BÖLÜM -59-

60.9K 3.8K 4.2K
                                    

Hellö 💦

İliklerine kadar ısınmıştı. Sıcacıktı o an Hamra. Parmaklarını ucundaki uyuşma, bedenindeki kan akışını hızlanmasına sebebiyet verircesine ensesine uzanan sıcaklıkla yanıyormuş gibi hissediyordu. Bilmiyordu ki ne diyeceğini, nasıl konuşacağını. Küçük dilini yutmuştu sanki. Yanındaki iki kadın ayağa kalkıp patronlarının hayranlıkla elini sıkarken, kendisi hiçbir şeyi kavrayamıyor, âdeta tükeniyormuş gibi hissediyordu.

Derin bir nefes alıp verdi. Kalp atışları çok hızlıydı. Tanrım, aldığı nefeste burnuna ilişen o koku ile sanki aklı başından gitmişti.

Ne yapacaktı?

Ne yapacağım ben?

Tanrım!

İç sesiyle cebelleşirken ayakta dikilip kendisine bakan adamın zümrüt yeşili gözleriyle sarmalandı. Ah o gözleri, ah o bakmaya doyamadığı, kendisinde binbir anlam barındıran koca adamın minik iki hareleri.

Dudaklarında bir kıvrım mevcuttu ama gözlerinin içerisindeki yangını görememek imkânsızdı. Karşısındaki adamın da kendisinden farkı yok muydu yoksa?

İliklerine kadar üşüdü, sonra yandı. Bedeni, yaşadığı şokun etkisi ile kendisini hırpalarken mamur bir şekilde elini adamın eline bıraktı.

Sıcacıktı. Tıpkı hatırladığı gibi iri parmakları sarmıştı küçük elini. Ne özlemişti onun herhangi bir dokunuşunu üzerinde. Ne özlemişti kendisine baktığı her saniyenin bıraktığı güzel hisleri.

Yerinden kalkamadı bile. Kalksa, çelimsiz bacaklarının kendisini tutamayacağını biliyordu. Hayır, tahmin ediyor olsa da onunla karşı karşıya gelmenin verdiği bir ıstırapla başa çıkmak zorunda kalmıştı.

"Merhaba." dedi içini ısıtan sesiyle.

"Merhaba. Hamra." diye karşılık verdi yanındakilerin tanıştığını bilmediklerini hatırlayarak. Ama bocalaması, sesine bile yansırken kadınlar, bu bocalamanın sebebini ilk defa böyle büyük bir işte bulunmasını nedeni olarak yorumlamışlardı. Oysaki bilmiyorlardı ki masalarına gelen patronları bildikleri adam, Hamra'nın dillere destan eski sevgilisiydi.

Ne olmuştu? Başka bir kadınla haberlerini aylardır göremiyordu. Ayrıldıklarına dair haberler de yapılmamıştı. Kendisiyle ilgili herhangi bir haber yapılmasına izin vermemişti Ahzal, belliydi. Ama o kadına ne olmuştu? Çocuğu doğurmuş muydu? Kendisinden miydi? Ya da kendisinden değilse de ne yapmıştı? Ya kendisinden değilse?

Tanrım. Ya kendisindense ve o kadınla aynı çatı altında yaşıyorsa?

Boğazına nefesi takıldı Hamra'nın. Ahzal, karşısına otururken gözlerini ondan kaçırıp masanın üzerindeki krem rengi peçeteye gözlerini dikmişti ama hayır, kafasındaki sorular sanki aklını kaçırmasına neden olacak kadar yüksek sesteydi.

"Müsaadenizle." dedi ve yerinden kalkıp bir ara bütün dikkatlerin üzerine çekilmesine neden olsa da umursamadan tuvalete geçmek için topuklularının üzerinde hızlı adımlarla ilerledi.

Sürekli nefes alıp veriyor, gözyaşlarının düşmemesi için kendisiyle akılalmaz bir savaş veriyordu. Ne yapacaktı şimdi? Nasıl oturacaktı o masaya?

Tuvalete geldi. Elini yüzün yıkadı ve aynada harap olmuş görüntüsüne baktı.

"Bilerek yaptı." dedi kendi kendisine. "Bilerek şirketi satın aldı. Ama neden?"

Aklını kurcalayan bütün soruların tek çıkış kaynağıydı bu soru. Neden?

Bir süre kendisiyle çeliştikten sonra toparlanması gerektiğini söyleyerek içeri adımlamaya başlamıştı. Ne kadar zaman geçmişti bilmiyordu ama masaya geri geldiğinde kendisine kilitlenen zümrüt yeşillerin ışıltısı, aklını başından almaya yetecek kadar özlemle doluydu.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin