BÖLÜM -50-

1.4M 7.2K 4.9K
                                    

Hellö 💦

Boğazına bir yumru saplandı genç kadının. Nefes almak için bir hamle yaptığında ise boğazına takılan nefes, bedenini istemsiz sarstı. Sevdiği adam karşısında duruyordu ama o, daha dün, başka bir kadının karşısında oturuyordu.

Gözlerini kaçırdı ondan ve üzerini çıkarma çabasına son verip sakinleşmeye çalıştı. Kendisini nasıl bulduğunu ya da neden burada olduğunu bilmiyordu ama sakin olmazsa işlerin sarpa saracağının farkındaydı.

"Sen ne yapmaya çalışıyorsun?"

Genç adam konuşmuştu ilk önce. Hamra, yeniden başını kaldırıp baktığında oturduğu yerde kendisine sert bir şekilde bakan adam, sinirlerini gerebildiği kadar germişti.

"Anlamadım." dedi Hamra da inadına. Elbette neysen bahsettiğinin farkındaydı ama umurunda olmadı.

"Neden geldin?" dedi yavaşça kendisini yatağın üzerine bırakırken. Ahzal ise karşısındaki kadının sorusuna daha da sinirlendi.

"Neden mi geldim? Telefonlarıma bakmıyorsun, mesajlarıma cevap vermiyorsun ve eve gittiğimde senin orada olmadığını görüyorum."

"Ben de seni telefonda başka kadınlarla baş başa yemek yerken görüyorum. İkimizin de farklı dertleri var." dediğinde genç adamın burun delikleri büyüdü.

"Neden arayıp sormadın?"

"Ben seni aradım. Sen açmadın." diyen Hamra ise derin bir nefes alıp dolan gözlerini eski hâline getirmek amaçlı gözlerini ondan kaçırdı ve başka bir şey düşünmeye çalıştı ama olmuyordu. Bu adam, karşısında oturmuş bir de araması gerektiğini söylerken ne yapmaya çalışıyordu?

"Hamra, açmadım çünkü kafanı dinlemeye ihtiyacın olduğunu düşündüm."

"Sana bizim ilişkimiz hakkında kendince kararlar vermemen gerektiğini söylediğimi hatırlıyorum."

Genç adam, karşısındaki kadının oldukça soğukkanlı bir şekilde konuşmasına karşılık ne diyeceğini bilemedi. Sevdiği kadının, böyle soğuk bir hâlde karşısında durmasına alışık değildi. Kahretsin, aralarındaki mesafe çok fazlaydı ve o, içeri girdiğinden beri ona sarılmak istiyordu.

"Sen de bana ulaşamadığın için kalktın Çeşme'ye geldin öyle mi?"

"Sen de benim kafamı dinlememi istediğin o vakit, eski sevgilinle aynı masada baş başa oturdun öyle mi?"

Hamra'nın sert tutumu karşısında hayrete düşen adam, ilk defa onu bu hâlde görmüyordu. Ama kırılmış olan genç kadının, ne denli can yakabileceğinin farkındaydı. Canını yakmıştı ama böyle olmasını istediğinden değildi ki. Hamra, her şeyi yanlış anlayıp gitmişti. Onu aramadığı o vakitte, eline gelen haberlerle Hamra'nın havalimanında olduğunu öğrenmişti. İnanamayıp evine gittiğinde ise Demre'ye sormuş ama kız kardeşi, Nuh demiş Peygamber dememişti. Ama Hamra'yı bulması zor olmamıştı. Ünlü bir makyözle takipleşmeleri, makyözün de o gün çeşmeye gelmesi ve etrafı bir ara çekerken Hamra'yı da içine katmasıyla anlamıştı burada olduğunu. Şimdi ise karşısında gördüğü kadın, kendisinden olağanca uzak kalmaya çalışırken sanki bazı şeylerin üzerini örtmekten ziyade açarak can yakmak istiyordu.

"Olay düşündüğün gibi değil." dedi sakin olmaya çalışırken.

Hamra ise kaşlarını çatarak adama bakarken sinirle soludu.

"Nasıl? İyi tarafından bakabileceğim bir yanı mı var?"

"Haberlerden dolayı böyle düşündüğünün farkındayım ama sen varken başkasıyla görüşebileceğimi de nereden çıkardın?"

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin