❦ BÖLÜM -29-

905K 1.4K 160
                                    

Hellö 💦

"Bu şirket beni bastı." demesinin hemen ardından yerinden doğruldu ve esnedi. Adamın da yorulduğu aşikârdı ama bu kadını hemen bırakmak istemiyordu. Özellikle de Göktuğ denen adamla buluşacaksa...

"İşi bitirelim mi yani?" diye soran Hamra üzerine genç adamın dudaklarında tatlı bir gülümseme belirdi.

"Ne o, benden kurtulmak için çabalıyorsun. Bak bir planın da varmış. İstersen gidebilirsin ama ben çalışmaya devam edeceğim." demesinin hemen ardından Hamra sabırla nefesini bırakmış, çatık kaşlarının altından adama bakar olmuştu.

"Nereye gideceğiz peki? Çalışmak istediğiniz yer neresidir Ahzal Bey?" diye kinayeli bir şekilde konuşmasını umursamadan yerinden kalkan Ahzal, "Eşyaları toparla. Gidince görürsün." demesinin hemen ardından genç kadın itiraz edemeden denileni yapıp eşyaları toparlamıştı. Ahzal da kendi eşyalarını toparlayıp üzerini giydikten sonra Hamra'ya farkında olmadan yardım etmeye girişti ve elindeki dosyaları kendisi aldı.

"Ben taşırdım..." diye konuşan kadına karşılık Ahzal umursamadan kapıyı açmıştı.

"Çelimsiz duruyorsun. Şimdi bunları taşırken başına bir şey gelirse kardeşimle papaz olmak istemiyorum." demesiyle odasından çıktı. Hamra, adamın sözlerine karşılık istemsiz üzerine baktı. Çelimsiz mi? Kilosunun gayet ideal olduğunu düşünüyordu. Şimdi de dış görünüşü yüzünden mi kendisine laf söylemeye başlamıştı bu adam?

Sinirle ardından ilerlemeye yeltenirken sekreter koltuğunda oturan Nesrin Hanım şaşkın bir şekilde ikiliye bakmıştı. Çünkü patronları genelde eşyaları taşıyan ve çalışanın da elini boş bırakan adam olmamıştı.

Hamra da karşısındaki kadının kendisine neden şaşkınlıkla baktığının farkına varırken sabır dilercesine Tanrı'ya dua etmişti.

Asansöre bindiklerinde ellerinde dosyaları taşıyan adama yandan bir bakış attı Hamra. Bu adama çok şey söylemek isteyip patronu olduğu için susmak...

Sabret kızım. Az kaldı. Biraz daha dayanırsan bu adam, geleceğin için çok iyi yerlere senin için referans olacak, dedi kendi kendine.

Ahzal ise yanındaki kadının ne düşündüğünü bilmeksizin uzun süre yüzüne baktı. Hamra, adamın uzun süre kendisine bakması üzerine yüzünde bir şey olduğunu düşünerek aynada kendisine bakmak için arkasını döndü ve yüzüne baktı ama hayır, yüzünde de bir şey yoktu. O zaman bu adam neden kendisine bakıyordu?

Önüne döndü ve sabırla bekledi. Asansör bir türlü zemin kata gelemiyordu. İnsanların asansörü çağırması üzerine kalabalık olmasıyla hemen kulağının yanında hissettiği sıcaklık bir oldu.

Ürperdi. İrkildi de. Dönüp bakmak istediğinde ise Ahzal'ın olduğunu fark edip telaşla insanlara baktı. Ne yaptığını sormak için dudaklarını aralıyordu ki genç adamın sesi kulağına ilişti. Sadece kendisi duyabilecek kadar vardı ama asıl olay o değildi. Kulağına ilişen o güzel ses, boynuna doğru ilerleyen sıcacık nefes ve söylediği sözler kalbini yerinden çıkaracak kadar hızlı attırmaya yeterdi.

"Yanıma gel." demişti. İki kelime... Ama öyle karnında burkulmaya neden oldu ki insanın istemsiz aklı başından gitmeye yetiyordu.

Dönüp neden olduğunu anlamak istercesine adamın zümrüt yeşillerine baktı ama gözleri öyle bir parıldıyordu ki sanki bunu yapmazsa birazdan indiklerinde hayatı burnundan getirecek kadar hırslı görünüyordu.

Anlamıştı genç kadın adamın neden yanına gelmesini istediğini. Asansör kalabalıklaşmıştı ve önünde de yanında da adamlar yer alıyordu. Sıkışmaktan rahatsız olmuştu ama yine de bu adamın kendisini korumasına ihtiyacı yoktu. Hayatında bu zamana kadar kendisi geldi, bundan sonra da kendisi ilerletebilirdi.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin