BÖLÜM -26-

887K 10.2K 3.5K
                                    

Hellö 💦

İki insan da beklemiyordu bu atağı. Ne adam buraya gelirken bunu demeyi planlamıştı ne de kız karşısındaki huysuz adamdan bu lafı duymayı bekliyordu.

"Anlamadım?" dedi gerçekten de inanamayarak. Yanlış mı duydum, diye tereddüte düşerken karşısında kendisine zümrüt yeşilleri ile bakan adam oldukça ciddi bakıyordu.

"Özür dilerim."

Yanlış duymamıştı. Bu odun adam gerçekten de kendisinden özür dilemişti. Şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. Ne diyeceğini bilemezken terlemeye başlayan ellerini bacaklarına sildi ve sakin olmaya çalışır bir hâlde konuştu.

"Neden özür diliyorsunuz Ahzal Bey?"

Genç adam karşısındaki kızın kendisine masum masum bakıp hesap sorması üzerine sinirlenmedi değildi. Kendisine böyle tatlı tatlı baktıktan sonra bir de Bey demiyor muydu? Onu ellerine alıp bir güzel pataklamak ne güzel olurdu. Belki o zaman böyle tatlı bakıp aklını karıştırmaz, dengesini de şaşırtmazdı.

Onu bir aydır görememişti. En son görüştüklerinde ise kendisini bırakıp başka bir adamın arabasına binmişti. Bu, elbette sinirlerini bozmuştu. Onun yanında olmasına alışmışken birden varlığının silinmesi elbette kabullenebildiği bir şey değildi. Yine de özür dilemezse bu kızıl hatunun yüzüne bakamayacağını artık fark etmişti.

Hayatında birisinden özür dilemek şöyle dursun, böyle bir düşünceye bile kapılmamıştı. Şimdi ise karşısındaki bu küçük kadın kendisini parmağında oynatırcasına alışık olmadığı şeyleri yapmaya zorluyordu.

"Sizli bizli konuşmaktan bıkmadın mı Hamra?"

Genç kız, karşısındaki adamın ciddi bir şekilde kendisi ile konuşması üzerine derin bir nefes almadan edemedi. Ahzal ise onun her yaptığını incelercesine gözlerini üzerinden ayırmıyordu.

"Aramıza samimiyet girmesine gerek yok."

Bunu dediğine şaşıran Hamra içten içe kendisine gelen heyecan ile dikleşti ve masadaki suyu dudaklarına götürdü.

Ahzal ise karşısında kendisine bakan ciddi yüz ifadesine karşın bozulsa da bunu belli etmedi. "Nasıl olsa bunların hesabını sorarım." diyerek kaşlarını çattı ve sakinleşmeyi bekledi. Hamra ise o sırada cevabını almak istediği soruyu yöneltti.

"Neden özür diliyorsunuz Ahzal Bey?"

"Bana Bey demeyi kesersen sebebini öğrenirsin." diyen Ahzal ise ciddi bir şekilde arkasına yaslanmıştı. Ne dik burunlu bir kadındı bu kadın. Türünün tek örneği olsa gerek, yoksa onu şurada bacaklarına yatırıp terbiye etmemek için kendini zor tutuyordu.

"O zaman size iyi günler." diyerek çantasını aldı ve ayağa kalktı. Ahzal genç kızın bu atağına karşılık kendisini kötü hissederken acele ile doğruldu ve onu kolundan tuttu. Oradan gitmeye niyetlenmiş Hamra ise bir kolundaki kocaman ele bir de Ahzal'ın yüzüne baktı. Gözlerindeki rekabet elle tutulur cinsteydi.

Ahzal düşüncelerinde haklıydı. Bu kızıl hatun, saçlarındaki rengin hakkını verircesine eşsizdi.

"Otur lütfen"

Çevredeki insanların hemen dikkatini çektiklerini biliyordu Hamra. Gözlerini bir kere etrafında dolandırması yetmişti. Artık sosyal medyada dönen magazin dünyasından haberdardı ne de olsa. Kimseye malzeme vermemek amaçlı yeniden yerine yerleşti ve ellerini çenesinin altında birleştirip zarif bir şekilde adama bakmaya başladı.

"Dinliyorum."

Ahzal, onun ikazı karşısında sıkıntıyla nefesini verdi. Bu işin zor olacağını düşünmüştü ama karşısındaki kadın ona böyle baktıkça daha da zor olmaya başlamıştı. Bir de keçi inadı yok muydu?

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin