BÖLÜM -52-

950K 7.1K 6.1K
                                    

Hellö 💦

Genç kız, karşısındaki adamın gözlerinin içindeki ışıkla harmanlanırken derin bir soluk çekti içine. İlk önce gözleri gözleriyle kesişti ve ardından ikisi de birbirlerinin dudaklarına baktı. O tatlı, kıvrımlı dudaklar... Öyle öpülesi geliyordu ki ikisine de içlerindeki büyüyen ateşle harmanlanan bedenlerine karşı koymak her saniye gittikçe zorlaşıyordu.

Belindeki ellerin sertleşmesi üzerine ellerini istemsiz kollarına yerleştiren Hamra, adamın sıcaklığını bariz bir şekilde hissedebilmişti. Evet, bu adamın sıcaklığını bu kısacık sürede çoktan özlemişti.

Ve o an, daha fazla onun uzaklığına dayanamayan adam yavaşça dudaklarına doğru eğildi. Uzun boyunun getirdiği mesafe ile Hamra, üzerine eğilen adamın dudaklarına odaklandı istemsiz. Onu itmesi gerekiyordu. Bu olanlardan sonra buna izin vermemesi gerekiyordu ama kahretsin ki onu öpmek isteyen yanı içini yiyordu.

İttirmedi de. Dudaklarına eğilip kısa süre içerisinde o yumuşak dudakların kendi dudaklarının üzerine bastırılması ile onu ittirmeye dair olan bütün düşünceleri tuzla buz oldu. Elleri sıkılaştı ve adama doğru kendisini çekmeyi planlarken Ahzal çoktan bir eliyle sırtına baskı uygulayıp onu kendisine çekmişti bile.

Başı geriye doğru yatmış, üzerine eğilmiş adam... Dudakları inanılmaz bir şehvetle birleşmiş, tenlerinin üzerine yangın yeri olan bir haram. Sanki ikisi de bu anı uyandıklarından beri bekliyordu. Sanki ikisi de bu anın içlerindeki en güzel ayrıntıydı ve en güzel ayrıntı gittikçe daha da güzelleşiyordu.

Genç kadın kollarını iri bedene sarmaya çalıştı, adam ise kendisine daha fazla çekmek için uğraştığı kadını kollarıyla parmaklarının üzerine çıkaracak kadar baskı uyguladı.

Onu öpmeyi özlemişti. Ona dokunmayı, bedenini bedeninde hissetmeyi ölümüne özlemişti. Oysaki kısa bir zaman değil miydi ayrılıkları? Kahretsin, onu dün bulamayınca sanki sonsuza kadar böyle olacak sanmıştı ve ona bir daha dokunamayacak olduğu düşüncesi aklını başından alıyordu.

Nefes almak için ayrılan dudaklarına karşılık Hamra, ne zaman kapattığını bilmediği gözlerini araladı ve gözleri koyulaşmış, yeşilin en koyu tonuyla kendisine bakan adama odaklanmıştı.

"Ahzal!" dedi Hamra ama genç adam çoktan sözünü kesmişti bile.

"Bir şey söyleme." dedi ve onu tuttuğu gibi kaldırıp orta tezgâha oturttu. "Seni çok seviyorum kadın." dedi ve daha genç kadının cevap vermesine müsaade etmeden araladığı bacaklarının arasına bedenini yerleştirdikten hemen sonra dudaklarını dudaklarına bastırdı. Seviyordu da. Öyle çok seviyordu ki göğüs kafesinden fırlayacakmış gibi atan kalbine aklı basmıyordu bir türlü. Bu küçük kadın, nasıl olmuştu da o kan pompalamaya yarayan kalbini kendisi için çalışır hâle getirmişti?

Evet, Hamra kendisiyle evlenmek istemiyorsa bile kendisinden kaçmak ve hayatında olmak istemiyorsa bile o, onun hayatında olacaktı. Onsuz yaşamayacağı netti. Bunu dün çok iyi fark etmişti ve bir daha o duygu ile karşı karşıya kalmak istemiyordu. Gidecekse, istemeyecekse de hep etrafında olacaktı.

Öpüşmeleri gittikçe derinleşirken Ahzal, ileri gitmemek için kendisini tutuyordu. Ama Hamra'nın o çekici halleri bana mısın demiyordu. Bacaklarını kendi bedenine bastırıp kendisini kasıklarına bastırırken tutmak çok zordu. Yine de ileri gitmemeye kararlıydı. Bir anlık ateşle bu kadınla birlikte olması iyi değildi. Onun, kendisini yanlış anlamasını falan istemiyordu.

Yavaşça geri çekilirken genç kız, hayal kırıklığı ile sarsıldı ama belli etmemek için gözlerini sadece gözlerine dikti. Devam edecek mi diye merak ediyordu ama sadece olduğu yerde durup kendi gözlerinin içerisine bakan adamdan hiçbir şey anlaşılmıyordu.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin