BÖLÜM -33-

950K 11.2K 9.4K
                                    

Hellö 💦

En aşağıda çekiliş var.

Genç kadın karşısında durmuş, kendisini izletecek kadar güzel gülümseyen adamı izliyordu. Ah, şimdi uzansa da o gamzesinde parmaklarını dolaştırabilseydi. Ama işte kızgındı bu adama. İçinde anlam veremediği bir hırs ha bire itiraz etmesi için kendisini dürtüklüyordu. Oysaki adam haklıydı.

Sonunda kahkahasını durduran adam yavaşça bir adım geri çekildi ve tezgâha yaslandı. Ellerini iki yana yerleştirip kollarını gererken zümrüt yeşilleri bir güneş kadar parlıyordu.

"Ben anladım. Sen beni oyalamaya çalışıyorsun."

"Ne? Hayır, öyle bir şey yapmıyorum."

"Her geçen saniye tutulmuş bedenim beni öldürüyor ama?" diye yüzünü yalandan ekşitip omuzlarını hareket ettirince Hamra sinirle soludu. Bu adamı öldürecekti.

"O zaman gelin de yapayım." dedi anlam veremediği bir direnme ile. Genç adam ise duyduğu sinirli ses üzerine tek kaşını kaldırıp kadına baktı.

"Evim emrinize amade küçük hanım."

Ve ikisi de salona doğru ilerlediler. Hamra her adımında daha da gergin hissederken kendini içten içe telkin etmeye çalışıyordu. "Hadi kızım, alt tarafı adama masaj yapacaksın. Ne var ki bunda?" dedi içten içe. Sonrasında masaj yapamadığı aklına gelince duraksadı. Salondaki büyük, üçlü koltuğa oturdu. Ahzal da hemen yanına...

Hamra, yanında oturan adamın aurasının içerisinde olmanın verdiği garip hissiyatla yine nefes aldı. İçinden bir ses adama sarılmasını ve bir daha bırakmamasını söylüyordu. Diğer taraf ise onu durduruyor, bunca zaman yaptıklarının hesabını sormadan yumuşamamasını söylüyordu.

Ama çok tatlıydı. Bugün sinemada Selda'ya yüz vermeyip kendisine yakınlaşması içini okşamıştı. Sıcacıktı şimdi. Ah! Neden kendisine öyle tatlı tatlı bakıyordu ki?

"Bana öyle bakmayın lütfen."

"Sen bir kere daha bana sizli bizli konuş da o zaman ben ne yapıyorum gör." diyen adam ise onu bulunduğu ruh hâlinden koparıp daha utanç verici bir hâle soktu. Al işte, bu adam bütün devrelerini yakıyordu.

İnadına ona döndü ve kaşlarını kaldırıp gözlerini büyüterek konuştu. "Hayır, merak ediyorum ne yapabilirsiniz ki bu kadar iddialı konuşuyorsunuz?" dedi inadına sizli bizli konuşarak ama içindeki dürtü onu deli dehşet sarsıp yangına körükle gittiğini söylüyordu.

Öyle de olmuştu. Genç adam, koltuğa uzattığı kolunu kaldırdı ve daha ne olduğunu bile anlayamadan ensesini tuttu. Kocaman elinin hâkimiyeti bir anda bütün vücuduna yayılırken bir kedi gibi felç geçirmiş hissetti. Adam kendisini yüzüne doğru hızla çekerken bütün hayaları şaştı. Yüzü yüzüne yakınlaştı ve bir anda kendisini nefes nefese kalmış, gözleri zümrüt yeşillerine kilitlenmiş bir hâlde buldu.

"Bunu hak ettiğini söyleyemezsin." dedi.

Genç kız anlamadı. Tam dudaklarını aralayıp ne olduğunu soracaktı ki adamın ensesindeki eli sıkılaştı ve yüzü kendisine yakınlaştı.

İşte o anda bütün her şey yavaş çekimde gerçekleşti ve dudakları dudaklarına doğru mesafeyi azalttı. Ilık nefesi, elinin bedenine bıraktığı çöl sıcağı, bedenindeki o akılalmaz ürperme ve karnındaki hareketlilik... Hepsi o anda bedenine yayılmışken daha tepki dahi vermesine izin vermeyen adam dudaklarını, dudaklarına bastırdı. İşte o an bedenindeki ürperme nirvanaya ulaştı. Kalp atışları aklını yerinden oynatacak kadar hızlandı ve bedenini akılalmaz bir sıcak bastı.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin