BÖLÜM - 60 -

47K 3.6K 1.8K
                                    

Hellö 💦


İçinde haykırmak istediği onca şey vardı bu kadının. Elleri kolları bağlanmış, sanki birçok insan içerisinde ne diyeceğini bilmediği bir dünya içerisinde yaşıyordu. Düşüncelerini dile getiremeyecek kadar yıpranmıştı bir kere. Sanki ne hissettiğini söylese, herkes tarafından dışlanacakmış gibiydi. Bilmiyordu ne diyeceğini ya da ne yapacağını kestiremiyordu artık. Bir adam sevmişti. Gözlerinde hayat bulduğu, gülümsemesinde nefes almayı göze alacak kadar çok sevmişti o adamı. Yine de bir şekilde kendisini bulup yıpratacak kadar örseleyebiliyordu. Nasıl olabiliyordu, neden kendisiyle bu denli uğraşıyordu anlamıyordu. Çok özlemişti. Ellerinin ellerinde olmasını, teninin sıcaklığını ya da onun konuşurken kendisine olan bakışlarını öyle çok özlemişti ki dile getirmeye korktuğu bu süre zarfı içerisinde sanki herkes tarafından yargılanacak gibi hissediyordu. 

“Evet bana çok şey yaşattı. Ama hâlâ onu ilk günkü kadar çok seviyorum.” demeye öyle çok korkuyordu ki gözünden akan tek damla yaş için bile yargılanmaya korkuyordu. Neydi bu? Nasıl oluyordu da herkesten çekindiği bu dünya içerisinde ne yapacağını bilmezken tek başına kalmanın gafletiyle sınanıyordu? 

Çok özlemişti işte. Öyle çok özlemişti ki birisi çıkıp, ben seni destekliyorum dese sanki ardına bakmadan arayacaktı o adamı. Demre’ye söylemeye bile çekiniyordu son olanları. Sanki o da bu duruma el atıp abisini kendisinden uzaklaştıracak gibiydi. Oysa bir yanı istemiyordu ki bu adamın kendisinden uzaklaşmasını. Ne kötü ne berbat bir şeydi bu böyle. 

Derin bir nefes alıp verdi. Baktığı duvar üzerinde onun gülümserken yanaklarında oluşan çukurların belirmesine karşın içi ürperdi. Acaba o kadınla aynı evdeyse, ona da bu şekilde gülümsüyor muydu? O bebek ondansa ve ona bakmaya karar verdiyse bir aile hissi yaşatmak için kadınla aynı çatının altında nefes alıyor muydu? 

Aylardır bunu düşünmekten bıkmışken şimdi ne diye karşısına çıkıp düşüncelerini gömdüğü yerden fersah fersah çıkarıyordu?

Özlemek ne kötü şeydi öyle. Ona dokunamamak ne acı, hislerini dile getiremeyecek kadar yalnızlaştırılmak ne acımasız bir şeydi. 

Keşke sevmeseydim onu! Keşke hiç hayatıma girmeseydi de onu her düşündüğümde içimdeki bu burkulmayla başa çıkmaya çalışmasaydım, diye düşündü. İçi yandı. Ruhu soluksuz kesildi sanki. Mutlu değildi. Mutlu olmak için yaptığı her şeyde karşısına çıkan bu adam varken nasıl olabilirdi ki? 

Derin bir nefes alıp verdi. Yapacak hiçbir şeyi kalmamıştı. O seyahate çıkmak zorundaydı. Onun için işinden olmayacaktı. Çıkmak gibi bir gaflete de düşmeyecekti. Bu işe ihtiyacı vardı ve Ahzal yüzünden çıkıp başka bir yerde işe girse de bir şekilde karşısına çıkacağını biliyordu. Çünkü Ahzal, istediğini alana kadar asla durmayacak bir adamdı. 

Kalktı, valizini hazırladı ve kendisini de hazırlayıp çıktı evden. Kapıda bekleyen Vito’da diğer projedeki arkadaşları da yer alıyordu. Hoş, onlara arkadaş demeye bin şahit isterdi çünkü kendisine baktıkları yer, torpil anlayışından başka bir şey değildi.

Havaalanına gelene kadar formaliteden ettikleri sohbete bile tek tük katılmıştı. Kontrollerden geçip uçağın bekleme alanında beklerken telefonuna gelen mesaj ise şaşırmasına neden oldu çünkü mesaj atan Kenan’dan başkası değildi.

-İyi misin? Herhangi bir sorun var mı?

Bugün, rahatsızlığını fark etmiş olmalıydı ama bu duruma dahil olacağını sanmıyordu çünkü ne de olsa Ahzal onun da patronuydu. Hem, kendisiyle yemeğe de çıkmıştı. Uzak durmak istemesini anlayışla karşıladı. 

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin