❦ BÖLÜM -17-

815K 1.2K 81
                                    

Hellö 💦

Genç kadın, üzerini düzenledikten sonra aynaya son kez baktı. Makyaj yapmadığı yüzünde güneş kremi parıldıyordu. Çilleri güneşi görünce daha da belirginleşmiş ve beyaz teni tatil yapmaya gelmiş insanlardan daha berraktı. Yanmaya ihtiyacı vardı orası kesin ama genç kadın yanmaktan nefret ederdi. Güneşin ona hiçbir zaman yaramıyor olmasıyla birlikte nedense her yandığında domates gibi kızarırdı.

Odasından çıkıp havuz başına geldiğinde sıkıntıyla insanların etrafını çevrelediği havuz başına bakmadan edemedi. Yüzemeyeceği yere neden geliyordu onu da anlamamıştı ki.

Boş bulduğu bir şezlonga eşyalarını yerleştirirken yan tarafındaki pek de uzak olmayan şezlongda gözlüklerini takmış adamın kendisini izlediğini fark ederek adama döndü. Adam, yirmi beşli yaşlarda olmalıydı. Elinde şampanyası ile güneşin altında yanıyordu ve muhtemelen yabancıydı. Hamra, adamın kendisine dik dik bakmasını görmezden gelerek eşyalarını yerleştirmeyi bitirdi ve şezlonga kendisini bıraktı.

Güneş şimdiden bedenini yakmaya başlamıştı. Hissedebiliyordu ve kahretsin ki hava inanılmaz sıcaktı. Yüzmeyi bilseydi eğer çoktan kendisini havuza bırakmıştı bile.

Tam da o sırada başında dikilen garson dikkatini çekti.

"Merhaba Efendim." dedi elindeki tepside kırmızı, gösterişli bir kokteyl tutarken.

Hamra, gözlüğünü hafif aşağı doğru indirip kıza baktığında güler yüzlü çalışan konuşmaya devam etmişti.

"Şu Beyefendi size bunu ikram etmemizi istedi. İzniniz olursa buraya bırakabilir miyim?" dediğinde Hamra şaşkın bir şekilde kızın gösterdiği yere baktı. Az önceki göz göze geldiğini düşündüğü adam, gülümseyerek kendisine el sallıyordu. Ah! Dakika bir gol bir! diye düşündü genç kız ama dönüp daha garsona cevap veremeden tanıdık o ses kulağına ilişti.

"Sen onu bana versene."

Dönüp, tam zıddı yönüne bakan Hamra ise yanındaki boş şezlonga eşyalarını sabırsız bir şekilde bırakan adamı görmüştü. Ahzal, doğrulmuş ve şaşkın bir şekilde kendisine bakan kadına aldırmadan tepsinin üzerindeki içeceği almıştı.

Hamra, merakla adamın ne yaptığını izlerken Ahzal içeceği aldığı gibi dikti ve sonunu görene kadar birkaç yudumda bitirdi.

Yüzünü buruşturup boşalttığı bardağa bakan Ahzal, bardağı yeniden aldığı yere koydu.

"Biraz ekşiymiş ama başarılı. Sen bize bunun elmalı olanından iki tane getir." demesiyle garson kız ne diyeceğini şaşırmış bir şekilde karşısında konuşan yakışıklı adama bakıyordu.

"Ha bir de bu içeceği gönderen dallamaya söyle, bir daha dönüp bu tarafta herhangi bir şeye bakarsa gözleriyle bilye diye oynarım." demesiyle iki kadın da şaşkınlıkla adama bakakalmıştı.

Garson ne olduğunu anlamamış bir şekilde adamın yanından ayrılırken Hamra, hayrete düşmüş bir şekilde başında dikilen iri adama bakıyordu. Evet, tam olarak başında dikiliyordu ve kendisine yukarıdan bakarken kaşlarının çatık olmasını ise görmezden gelmek imkânsızdı.

"Sen inerken neden bana haber vermiyorsun?"

Genç kadın da kaşlarını çattı bu sefer.

"Haber vermem gerektiğini bilmiyordum."

Ahzal inatçı kadının tutumuna karşılık istemsiz burnundan öfkeyle soludu ve kendi şezlonguna oturup Hamra'ya dik dik baktı. Üzerindeki bikini, dün gece giydiği bikini değildi. Dün eline rastgele gelen beyaz bir bikiniydi bu. Alırken oldukça kapalı duruyor olduğu gerçeği ile yüzleşirken şimdi şezlongda yatan bu kadının gözlere şölen verdiğini fark etmemek imkânsızdı.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin