binbir çiçek bahçesine girdiğinde Kraliçe ile birlikte oturan annesini görünce hızla yanlarına gitti. Fakat daha o konuşamadan bir anda Ancalgon öne atılıp, kükreyerek bedenini büyütmeye başladı.
''BİR ÖLÜMSÜZÜN BURADA NE İŞİ VAR!?''
Ancalgon bunu her saniye büyürken söylediğinde, Elza'nın içi korkuyla doldu. Afrodit bu kükreyişle bayılmıştı. Hemera ise olduğu yerde donakalmış gibiydi. Ancalgon etrafına yaydığı aura herşeyi etkiliyordu.
Elza daha açıklayamadan, Ancalgon ileriye atıldı. Ağzını sonuna kadar açmış ve Hemera'yı yutacakmış gibi gözüküyordu. Elza daha elini bile kaldıramıyordu. Koruyucular Ancalgon'un kükremesiyle Binbir çiçek bahçesine doğru geliyorlardı bile. Fakat onlarda geç kalacaktı. Elza bunun olacağını biliyordu.
''An-''
Daha Elza cümlesini tamamlayamadan, aura ile yere çökmüştü. Fakat Hemera elini zorlukla oynatarak, sağ elinde bulunan yüzüğe ve bileziğe dokundu. Kendisinden kat be kat güçlü iki farklı aura onun etrafını sarmıştı. Ki bu iki aura Ancalgon'u geriye doğru itmeyi zar zor da olsa başarmıştı.
''BU SENİ KURTARMAYACAK, SENİ KEVAŞE!''
Ancalgon boyutunu bir misli daha büyütürken çoktan bir atı geçmişti. Şuan oldukça öfkeli bir halde Hemera'ya bakarken, Hemera'nın yüzünden kan çekilmiş gibi duruyordu. Bir anda saldırıya uğramıştı ki, bu iki hediye onun hayatını kurtarmıştı. Fakat bu ejderhanın dediği cümle ile birlikte Gyo ile Savaş'ın verdiği hediyelerden ordu çağırması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden yüzüklerini kullandığında odayı dolduran binlerce farklı asker ile karşılaştı. Bu en azından kendisini koruyacaktı. En azından o böyle düşünüyordu.
Ancalgon etrafını saran binlerce askeri gördüğünde sadece bir ayağını öne çıkararak, karşısındaki Ölümsüze baktı. Ölümsüzlerden nefret ederdi. Kesinlikle bu kevaşe bir büyü ile Hükümdarını kandırmış olmalıydı!
''Gyo ve Savaş'ın orduları benim için atıştırmalıktan öteye geçemez, seni sürtük! Seni benim elimden kurtaracak tek güç burada değil!''
Bunu söylediği anda bastığı yerden yükselen büyük bir ateş dalgası, odada bulunan tüm askerlere saldırarak onları sadece bir kaç saniyede yok etti. Ancalgon, iki kat aura ile korunan Ölümsüz'e bakarken, yüzünde aynı Hükümdarı gibi gözüken dehşet verici bir gülümseme belirmişti.
''ŞİMDİ SENİ YOK EDECEĞİM!''