BÖLÜM -42-

961K 6K 2.5K
                                    

Hellö 💦

Acı, ruhun aynasıdır derler. Ruhun aynası ise kederden doğan bir vahşete hizmet ediyordu. En kötü zamanda şeytana ruhunu satabilmek, yandığında geriye sadece izlerin kalacağı gerçeği ile yüzleştiriyordu sizi. Yine de kaybetmekten korktuklarınız ile karşı karşıya kaldığınızda diğer dünyayı görmemenin getirdiği bir cesaretle şeytana tutunuyordunuz. Çünkü böyle zamanlarda ilk yanınızda olan şey şeytandan ibaretti.

Genç kız, öylece beş dakika boyunca izledi yerde yatan cesedi. Ayakta dikilen adam ise beş dakikadır bakıyordu öldürdüğü adama. Pişman olmak istiyordu belki de içten içe ama her baktığında gözlerinin önüne gelen Hamra'nın çaresiz hâli ile bir türlü pişman olamıyordu. Ama katil olmuştu. Bundan sonraki hayatı için planladığı her şey, bu kadınla olacak olan birlikteliği, hepsi küçük bir anda tuzla buz olmuş, artık dört duvar arasında kalmaya mahkûm edilecekti.

Derin bir nefes alıp veren Hamra, ayakta dikilen sevgilisine baktı. O iri yarı, kaşları çatık adama... Onu kaybetme düşüncesi ile sarmalanırken kendi acısını unuttu. Az önceki tecavüz girişimini hızlıca kenara itekledi karşısındaki adamı yıllar boyunca göremeyeceğini düşünürken. Yerde yatan adam bu kadarını hak etmemiş olsa dahi, olmuştu. Ölmüştü ve şu saatten sonrasında üzerinde bıraktığı darbenin yanında ise sevdiği adamı hayatından alamazdı.

Yavaşça sarsak bir şekilde yerinden kalktı. Etrafına bakındı. Adamın yattığı yerden başka bir yere kan sıçramış mı diye kontol ettikten sonrasında dönüp kendisini izleyen Ahzal'a gözlerini dikti. Hâlâ şokta olmalıydı.

"Ahzal... Kendine gelmen gerek." dedi Hamra öne doğru adımlarken. Gerildiği için canı yanıyordu ama umursamadı. Kalbinin acımasından daha ağır bir yük değildi ne de olsa.

Yavaşça önünde durdu ve gözlerinin içerisine baka baka tane tane konuştu.

"Şu an burada çalışan adamları satın alman ne kadar muhtemel?"

Kaşları çatıldı genç adamın. Ne diyordu bu Kızıl Hatun?

"Ne?"

Hamra, karşısındaki adamın hâlâ şokta olduğunu anlayıp bedenini sarstı ve sesini yükseltti.

"Herkesi satın alman gerek Ahzal. Ne kadara mal olursa olsun. Sinema şirketi, alışveriş merkezi, çalışanlar, kameralar... Her şeyi bu akşam satın alman gerek."

"Neden?" dedi hiçbir şey anlamayan genç adam. Hamra ise bir yerdeki cesede bir de karşısında duran şaşkın adama baktı.

"En üst katta olmasak bir şekilde daha kolay kurtulabilirdik ama bu adamı buradan götürürken kameralara gözükeceğiz. Belki de içeride başka çalışanlar vardır ve görmüş olabilirler. Herkese reddedemeyeceği bir teklif sun."

Ahzal, o an anlamıştı karşısındaki telaşlı kadının ne yapmaya çalıştığını. Cinayeti örtbas etmesini istiyordu. Şaşırdı. Ne diyeceğini bilemedi Hamra'nın telaşla yerdeki adamı incelemesini izlerken. Kafasında bir sürü düşüncenin döndüğünün farkındaydı ama asıl olay da buydu. Hamra, bir cinayete ortak olup onu korumaya çalışıyordu.

"Bu imkânsız. Yapamayız." dedi Ahzal hayretler içerisinde Hamra'ya itirazda bulunurken. Hamra ise kaşlarını çatarak karşısındaki adama döndü. Evet, o dağ gibi adam anlaşılan bir çocuktan farksız hâldeydi.

"Yaparız. İçeri girmeyeceksin. Buna asla izin vermem."

Ve genç kadın uzanıp adamın ceplerini aramaya başladı. Bütün işi kendisinin halletmesi gerektiğini biliyordu. Telefonu bulduğunda ekranı açmak için hâlâ şaşkın bir şekilde duran adamın yüzüne telefonu tutup açtı ve telefon rehberine girdi.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin