❦ BÖLÜM -24-

955K 1.2K 97
                                    

Hellö 💦

Öpüşmeleri anında derin bir hâl alırken Hamra, artık bazı şeylerin sonuna geldiğini fark etmişti.

Bu adamdan etkileniyordu. Bedenindeki her hücre, adamın bedenine karşı hitap edercesine hareketleniyordu ve kahretsin ki bundan kesinlikle rahatsız değildi.

Ahzal, dudaklarını usta manevralarla öpüyor, hâkimiyeti eline alırken dudaklarını inanılmaz bir şehvetle emip ısırıyordu.

Bedenindeki kopmayı bekleyen tufanla karşı karşıya kalırken asansörün açılacağına dair sesi duymalarıyla birbirlerinden ayrılmaları uzun sürmedi. Nefes nefese kalmış ikili toparlanmak istercesine açılan kapının ardına baktıklarında kimseyi görmemenin verdiği rahatlıkla soluklarını bıraktılar. Ahzal artık olacakları düşünmeksizin Hamra'nın elini tuttu ve onu peşinden götürmeye başladı.

Aklında bir sürü düşünce yer alıyordu. Hamra ile bu şekilde olmamaları gerektiğine dair bir sürü düşünce hem de. Ama mantığının önüne geçen ihtiras, aklını başından almaya yetiyordu.

Odasının önüne geldiklerinde ceketinin iç cebinden çıkardığı oda kartını okuttu ve Hamra o an odasına gitmeyeceğini anlayarak istemsiz gerildi.

Ne oluyordu? Neden kendi odama gitmek yerine patronumun odasına girmeye yelteniyordum?

Ama Ahzal onun aklındaki düşünceleri duymaksızın açtığı kapıdan Hamra'yı da alıp içeriye girdi. Kartı yerine yerleştirdikleri gibi açılan gece lambaları ile loş oda aydınlanırken Hamra, kendi odasının simetriği olan odayla karşı karşıya kalmıştı.

Derin bir nefes aldı ve ne yapacağını düşündü. Korkmaya mı başlamıştı? Tanrım, bundan korkmaması gerekmez miydi? Daha birkaç saniye önce bu adamla asansörde büyük bir tutkuyla öpüşüyordu.

Ahzal, onu yatak odasına götürmeye dayanamadan onu tuttuğu gibi duvara yasladı. Hamra sırtının duvara yaslanması üzerine irkilip ne yapacağını şaşırırken bedeninin bir anda sarsılmasının getirdiği şokla öylece kalakaldı ama Ahzal sandığından daha hızlı davrandı ve bedenini kendi bedenine yasladı.

Genç kadın o an ne yapacağını şaşırdı. Dudaklarının üzerine yerleşen dudaklar, asansördeki ya da restoranın bahçesinde olduğu gibi değildi. Bunun yolu çok başka yerlere gitmeye başlıyordu ve bedenindeki alkol, korkusunu yenmek adına bir adım atarcasına onu tetikliyordu.

Ahzal ellerini ustaca kullanıp gerildiğini fark ettiği kadını rahatlatmak adına ona dokunmaya başladı. Parmakları, usulca ince bedenin üzerinde dolanırken bir eli göğsünü kavramak istercesine üzerine gelmişti. Adamın kendisinden izin istemeksizin dokunmaya çabalaması ve kendisinin de bir şekilde hoşuna gitmesi üzerine ne yapacağını şaşıran Hamra, başını hafif geriye attı ve adamın dudakları bu sefer de çenesinden boynuna doğru yol aldı. Her öpücüğün izi, derisinin üzerinde kalıcı bir nur bırakıyormuşçasına iyi hissettiriyordu. Tanrım! Bu öpüşmekten çok daha derin, çok daha şehvet dolu bir hareketti.

Sıcak nefesi boynuna temas ederken öyle ürperdi ki bir an bedeni alışık olmadığı şekilde irkildi. Elleri sıkılaştı ve bir eli adamın boynundan saçlarına, diğeri ise sırtına doğru yol aldı ki saçlarını çekiştirip onu daha da boynuna iteklemek istemsiz verdiği bir dürtüydü.

Ahzal, boynundan göğüslerine doğru yol izlerken Hamra başını geriye atıp gözlerini tavana dikerken dudaklarından istemsiz bir inleyiş koptu. İstekli tavırları, ona dokunan adamı daha da teşvik ederken birbirlerine daha fazla şey vermek istercesine davranmaya başlamışlardı.

Ahzal dayanamayıp onu kalçasından tuttu ve genç kız daha ne olduğunu dahi anlayamadan bacaklarını iki yana açıp onu kucağına aldı. Hamra ayaklarını arkada kilitledi, Ahzal ise onu yatağına doğru götürdü. İlerledikleri süre zarfında dudakları birbirlerine kenetlenmiş, aralarındaki elektriği azaltmaya çalışmışlar ama her çabalamalarında daha da fazla olan istekleri onları alt etmişti.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin