BÖLÜM -40-

885K 7.9K 4K
                                    

Hellö 💦

Gözlerini kırpıştırdı genç kız, gördüklerinin gerçek olup olmadığını kavrayabilmek adına. Kahretsin ki ne kadar gözlerini kırpıştırırsa kırpıştırsın görüntü değişmiyordu. Adam olduğu yere oturmuş, ciddi ciddi kırmızı iç çamaşırlarını tutuyordu.

"Ahzal!" dedi sinirle içeri doğru adım atarken. Utançtan yanakları saçlarının rengini almış, kaşları çatılmış bir hâlde adama bakıyordu. Ahzal ise kendisine kızmasını umursamamıştı bile.

"Ee, ne zaman üzerinde göreceğim?"

"Ne demek ne zaman göreceğim?" diyen Hamra ise uzanıp elindekini aldı ve çekmeceye tıkıp kapattı.

"Kalkar mısın şuradan? İki dakika yalnız bırakılmaya gelmiyorsun." dediğinde yukarıdan adama bakarken istemsiz gülme isteği gelmişti. Çünkü o dağ gibi adam, karşısında yaramazlık yaparken yakalanmış çocuklara benziyordu.

Ahzal ise yine Hamra'nın sinirini umursamadı ve uzanıp geceliğini üzerine geçiren genç kızın bacaklarına uzandı. Kısacık eteğin altından daha birkaç dakika önce gördüğü iç çamaşırlarını yeniden görmek için istemsiz can atmaya başlamıştı.

"Bu akşam da bu kırmızılarla uyur musun?" dedi ve diğer elini de bacaklarına koyup genç kızı tuttuğu gibi kucağına oturttu.

Hamra, adamın güçlü ellerinin bir anda hâkimiyeti alması üzerine şaşkınlıkla ne yapacağını şaşırmıştı. Ne ara adamın kucağına oturmuş ne ara bu kadar yakın olmuşlardı aklı almıyordu. Daha az önce ona kızmıyor muydu?

"Ahzal, Demre aşağıda..."

"Onun icabına sonra bakacağım zaten. Her zaman bu kadar pis mi konuşuyor bu kız?"

Hamra az önceki konuşmaları hatırlayınca derin nefes aldı ve yavaşça gülümsedi. Al işte. Bir de bu eksikti.

"Ah, sen ona bakma. Bu sabah heyecanlı. Akşamki yemekten dolayı." dedi ve uzanıp adamın saçlarında parmaklarını dolandırırken uzanıp daha öncesinde yapmaya bir türlü cesaret edemediği şeyi yapıp adamın dudaklarına tatlı bir öpücük kondurdu.

Ahzal, beklemediği bu güzel atak karşısında bir an duraksayıp anın keyfini çıkarsa da uzaklaşması ile mızmızlanmamak adına derin bir nefes aldı.

"Gitmem gerekmese seninle burada, şu güzel çamaşırlarla neler yapardım bir bilsen..." dedi ve ellerini bacaklarından kalçasına çıkarıp sertçe avuçladı.

Hamra, adamın elleriyle yaptığı küçük bir sertlik ile ürperirken dudaklarını istemsiz aralayıp hızlı bir nefes çekti. Kahretsin, bu kadar küçük hareketten bile çabucak etkilenmesi normal miydi?

"Ah! Yapma." dedi ama sesiyle söyledikleri arasında dağlar kadar fark vardı.

Genç adam kirpiklerinin arasından kendisine güzel güzel bakan mavilere karşılık sabırla nefes aldı ve uzanıp burnuna küçük bir öpücük kondurmakla yetindi. Kalçasından elini zar zor çekerken onu yavaşça belinden tutup kucağından kaldırdı. Hamra, yine yönlendirmenin getirdiği şaşkınlıkla adamın hareketlerine uyum sağlayarak yeniden ayağa kalktı. Oysaki oturduğu yeri çok sevmişti.

"Bu akşam bana gel. Demre'nin de hazır iş görüşmesi varken..."

"İmkânsız. Demre'nin yanında olmam gerek."

"Demre küçük kız değil. İmkânsız diye bir şey de yoktur. Seni, bana götüreceğim."

"Ahzal!"

"İtiraz istemiyorum." diyen genç adam ise onu umursamadan odadan çıkıp yerden pantolonunu aldı ve üzerine geçirmeye başladı. Arkasından minik adımlarla gelen genç kızı çaktırmadan izliyordu ama kararlı hâlinden de bir yandan ödün vermiyordu. Ah! Ucunda bu tatlı kadın vardı, nasıl verebilirdi ki?

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin