BÖLÜM -51-

744K 7.2K 5.7K
                                    

Hellö 💦

Genç kız, gergin bir şekilde yatağına girdi ve düşünmeye başladı. Adamın söylediklerini içten içe sindirmek istiyordu ama bu bir türlü gerçekleşmiyordu. Gözünün önüne hâlâ o güzel manken ve baş başa oldukları fotoğraf gelip duruyordu. Ne yani, sırf kendisi için başka bir kadınla -eski sevgilisiyle- buluşmak zorunda mıydı?

"Ben yapsam, kıyameti koparırdı." diye düşündü başındaki yastığa sımsıkı sarılırken. "Şimdi onu affetmemi bekleyemez." dedi yine kendi kendine. Gözlerini sımsıkı kapatmış, sevdiği adamın evde başka bir odada olduğunu düşünmeden uyumaya çalıştı belki evden gitmişti de. Kim bilir, bu konuşmadan sonrasında sinirlenip daha fazla uğraşmaması gerektiğini düşünmüş ve gitmiş olabilirdi.

"Giderse gitsin Hamra. Sen kafa dinlemeye gelmedin mi kızım?" dedi yine kendisine kızarak. "Hem, daha rahat kafanı dinlemiş olursun. Gitsin, boş ver." diye diye en sonunda kendi kendisini yorgunlukla uyutmuştu.

Genç adam ise aşağıda, salonda oturmuş öylece boş televizyon ekranına bakıyordu. Çeşmeye gelmişti. Hem de onca önemli işlerinin hepsini iptal ederek. Her şey bir yanlış anlamadan ibaretken sevdiği kadınla bu hâle düşmesine inanamıyordu. Üzgündü, kızgındı ve bir yandan da mutluydu.

Mutluydu, çünkü sevdiği kadını sağsalim bulmuştu. Kızgındı çünkü o kadın kendisine inanmıyor, ona olan sevgisini görmeksizin aldattığına inanıyordu. Üzgündü. Çünkü sevdiği kadına evlenme teklifi etmesine rağmen o kendisini istemiyordu. Belki de bu yüzden gitmişti. Maria ile görüşmesini bir bahane olarak görüyordu. Belki gerçekten de bu ilişkinin bitmesini istediği için bu kadar soğuktu. Korkmuş ve hızlı olmasına karşın gardını almak istmemişti. Kim bilir? Belki de o, kendi düşündüğü kadar bu ilişkiye ciddi gözüyle bakmıyordu.

"Geri zekâlı! Ne bekliyorsun? 22 yaşındaki kıza evlenme teklifi zang diye edersen üzerine atlamasını mı?" dedi kendi kendine. Bu düşünce aklını daha da kurcalarken etrafına bakındı ve içecek bir şeyler olmasını diledi. Tam da o sırada, konsolun üzerinde duran yarım viski şişesi dikkatini çekti. Kaşları çatıldı. Hamra, alkol kullanmış olmalıydı. Hem de kendisi olmadan. Bu ayrıntı hoşuna gitmese de gitti ve kendisine bir bardak alıp viskiyi doldurdu. Evet, tek ihtiyacı, tam olarak buydu.

Genç adam sabaha karşı uyuyakalmıştı. Hamra ise erkenden uyanıp Ahzal gitti mi diye bahaneyle aşağı inmiş, etrafa bakınmıştı. Tam gittiğini düşünmeye başlamıştı ki salonun koltuğunda uyuyan iri yarı bir beden görmesiyle bütün huzursuzluğu tuzla buz olmuştu. Evet, ona ne kadar kızgın olursa olsun, giderse daha da üzülürdü. Gitmemesi, sevdiğinin bir göstergesiydi. Ama içmiş olmalıydı. Kemal'le içtikleri ama bitiremedikleri şişe dibini görmüş bir şekilde orta sehpanın üzerinde duruyordu.

Gözleri kapalı, saçları dağılmış ve gömleğinin birkaç düğmesi açılmış bir şekilde uyuyan adamı izledi istemsiz. Ne özlemişti bu adamı. Şimdi uzansa, o alnına düşmüş saç tutamlarını geriye iteklese, dudaklarına uyanmadan bir öpücük kondursa...

"Kendine gel kızım!" dedi ve gözlerini üzerinden kaçırıp etrafına bakındı. Acaba üşüyor muydu? Hoş, koltuğa sere serpe de yatmıştı. Yine de dayanamadı. Gitti dolaptan bulduğu örtüyü adamın üzerine onu uyandırmamaya çalışarak örttü. Bir süre daha uyuyan hâlini izledikten sonra mutfağa gitti ve kahvaltılık bir şeyler hazırlamaya girişmeye yeltendi ama dolabı açmasıyla gördüğü boşluk, bu eve alışveriş yapmadığını kendisine hatırlattı.

Dışarıda yemek istemedi. Yukarı çıkıp üzerine krem rengi, kısa bir tişört, altına da tayt giydi. Saçlarını da tepeden topladığında hazırdı. Cüzdanını alıp marketin yolunu tuttuğunda Ahzal hâlâ uyuyordu. Marketten bir haftalık lazım olabilecek olan malzemeleri aldı ve evin yolunu tuttu. Ağır olan poşetleri taşımak biraz zor olsa da market Allah'tan eve yakındı.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin