❦ BÖLÜM -4-

882K 1.1K 240
                                    

Hellö 💦

Genç kız duyduklarını idrak etmeye çalışırken öylece adama bakıyordu.

"Şahsi işlerimle ilgileneceksin. Yeterince sekreterim var zaten ama buraya geldim geleli işlerimi tam olarak halledemiyorum. Özel asistanım da Amerika'da kalmak zorunda olduğu için güvenilir birisini almam gerekiyordu." demesi ile Hamra hâlâ adamın sözlerini sindirmeye çalışıyordu.

"Benim güvenilir birisi olduğumu nereden çıkardınız peki?" diye soran Hamra ile Ahzal bir süre kendisine baktı.

"Konuyu uzatıp bilmiyormuş gibi yapmayacağım. Kız kardeşimle birliktesiniz. Küçüklüğünüzün de birlikte geçtiğini hesaba katarsak burada güvenilir bir yabancı olarak tek sana güvenebilirim gibi duruyor." demesi ile Hamra şaşkınlıkla kaşlarını yukarı kaldırdı ve adamın sözlerini kafasında tartmaya çalıştı.

Birliktesiniz mi demişti o az önce?

"Demre'yle küçüklükten beri arkadaş olabiliriz ama..." diyordu ki Ahzal konudan sıkılmış gibi araya girdi.

"Sevgili olduğunuzu biliyorum. Buna antipatik olarak bakmıyorum. Rahatça söyleyebilirsin." demesi ile Hamra bir an karşısındaki adama öylece baktı. Ardından öyle bir kahkaha bıraktı ki genç adam öylece kalakaldı.

Kızıl saçlı kadın, o donuk hâlinden kurtulmuş, kendisini şaşırtan bir hâlde öyle güzel gülüyordu ki bir an adamın nutku tutuldu. Ne yani, bu kadın şimdi neye gülüyordu? Bir de gülerken ağzını kibar bir şekilde kapatıp diğer elini de karnına koyması yok muydu... Gözleri bir çizgi hâlini alacak kadar yok olmuş, elmacık kemikleri gülerken daha da belirgin bir hâl almıştı ki böyle güzel gülen kadınlara rastlamak oldukça zordu.

Hamra ise karşısındaki adamın Demre ve kendisi hakkında söylediklerine karşılık istemsiz kendisini tutamadan gülmüştü. Nasıl gülmezdi? Demre gibi bir manyaktan bahsediyorlardı. O ki erkeklerin Tanrıçası, nasıl olurdu da kendisiyle sevgili olabilirdi? Üstelik Demre'yle birlikte olacak kadar daha kafayı sıyırmamıştı. Hem hey! O erkeklerden hoşlanıyordu.

Kendisini zar zor toparlarken derin nefesler alıp verdi ve o sırada konuşmaya çalıştı.

"Ben... Özür dilerim... Bir an siz öyle söyleyince kendimi tutamadım... Ay sabah sabah çok iyi geldi." diyen Hamra sonunda bütün gerginliğini atmış bir şekilde ışıldayan gözlerle adama bakıyordu.

Ahzal ise karışındaki kadının neye güldüğünü hâlâ anlayamamışken hipnotize olmuş bir hâlde öylece bakıyordu. Hamra karşısındaki adamın sinirlendiğini düşündü çünkü o biçimli kaşlar yine çatılmış bir hâlde kendisine bakıyordu.

Boğazını temizledi. Olduğu yerde yavaşça toparlandı ve konuşmaya başladı.

"Siz olayı tamamen yanlış anlamışsınız. Kız kardeşinizle sevgili falan değiliz. Biz sadece çok yakın arkadaşlarız." demesiyle genç adam duydukları ile öylece kalakalmıştı. Ne demek sevgili değillerdi? Bu işte bir terslik olduğunu düşünmüştü ama bir anda bu tepkiyi kesinlikle beklemiyordu.

"Sen jartiyer giymiş onun gelmesini beklemiyor muydun?" diye soran adam ise rahatlamış genç kadının yeniden gerilmesi için yeterli sözleri dile getirmişti bile.

Hamra, bu konunun kapanmadığını fark etmesi ile yeniden utanmaya başlasa da adamın olayı çok farklı anladığını fark etmek zor olmamıştı.

"Hayır, Demre'yi beklemiyordum. Aslında..." diyordu ki karşısındaki adamın şaşkınlıkla kaşlarını yukarı kaldırması ile öylece kalakalmıştı. Adam çok başka anlamıştı. Hay aksi, ağzını doğru düzgün kullansana be kızım.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin