❦ TANITIM ❦

842K 1.3K 130
                                    

Hellö 💦

Kopçayı kapatmaya çalışan genç kız, sıkıntıyla nefesini bıraktı ve kendi kendine mırıldandı.

"Bu ne zor işmiş arkadaş."

Tırnaklarıyla zar zor kopçayı istenilen şekilde yerine yerleştirdiğinde rahat bir nefes bıraktı ve başını kaldırıp saçı başı dağılmış aynadaki hâline baktı. Hayır yani, seksi görünecek diye girdiği hâle değer miydi? Ne güzel pamuklu, üzerinde çiçek desenli iç çamaşırlarıyla mutluydu. Nereden çıkmıştı bu jartiyer şimdi?

En yakın arkadaşı Demre'ydi elbette ona bu zor şeyleri giydiren. Geçen, çakırkeyif olduklarında öylesine söylediği sözler şimdi gerçekten de başına patlamıştı.

Bugün eve geldiğinde çalışmanın verdiği yorgunlukla kendisini duşa ve hemen ardından da yatağa atmayı planlayan genç kız, odasının kapısını açtığı gibi askıda kırmızı, iç çamaşırı takımıyla karşı karşıya kalmıştı. Demre'nin stilistlerinden birisinin bunu yanlış odaya getirdiğini sanarak jartiyeri garip bakışlar eşliğinde Demre'nin odasına götürmüştü ama en yakın arkadaşının sanki bunu görmüş gibi attığı mesaj ise onu neden odasında bulduğunu hatırlamasına yetmişti.

Gönderen: Demre
- Sana aldığım hediyeyi beğendin mi?

Yazıyordu mesajda. Demre'den de ancak böyle bir hediye beklenirdi ki genç kadın görünce şaşırmamıştı.

Gönderilen: Demre
- Bence bunu kendine almışsın ama sana olmadığı için bana veriyorsun.

Gönderen: Demre
- Onu Fransa'dan sırf senin için getirttim. O yüzden bu kadar uzun sürdü. Bugün eve gelmeyeceğim. Hemen onu giy ve bana seksi bir fotoğraf yolla.

Hamra ilk önce elbette giymemeyi düşündü ama sonrasında yediği sürüsüyle olan tehdit sonucunda kendisini aynanın karşısında jartiyer kopçasıyla boğuşurken bulmuştu.

Nefesini bırakıp kırmızıya kayan koyu kızıl saçlarını parmaklarıyla taramaya çalıştı ama beceremedi. Bir yandan da gözleri üzerindeki kırmızı, saf dantelden oluşan takıma kaymıştı. Koyu kırmızı, bedeninin özel ayrıntılarını saklamaktan ziyade sanki sergilemek için tasarlanmış gibi duran iç çamaşırlarına bakıyordu. Sutyen, sadece dantelin kapatabileceği kadar alanı kapatıyordu. Omuzlarından yukarı, zarif bir şekilde çıkıp arkasında çapraz bir şekilde ilerliyordu. Külotu ise hayatında giydiği en rahatsız edici gibi duran, işe yaramaz külot olabilirdi. Tanga tarzında ama kumaşı en az seviyede kullanılmış, önünde V şeklinde dekoltesi olan dantel işlemeli bir bez parçasıydı. Beline geçirdiği jartiyer, üzerinden geçip çoraplarına zar zor bağladığı ipleriyle gergin bir şekilde duruyordu.

Kabul etmek gerek, aynada kendisini ilk defa bu kadar kadınsı görüyordu. Uzun bacakları, birkaç kumaş parçasıyla daha uzun ve bedeni daha şekilli görünmüştü. Bir an, her defasında düz iç çamaşırı giydiği için kendisine kızmadan edemedi. Ne vardı yani, birilerine bunu giydiğini göstermesine gerek yoktu. Ne de olsa kendisini aynada bu şekilde görmek de iyi hissettirmişti.

Demre bu işi biliyor, diye düşündü içten içe. Hoş, onca şey yapan arkadaşının artık bu konularda üstat olması söz konusuydu ama yine de kendisinin de bir o kadar bu konuya yabancı olması bir an garip hissetmesine neden olmuştu.

Hamra, öyle erkeklerden ya da onlar için giyinmekten pek anlamazdı. Hoş, kendi için giyinmek de onun için pek sorun olmazdı ya orası ayrı. Düz bir tişört ve kot pantolon her defasında onu kurtarmak için yeterli bir kombin olmuştu. En yakın arkadaşı Demre ise ondan çok farklıydı. On altı yıldır birbirlerinden ayrılmıyor olsalar da yaşam tarzları ve bakış açıları hiçbir zaman aynı yola çıkmamıştı.

Demre ne kadar sosyal hayatında aktifse Hamra bir o kadar asosyal olmuştu. Demre ne kadar erkeklerle içli dışlı olduysa Hamra da bir o kadar yalnız kalmaya hevesliydi. Belki de onları yıllardır aynı çatı altında yaşamaya iten de buydu. Birbirlerini tamamlıyor olmaları, yalnız kaldıkları bu hayatta ayakta kalmaları için yeterli olmuştu.

Demre, ailesini on üç yaşında bir trafik kazasında kaybetmişti. Daha önce hiç görmediği, kendisinden sekiz yaş büyük olan abisi ise velayetini almış, bakıcılarla birlikte onu büyütmeye çalışmıştı. Hiç tanımadığı abisi tarafından büyütülmek Demre için zor olsa da zamanında bakamadıkları için başka bir aileye oğullarını veren ailesine kızmadan edememişti her zaman. Yalnız kaldığı bu zaman diliminde abisine yabancı olmak onu ne kadar zorlasa da bir süre sonra, Hamra sayesinde bu yalnızlığa alışmıştı çünkü iki arkadaş, küçük yaşta birbirlerine tutunmayı öğrenmiş ve birlikte hareket etmeye başlamışlardı.

Hamra ise Demre kadar şanslı olan taraf olmamıştı. Aile dostu olmalarına rağmen genç kızın o vakitlerde kendisine sahip çıkacak varlıklı bir abisi yer almıyordu. Annesi ve babası boşandığında velayeti annesine verilmiş, annesi de bir kızı olduğunu zaman geçtikçe kolayca unutup küçük kızı kendi hâline bırakmıştı. İki küçük kız da bu zaman zarfında bir şekilde birlikte büyümüşlerdi.

Hamra, küçük yaşta çalışıp para kazanmanın zorluğunu öğrenmiş, Demre ise abisinin verdiği kolay hayatla sosyalleşmişti. Ama her defasında akşamında birbirlerine yaptıklarını anlatır ve hayatlarını paylaşırlardı. Gel zaman git zaman, on sekiz yaşına geldiklerinde ise Hamra'nın annesinin onu kapı dışarı etmesi Demre'nin ise artık tek başına yaşamaya başlamasıyla iki arkadaş hayatlarını aynı çatı altında ilerletmeye başlamışlardı ama ikisinin de hayatında pek değişen bir şey olmamıştı.

Hamra, çok çalışıp iyi bir üniversiteden tam burs kazanmış, Demre ise abisinin seçtiği bir okulda okumuştu.

Hamra, okul çıkışı harçlığını çıkarmak için part-time işlere gitmiş, Demre ise gece hayatında adını duyurup oradan oraya savrulmuştu. Şimdi yirmi bir yaşındaydılar. Yıllardır aynı şekilde ilerleyen hayatlarında bugün yine bir fark yoktu.

Hamra, işten eve gelmiş, yorgunluğunu gidermek için kendisini yatağa atmış, Demre ise gece başkasında kalıp yine eve uğramaya niyetli olmayan taraf olmuştu.

Arada Demre'nin yaptığı manyaklıklar olmasa tekdüze giden hayatının sıkıcılığından öleceğini düşünen genç kız ise aynada kendisini uzun uzadıya inceliyordu.

Evet, hoşuna gitmişti. İnkâr edemezdi. Üzerindeki takım, her kadının kendisini aynanın karşısında görmek isteyeceği kadar cüretkâr ve cesur hissettiriyordu ama yine de bunu birisinin karşısında giymek şöyle dursun, uzun süre daha böyle bir şeyin gerçekleşmesini beklemiyordu.

Açılmayan saçlarını toparlamak için makyaj masasına gitti ve üzerinden tarağını alıp taramaya başladı. Zar zor açılan saçlarıyla cebelleşirken çalan kapısına karşılık bir an şaşırmadan edemedi.

Hani gelmeyecekti bu kız? diye düşünürken gülmeden edemedi. "Meraktan çatladı tabii." diyerek "Gel!" Komutu verdi. Kapı açılıp, içeriye doğru giren adım seslerini duyduğunda genç kız kapıya arkası dönük bir şekilde saçlarını taramaya devam etti.

"Dayanamadın değil mi? Laf etme diye ben de saçlarımı tarıyordum." dedikten sonra tarağını masasına geri koydu ve gülümseyerek önüne dönüp, "Nasıl olmuşum?" diye neşeli bir şekilde sordu ama sesi sona doğru kısılıp âdeta yok oldu zira karşısında gördüğü kişi kesinlikle ufak tefek olan en yakın arkadaşı değildi.

Karşısında uzun, iri yarı bir adam duruyordu genç kızın. Aralarındaki mesafeden bile gözlerine ilişen zümrüt yeşillerinin şaşkınlığı ürpermesine neden olurken öylece kalakalmıştı. Kimdi bu adam? Ve neden hâlâ kendisine bakmaya devam ediyordu?

Bölüm nasıldı?

Yazar: İlayda Melis Okurgan

Youtube: Mel Okurgan
Instagram: ilmelistan
Twitter: ilmelistan

YARDIMCI HESAPLARI

Wattpad: melis_hikayeleri
Instagram: melseytanlari
Facebook: melis hikayeleri

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin