BÖLÜM -8-

1.2M 63.6K 5.1K
                                    

SINIR 2K VOTE 2K YORUM

Hareketlendi ve gözlerini bu sefer huzursuz bir şekilde açıp etrafına bakınmayı denedi ama sıcaklığın kaynağını görmesi uzun sürmedi.

Onun hareketlenmesi ile uyanan diğer iri beden ise kısık gözleri ardından zümrüt yeşillerini ortaya serdi.

Genç adam, onu görmesi ile gözlerini daha da açarken güzel kız, şaşkınlıkla adama bakakalmıştı.

Genç adam ise geceden beri burnuna gelen o güzel kokunun kaynağını anbean anlarken kaşlarını çatarak durumu anlamaya çalıştı.

Doğrulmak istedi ama o anda genç kızın göğsünde olan eli hareketlendi.

Hamra, şaşkınlıkla gözlerini aşağıya indirdi. Genç adamın eli, sütyeninin altından göğüslerini kocaman eli ile kavramıştı.

Güzel kız ne olduğunu anlayamadı. Şaşkınlık ile bir ele bir de zümrüt yeşillerine kaydırdı gözlerini.

Tam göğsünün üzerindeydi, kocaman bir el onu kavramıştı ve sütyeninin hemen altında yer alıyordu.

Genç adam ise elinin altında olan bu yumuşak ve sertlik arasına giden dolgunluğa karşın tutulup kaldı. Kafası allak bullak oldu. Ne düşüneceğini şaşırdı. Öylece elinin olduğu yere baktı.

Beyaz renkte olan sade dantel olan iç çamaşırları önceden gördüğü kırmızı jartiyer takımı kadar etkili değildi.

Geceleri bazen aklına gelip uykusuz bıraktığı görüntü şimdi gözünün önüne bile açlıkla gelmemişti.

Elinin hemen altında dengesini günlerdir şaşırtan kız duruyordu. Yumuşacık ve tam da eline göre...

Sesli bir şekilde yutkundu.

Transa girmiş gibi gözleri bembeyaz pürüzsüz ve bir lekesi bile olmayan bedende dolandı.

Elinin hemen altında nefesi hızlanmış bedenini kalp atışlarına kadar hissedebiliyordu. Kendinden farksız olan bu kıza gözlerini kaldırıp baktığında gök mavisinin ortasındaki o siyah nokta olağanca büyümüş, şaşkınlığını ve telaşını ele veriyordu.

Tekrardan yutkundu genç adam.

"Neden benim odamdasın?"

Zorlukla konuşan adamın sesindeki boğukluk elle tutulur cinsteydi. Güzel kızı elleri ile kavramışken olağanca kafası karışmış bacaklarını hemen o bedenin üzerine atmış incecik beden ellerinin arasında bütün gece uyumuştu. Nasıl fark edememişti ki? O kokuyu bir hayal ürünü olarak kurduğunu sanmıştı. Ama sonrasında girdiği derin uyku onu her şeyden uzaklaştırmıştı. Şimdi de kendisine şaşkınlık ve korku ile bakan bu mavi gözler durumu anlamasında karmaşalar ortaya seriyordu.

"Ben..." dedi genç kız şaşkınlıkla, bir adamın eline bir de tekrar adama bakarak.

Hamra boğazında oluşmuş düğüme lanetler yağdırırken elini adamın koluna atmayı son anda akıl edebilmişti. Hafif tüylü kaslı kolu küçük elinin altında fazlasıyla hüküm süren bir eda ile duruyordu.

Yavaşça kolu kavrayıp itmeye çalıştı genç kız. Ama hiç beklemediği bir şey oldu, göğsündeki el sıkılaştı ve genç adam ona daha da yaklaşıp dirseğini yatağa yaslayarak üzerine yükseldi.

Hamra şaşkındı. Dilini yutmuş dehşete düşmüş bir ifade ile adama bakarken ne yapacağını şaşırmıştı âdeta.

"Ahzal Bey ne yapıyorsunuz?" dedi nefeslerinin arasından. Korkmuştu ve bu durum onun alışık olduğu normallik kesinlikle değildi.

"Neden benim yatağımdasın, Hamra?"

Genç adamın sesindeki boğukluk ve netlik o kadar barizdi ki. Hem kızıyor, hem de acayip bir çekicilikle konuşuyordu.

Genç kız neredeyse ağlayacaktı. O da bilmiyordu ki buraya nasıl geldiğini. En son odasında uyuyakalmıştı ve yanında kesinlikle bu adam yatmıyordu.

Çaresiz bir şekilde elini genç adamın hafif tüylü olan göğsüne koydu ve itmeye çalıştı.

"Bilmiyorum. Ben... Gerçekten bilmiyorum. Lütfen! Çekilin üzerimden." dediğinde genç adam kaşlarını çatmış hâlâ güzel kızın yüzüne sert bir ifade ile bakıyordu.

Çaresiz küçük kız ise üzerindeki iri adamın altında ne yapacağını şaşırmış öylece şaşkınca durumu hâlâ kavramaya çalışıyordu.

Etrafına göz attı. Hemen köşede bulunan kapı dikkatini çekti. Kapısı açıktı ve dağınık yatak oradan gözüküyordu.

"Benim odam orada." dedi gözlerini kırpıştırıp genç adama gösterirken.

Ahzal ise gözlerini bu güzel kızdan zar zor aldı. Arkasına döndü ve gösterdiği yere baktı. Gerçekten de içeride dağınık bir yatak vardı.

"Neden benim yatağımda olduğunu sordum, Hamra. Odanın nerede olduğunu değil..." demesi ile genç kız öylece kaldı.

"Bilmiyorum... Ben dün gece lavaboya kalktım. Galiba o kapının buraya açıldığını fark etmemişim. Gerçekten özür dilerim. Lütfen çekilin, elinizi göğsümden çekin." diye genç adamı yine güçsüz kolları ile üzerinden itmeye çalıştı ama olmadı.

Ahzal ellerinin altında olan göğsü yine hatırlayınca olağanca kasılmış bedenine karşın öylece bir süre kaldı. Gözleri yine aşağıya inmiş ve göğüslerine bakmıştı.

Tanrım, gerçekte de büyükler ve tam da ellerine layıktılar. Üstelik şu anda ellerinin arasındaydı öyle değil mi?

Genç adam öyle kaldı bir süre. Ne yapacağını kavrayamadı bile.

Hemen altında dünyalar güzeli bir kız yatıyordu. Üstelik iç çamaşırlarından başka üzerinde bir şey bulunmuyordu.

"Neden iç çamaşırların var üzerinde?"

"Ah! Çünkü kıyafetim yok. Hatırlarsanız dün beni apar topar buraya getirirken hazırlanmaya fırsatım olmadı. Ben gerçekten çok özür dilerim. Bilmiyordum. Buranın sizin odanız olduğunu bilsem hiç gelir miydim? Gerçekten çok öz..."

Devamını getiremedi. Dudaklarının üzerine yine bir perde çekildi, sert dudaklar kendi dudaklarına hüküm sürdü ve göğsündeki el hareketlendi. Ne olduğunu şaşıran güzel kız ile şaşkınlıkla öylece kaldı.

Genç adam dudaklarını su içer gibi içiyordu âdeta. Dilini üzerinde gezdiriyor, emiyor, ısırıyor ve öpüyordu.

En sonunda geri çekildiğinde nefes nefese kalan genç kız, yanakları kızarmış bir hâlde şaşkınlıkla adama baktı. Ahzal ise hemen gözlerinin hizasında olan tatlı, kiraz rengindeki olan hemencecik öptüğü için şişmiş dudaklara bakıyordu.

Ne güzel kadındı bu kadın. Ne tatlı dudakları vardı böyle...

"Ahzal Bey ne yapıyorsunuz? Ne olursunuz çekilin üzerimden. Bu yaptığımız yanlış..." dediğinde genç kız göğsünün sertleşmiş tepeciğinde dolanan parmaklara karşın nefesini tuttu. Genç adam güzel kızı yavaşça o güzel tepecikleri keşfederken güzel kızı susturmuştu.

Genç kız kasıklarından karnına doğru ulaşan garip duyguyu anlamaya çalıştı. Kalbi deli gibi atıyor, nefesi çok hızlı alıyordu. Güzel adamın elinin orasında dolanmasından hoşlanmış mıydı? Bu olamazdı. Çok uygunsuz ve fütursuzcaydı. Ayıptı bir kere.

"Çekilin lütfen." dedi zar zor mayışmış hâlinden kendine gelmeye çalışırken.

Genç adam son anda fark etti ne durumda olduklarını. Altında duran bu küçük kız kendisinden tam sekiz yaş küçüktü. Ne yaptığını fark etmemişti bile. Bu kadının büyüsüne kapılmamak imkânsızdı.

Elini istemeden güzel kızın bedeninden çekti yana kaydı ve güzel kıza yer açtı. Hamra ise hemen üzerindeki çarşafı boğazına kadar çekti. Utanmış, yanakları tatlı bir eda ile kızarmıştı.

-*-

Üzerine yeni kıyafetlerini geçirdi genç kız utanç ile ne yapacağını şaşırmış, telaşla saçlarını çekiştirirken odadan çıkmak dahi istemiyordu. Ama yaklaşık bir saattir odadaydı ve on beş dakika sonra toplantıları başlayacaktı.

Duş aldıktan sonra kapalı olan ara kapının hemen yanında, poşetin içerisinde kıyafetler bulmuştu. Patronu kendisi için kıyafet almıştı. Bunu anlamıştı. Bedenini tahmin etmesine şaşırsa da daha fazla utanmıştı.

Sekreter Neslihan Hanım'a kızdı yine... Nasıl böyle önemli bir şeyi görmezden gelebilirdi. Ne hâllere düşürmüştü kendisini.

Üzerine geçirdiği kıyafet sadece hem günlük hem de işte giyebileceği bir elbiseydi. Dizlerine kadar geliyordu ve etekleri çok fazlaydı. Kumaş fazlalığından biraz kabarık dururken göğsünden dört parmak aşağıda elbisenin etekleri başlıyordu. Bu saye de pek belli olan bir şeyi yoktu doğrusu. Kolları kayık yakaydı ve zarif bir eda ile kolları dökülüyordu. Saçlarını da yukarıdan toplayıp güzel boynunu ortaya çıkarınca gerçekten bir içimlik su olmuştu.

O anda kapısı çaldı. Zamanın geldiğini anlayan genç kız ellerini yanaklarına koyup ısısını gidermeye çalıştı. Elleri her daim soğuk olurdu ama şimdi duruma inat ateş gibi yanıyorlardı âdeta.

Derin bir nefes aldı. Kapıya gidip açtığında karşısında takım elbisesi ile duran yakışıklı patronu âdeta güneş gibi parlıyordu.

Bronz teni güneş yanığını aratmayacak kadar güzeldi. Yeşil gözleri, gözlerinin aklarının ardından anında belli olurken kendi gözleri ile birleşmesine karşın gerginlikle gözlerini kaçırdı. Anahtarını kilit yerinden alıp ışıkların kapanmasını sağladı ve dışarıya çıkıp kapıyı kapattı.

Genç adam güzel kızın üzerine tam oturmuş kıyafetini dikkatle inceledi. Yaşını tam gösteren bu kıyafet onu çocuk gibi yaparken o dolgun göğüslerin darlıklardan âdeta fışkıracak gibi durması anında dikkatini çekmişti. Onlara dokunmuş ve okşamıştı öyle değil mi?

Olduğu yerde kasıldı genç adam. Güzel kızın yüzünü yere eğip ayaklarına bakmasına karşın sıkıntıyla uzandı ve çenesinden tutup başını kaldırdı. Makyajsız yüzü öyle güzel duruyordu ki genç adam bir an nefesini tuttu. Bu kızın güzelliğine alışamamak doğal mıydı? Bir de o gözlerinin kendisine masum masum bakması yok muydu?

"Biraz sonra toplantıya gireceğiz. Garip davranmayı kes." dedi kendisini toparlamaya çalışıp genç kıza anında sinirlenirken. Güzel kız ise patronunun sinirli hâline karşın daha da kasıldı. Çok fazla utanıyordu. İlk defa bir erkeğin kendisine dokunması bir yana ilk defa kendisini iç çamaşırları ile gören adam ikinci defa da kendi izni olmadan görmüştü. Hoş, her şey kendi hatasıydı ama bunu istememişti ki...

"Peki Ahzal Bey." dediğinde genç adam güzel kızın titrek sesini umursamamaya çalıştı.

"Buna da notlarını alırsın." deyip elinde deri ciltli pahalı bir defter ve kalem uzattı genç adam. Hamra ise hızla patronunun kızmaması için ellerinden almıştı.

Genç adam yanından yürüyüp gittiğinde ise neredeyse çenesi titreyecekti.

O anda kararını verdi. Geri döndüklerinde istifasını verecek ve bu utancın yaşanmasını her daim erteleyecekti. Daha genç adamın yüzüne bakamazdı. Tanrım! Bir de Demre'nin abisi olması işin cabasıydı. Evren âdeta kendisine oynuyordu.

Birlikte toplantıya girdiler. Güzel geçmişti. En azından Hamra öyle düşünüyordu.

Ahzal ise dik adımlarla ilerlerken sinirden çenesi kasılmış oldukça ürkünç duruyordu. Karşı tarafın genç CEO'su her an Hamra'ya asılmak için an kollarken pek de profesyonel bir durum gibi gözükmüyordu. Üstelik genç kızın yabancı olan diğer komisyon ile akıcı bir dilde konuşması dikkatinden de kaçmamıştı. İşi almışlardı ama bir hafta burada kalmaları gerekiyordu. Ayarlamalar ve yer imlecini bulmaları gerekirken Hamra, bu durumu duyduğunda neredeyse kalpten gidecekti.

Patronu ise her şeyi bilen bir eda ile toplantıdan ayrıldığında hiçbir şey söylemeden kendisini arabaya bindirmiş ve lüks bir yere yemek yemeye gelmişlerdi.

Genç kız patronunun arkasından topukluları ile âdeta koştururken elindeki defteri ve kalemi sıkı sıkı tutmuştu. Yumuşak deri kaplı defterin pahalı olduğunu kalemle üzerinden geçerken güzel kağıttan anlamamak elde değildi. İnsanın yazdıkça yazası gelmişti. Ah! Umarım bunun için de kendisine kızmazdı. Biraz fazla kâğıt kullanmış olabilirdi.

Onları karşılayan garson sonunda cam kenarında iyi bir yere onları oturttuğunda genç kız garsonun sayesinde yerine yerleşti. Patronu ise yine neye sinirli olduğu belli olmaksızın karşısına oturmuş ters ters uzatılan menüyü eline almış ve şöyle bir gözden geçirmişti.

İkisi de siparişlerini verdikten sonra sessizce beklemişlerdi. Genç kız aç değildi ve sabah karşılaştığı durum yüzünden iştahı da kaçmıştı.

Yemekleri gelince afiyetle yediler lezzetli olan yemeğe karşın iştahı açılmıştı. Ahzal ise biraz da olsun sakinleşmiş ve kibar bir şekilde yemeğini yiyen güzel kıza odaklanmıştı.

Gözleri yüzünün her ayrıntısında en az beş dakika dikkatle dolanıyordu. Sonrasında yavaşça aşağıya iniyor ve açıkta kalmış köprücük kemikleri ve kuğu gibi boynunda dolanıyordu.

O boynu ve köprücük kemikleri öpecekti. Bunu yapacaktı. Sonrasında yavaşça aşağıya inecek ve o sert uçlara sahip olan göğüsleri aç bir bebek gibi emecekti...

Dalmış bir şekilde genç kızın göğsüne bakmaya devam etti adam. Güzel kız ise çekinerek patronuna baktığında kendisine yiyecek gibi bakmasından dolayı ürkmüştü.

Gözlerini takip edip göğüsleri ile buluştuğunu fark edince ellerini hemen masanın üzerinde birleştirip genç adamın görüş alanına incecik kollarını koymuştu.

Genç adam irkildi ve başını kaldırıp güzel kıza baktı. Gök mavisi gözleri zümrüt yeşilleri ile buluştuğunda kaşları yine çatılmıştı. Yakalanmak sinirlerini bozmuşken o gözlerin ürkek bir ceylan gibi parlaması canını daha da sıkmıştı.

-*-

AKŞAM

-*-

Güzel kız yeni aldıkları kıyafetle birlikte yatağına girdi. Gözleri ürkekçe ara kapıya kaydığında sesli bir şekilde yutkunmuştu. Akşam kesinlikle tuvalete falan kalkmayacaktı. Bu kesindi.

Yorganını bedenine sarıp altına girdiğinde derin nefes alıp verdi. Yan odada dün gece o adamla yatmıştı değil mi?

Kabul etmeliydi ki en huzurlu ve güzel uykularından birisini çekmişti. Genç adam kendisine ahtapot gibi sarılıp utanmadan orasını burasını tutmuşken kendisinden geçmiş hâli ile mayışmış gözlerini açtığında görmesi kalbini heyecandan yine pır pır attırmıştı.

Asıl korktuğu da buydu ya genç adamın yanında uyanmaktan çok hoşlanmıştı. Ama bu hataydı ve bir daha böyle bir şey olmayacaktı.

Genç adam ise yattığı yerde sakin olmaya çalışarak oradan oraya dönüyordu. Sinirden neredeyse kudurmak üzereydi. Yorganı ne zaman üzerinden attığını bilmiyordu. Gözünü kapattığı gibi sabah oldukları o yakın pozisyon gözlerinin önüne geliyordu ve bu hiç de kendisine yardımcı olmuyordu.

Yatakta saatlerce döndü dolandı. Odalarına çekilip yataklarına girdiklerinde saat 23.10'du. Genç adam ise artık dayanamayıp dijital saate göz ucuyla baktığında 02.34 olduğunu gördü. Homurdandı ve yataktan büyük bir kararlılıkla çıkıp çıplak ayakları ile kararlı adımlarla ilerledi.

Uzandı ve kapının kolunu indirip gürültülü sayılabilecek bir şekilde açtı. Gözleri karanlık, ay ışığının vurduğu kadar gördüğü odada dolandı ve kocaman yatakta durdu. İçinde kıvranıp mini minnacık kalmış beden alev karası saçları ile âdeta tezat oluşturmuştu.

Bir an nefesi kesildi. Saatlerdir uyuyamamasının siniri uçup gitti. Kapıyı açık bırakıp ilerledi ve yatağın diğer tarafına geçti bütün yorgana sarılmış kadın bacağını kısacık şortundan yorgana atmış, âdeta mengene gibi sarılmıştı.

Genç adam bir süre ayakta durdu ve onu izledi.

Genç kız uykusunda mırıldanıyor ve çok hareket ediyordu. Bacaklarının arasındaki yorganı ayakları ile iteleyip birazının yerde sürünmesini sağlamış ve başını kendinden tarafa çevirip öyle güzel uyumaya devam etmişti ki...

Genç adam dizini yatağa koydu ve yavaşça uzandı. Kendi kendine homurdanıyordu.

"Madem benim uyuyamama sebebiyetsin o zaman uyutacaksın." demişti kendi kendine suçu üstlenmemeye çalışarak.

Uzandı ve genç kızın uyanmamasını dileyerek incecik beline kocaman elini koyup yavaşça kendisine çekti güzel bedeni kendi sert bedenine uğradığında güzel kız mırıldandı. Genç adam sessiz bir şekilde uyandığında vereceği tepkiyi bekledi ama güzel kız yine mırıldandı ve kımıldanıp elini yavaşça kendi üzerine koydu. Göğsünde dolandırıp omuzlarından boynuna getirdi.

Genç adam yutkundu.

Güzel kız bacağını genç adamın üzerine atıp ayağını iki bacağının arasına sıkıştırdığında kendisini kasabildiği kadar kastı.

"Sikeyim. Uykunun amına koydun be Güzelim." diye homurdandı.

SINIR 2K VOTE 2K YORUM

BUGÜN CANLI YAYIN AÇACAĞIM INSTAGRAM:İLMELİSTAN HESABIMDAN.

💦Parodi hesapları💦

INSTAGRAM: HAMRA_BALZAR
INSTAGRAM: AHZALREMİZADE
INSTAGRAM: DEMREREMİZADE

Kim olduklarını merak ediyorsanız instagramdan görebilirsiniz. Fotoğraflarını paylaştık.

Yazar: İlayda Melis Okurgan

Youtube: Mel Okurgan
Instagram: ilmelistan
Twitter: ilmelistan

YARDIMCI HESAPLARI

Wattpad: melis_hikayeleri
Instagram: melseytanlari
Facebook: melis hikayeleri

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin