❦ BÖLÜM -8-

787K 1.2K 82
                                    

Hellö 💦

Hamra, önüne koyulan menüde yine inadına salataya doğru kayıyordu ki Ahzal çoktan amacını sabote etmişti bile.

"Hanımefendiye bir Alfredo, bana da Biftek lütfen. Orta pişmiş olsun."

Hamra başını kaldırıp adama baktığında Ahzal oralı bile olmadan menüyü garsona geri uzatmıştı. Garson, Hamra'nın da menüsünü almak için uzandığında Hamra sabırla derin bir nefes aldı ve menüyü adama uzattı.

"İçecek olarak ne istersiniz Efendim?"

"Ayran istiyorum." dedi Hamra inadına. İki adam da şaşkın bir şekilde kadına bakmadan edemedi. Ahzal ise içindeki düşüncelerini dışa vuran adam olmuştu.

"O makarnanın yanında ayran pek iyi tercih değil gibi?"

"Canım ayran içmek istiyor." dedi Hamra da dudaklarına hızlı bir gülümseme yerleştirirken.

"Tabii siz başka bir şey içmemi isterseniz onu da söyleyebiliriz." dediğinde Ahzal sinirlenmeden edemedi. Karşısında oturan bu kızıl saçlı kadın, sabrıyla oynuyordu âdeta.

"Bana da kırmızı şarap lütfen." dediğinde Hamra gözlerini devirdi ve camdan dışarıya baktı. Deniz, hafif dalgalı ve koyuydu. Tıpkı düşüncelerim gibi, diye geçirdi istemsiz içinden. Bu adamla yan yana geldiğinde istemsiz böyle düşünmesi normaldi. Ne de olsa kendi isteklerini gram umursamayan, narsist bir manyaktı.

"Sen bana sinirlendin mi?" diye soran genç adam yavaşça arkasına yaslanmış, karşısındaki kadını izliyordu.

"Hayır. Ne münasebet. Sadece ben salata yemek istiyordum ve siz bana makarna söyleyince..." demesine kalmadan genç adam sözünü kesmişti.

"Salata elbette yiyebilirsin ama o bir yemek değildir. Benim yanımda çalışacaksan sağlıklı bir şekilde beslenmen gerek ve sen bir deri bir kemikken bu pek mümkün gibi durmuyor. Ben çok tempolu çalışırım ve enerjiye ihtiyacın var." dediğinde Hamra dudaklarını aralayıp bir şey söylemeye yeltendi ama sonra vazgeçti. Belki de adama kendi kendine sinirleniyordu. Belki de haklıydı. Gerçekten de böyle düşündüğü için kendisini buraya getirmişti ama sabahki kıyafet mevzusundan sonra adama normal bakamıyordu ki.

"Teşekkür ederim ama göründüğüm kadar çıt kırıldım birisi değilimdir. Yani iş konusunda aklınız arkada kalmasın." diyen Hamra ise yine dudaklarına belli belirsiz bir gülümseme yerleştirmişti.

Ahzal, karşısındaki kadının kendisine meydan okuyarak konuşmasına karşılık gülümsemeden edemedi.

"Yarın için hazır mısın?"

"Ben de size onu soracaktım. Daha işe yeni başladım ve bunun için bana güvenebileceğinize emin misiniz?"

"Ne o, sen kendine güvenmiyor gibisin?" diyen genç adam yavaşça arkasına yaslanmıştı ve karşısındaki kadının tepkisini dikkatle izlemişti.

Hamra, kaşlarını farkında olmadan hafifçe kaldırırken oturduğu yerde dikleşmiş ve konuşmaya başlamıştı.

"Elbette güveniyorum."

"O zaman sorun yok." diyen Ahzal ise konunun kapandığını belirtircesine camdan dışarı baktı.

"Bütün gün çalışıp şu güzellikten mahrum kalmak insanın sinirlerini bozmuyor değil." dedi. Hamra ise bir an karşısındaki adama şaşırmadan edemedi. Gözleri yavaşça dışarı kaydı ve dediğini düşündü. Haklıydı ama garip olan da buydu ya. Hamra da öyle düşünürdü her defasında. Canı sıkıldığında ya da gerçekten rahatlamak istediğinde sahil boyu yürür, insanları izler, dalgaların kıyıya hoyrat bir şekilde vurmasını, martıların uçuşunu seyreder rahatlardı ama şimdi karşısındaki adamla aynı düşünceyi paylaşıyor olmak tuhafına gitmişti.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin