BÖLÜM -31-

941K 10.8K 9K
                                    

Hellö 💦

Genç kız, belindeki olan ele mi şaşırsa yoksa adamın burnunu saçlarının arasına gömüp kimseyi önemsemeden hareket etmesine mi şaşırsa bilmiyordu. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki endişesi adamın bu sesi duyacak kadar yakınlaşmasıydı. Ah! Bir diğer endişesi ise adamın yaptığı bu güzel şeylere karşın kontrolünü kaybetmesiydi. Bilmiyordu ki bu adamın ne zaman güzel ne zaman huysuz biri olacağını. Tek bildiği, huysuz yanıydı. Şimdiyse kendisini şaşkına uğratan o kibar tavırlarda bulunurken bir de kendisini zor durumda bırakması yok muydu?

"Daha ne istiyorsun kızım? Adam Selda'ya ayar çekti işte." diyen iç sesine karşılık derin bir nefes aldı. Yine de bu adamla bu kadar yakınlaşmaya alışık değildi. Mazallah düşüp bayılırsa rezil olurdu. Gidişat onu gösteriyordu ne de olsa.

Gözleri ekrandaydı ama adamın yavaşça çekildiğini fark etti. Başını kendi başına yaslamış o da sessiz sessiz ekrana bakıyordu. Hamra, ekranda ne döndüğünün bile farkında değildi. Oraya bakıyordu ama gördüğü tek şey adamın yanındaki duruşuydu. Kahretsin, bütün film boyunca böyle dururlarsa kesin heyecandan bayılırdı. Âdeta bir sevgili gibi sarmaş dolaş oturuyorlardı çünkü.

Ahzal, diğer elini, kucağındaki patlamış mısır kovasına soktu. Parmaklarının arasına aldığı birkaç mısırı onun ağzına doğru götürdü.

"Ye şunu da kendine gel." dedi tatlı tatlı.

Hamra ise duydukları ile daha da kötü oldu. Utandı, sıcak bastı. Yine de önüne getirilen mısıra itiraz edemedi. Ağzını açıp adamın onu bir çocuk gibi beslemesine izin verdi. Tanrım! Ahzal Remizade durmuş harbiden de kendisini besliyordu. Bu işte bir terslik vardı. Adamı kaybettik derken olması gereken yola sokmuştu da nasıl fark edememişti bilmiyordu.

Yavaşça mısırı çiğnerken sesi kulaklarına gümbür gümbür geliyordu. Bundan bile utandı. Adam ise kulağına eğilip yine fısıldadı. "İçeceğini iç. Boğazında kalır mazallah. Sonra seni hastaneye falan götürmem gerekir." dedi ve yavaşça güldü.

Al işte. Karnı akılalmaz bir havai fişek gösterisi içerisindeydi sanki. Heyecandan şuraya düşüp bayılacaktı iyi mi? Uzandı. Dediğini yapmazsa bu mısır gerçekten boğazına takılacaktı bu gidişle. Dudaklarına götürdüğü gazozdan bir yudum aldı. Ardından yanındaki adamın kendi eline uzanıp içeceğini almasını izledi. Ahzal yine kendi içeceğini dudaklarına götürmüş ve büyük bir yudum almıştı. Tekrar eline verdiğinde ise Hamra içeceği yerine yerleştirdi ama anlam veremediği düşünceleri aklını karıştırıyordu.

Al işte, şimdi de sevgili gibi davranıyorlardı. Vallahi bayılacaktı.

"Ahzal Bey, elinizi çeker misiniz? Rahatça izleyemiyorum." diyen Hamra ondan uzaklaşıp rahat bir nefes almayı düşündü ama adam bana mısın demedi.

"O zaman ayaklarını şöyle uzat." dedi ve kendisine baktı. Hamra şaşkın şaşkın ona baktığında ise "Uzat. Bak hah! İşte öyle..." dedi ve keyifli bir şekilde gülümsemesini izledi. Şaşkındı. Bu adam şaşkın hâlinden yararlanıp istediklerini mi yaptırıyordu yoksa kendisine mi öyle geliyordu.

"Şimdi de biraz kay ve başını göğsüme koy." dedi. Genç kız yutkundu. Bunu yapamazdı. Kahretsin, bu adamın göğsünde yatarsa bir daha bu anı hayatta unutamazdı. Ahzal ise onun kulağına doğru yeniden konuştu.

"Bence uzan derim. Boynunu zaten açıkta bırakmışsın. Kendimi zor tutuyorum haberin olsun. Öpersem neden öptün deme sonra." dedi.

Genç kız şaşkın şaşkın adama hayretle baktı. Ahzal ise kendi isteğinin hâlâ yapılmadığını görünce uzandı ve boynuna doğru bir hamle yaptı. Hamra mı? O an kurtulmak için bir hamle yapamazdı. Yapsa dikkat çekerlerdi. Hadi yapabilse ki böyle bir ihtimal vardı ama adamın kolu kendisini mengene gibi sarmıştı ki. Bir milim dahi oynayamıyordu.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin