❦ BÖLÜM -9-

874K 1.2K 152
                                    

Hellö 💦

Hamra ve Ahzal bir an düştükleri duruma karşılık şaşırdılar. Genç kadın ne diyeceğini şaşırmışken Ahzal hemen açıklamaya girişmişti.

"Kusura bakmayın ama o..." demesine kalmadan adam konuşmaya devam etti.

"Oğlum, o kız sabahtan beri kimseye karışmadan orada oturuyor. Git başka yere." diye bir de oltasını sallayarak konuşması ile diğer adamlar da onlara dönmüştü. Hamra, olaya el atması gerektiğini hissettiğinde kitabını kapattı ve yavaşça ayağa kalktı.

"Amcacım, o adamı ben tanıyorum. Kendisi patronum. Ben de zaten onun gelmesini bekliyordum. Teşekkür ederim." diyerek tatlı bir şekilde konuşmasına karşılık adam bir an mahcup oldu.

"Ne bileyim kızım. Orada öyle oturup kimseyle konuşmayınca..."

"Teşekkür ederim Amcacım. Çok dikkatlisiniz. Sizin gibi insanlar kolay bulunmuyor." dediğinde yaşlı adam, kızıl saçlı kadının kendisine söylediklerinden hoşnut bir şekilde gülümsedi.

"Ne demek kızım? Benim de senin yaşlarında bir evladım var. Sizi korumak, bizim görevimiz." dediğinde Hamra istemeden de olsa duygulandı. Ne de olsa bu zamana kadar onu korumaya çalışan pek insanla karşılaşmamıştı.

"Teşekkür ederim Amcacım. Benden istediğiniz herhangi bir şey var mı?" diye sorduğunda Ahzal merakla ikiliyi izlemeden edemedi.

Ne garip kadındı bu kadın. Normalde, o sivri dilli kadının şimdi adama teşekkür edip arabasına binmesini beklerdi ama o hiç gocunmadan durup hiç tanımadığı bir adamla güzel güzel konuşuyordu. Bu kadının zoru bir kendisine miydi, anlamamıştı ki.

Hamra arabaya bindiğinde burnuna gelen koku ile istemsiz gerilmeden edemedi. Güzel kokuyordu bu adam ama sırf ona ait bir koku diye nefret edebilirdi.

"Bu saate kadar kitap mı okudun?" diye soran Ahzal ise sonunda trafiği tıkamayı bırakmış ve ilerlemeye başlamıştı.

"Evet, zaman nasıl geçti anlayamadım. Birazdan ben de eve giderdim zaten."

"Ben de eve gittiğini sanıyorum. Bundan sonrasında böyle bir şey olduğunda evine gittiğinden emin olacağım." demesiyle Hamra şaşırmadan edemedi.

"Ben seni evde sanırken başına kötü bir şey gelmiş olabilirdi ve kardeşime bunu açıklayamazdım. Ne de olsa aynı yerde yaşıyorsunuz ve artık sen de benim boyunduruğum altındasın." demesiyle Hamra daha da gerildi.

Bu adamın pençelerinin altında falan olmak istemiyordu ki. Sorun da tam olarak oradaydı işte. Hem Demre sorumluluğunda olmuştu da ne olmuştu? Yıllardır adamakıllı aramamıştı bir kere. Sorumluluğu dolgun bir para transferi sanıyorsa istemezdi. Hem de bu adamın kendisiyle ilgilenmesini de istemiyordu ki.

"Düşünmeniz yeter. Teşekkür ederim ama merak etmeyin, bu zamana kadar yalnız başıma bir şekilde yaşıyordum zaten."

"Evet Hamra. Hep soracağım, unutuyorum. Annen ve baban ne iş yapıyorlar? Onlarla görüşüyor musun?"

Hamra, ailesiyle ilgili sorulardan hep çekinmişti. Cevap vermeyi sevmezdi ki. Çünkü ona göre bir aile kavramını oluşturan ebeveynleri yoktu.

"Babamla görüşmüyorum. Mermer ocağı var. Annemle de çok nadir görüşüyoruz. O çalışmıyor."

Arabada bir an sessizlik oldu. Hamra bu sohbetten hiç hoşlanmamıştı. Sessiz bir şekilde yolda önünü izlerken, keşke erkenden kalksaydım, diye düşünmeden edemedi. Bu adam, ruhen de bedenen de bir şekilde kendisini rahatsız etmeyi becerebiliyordu.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin