BÖLÜM -11-

653K 39.2K 5.5K
                                    

SINIR 1.8 VOTE 1.8 YORUM

Güzel kız nefesini tutmuş zümrüt yeşillerinin gözlerindeki kopan fırtınaya kapılmamayı diliyordu.

Kendisine dikilmiş gözlerin altında ezilmemek elde değildi. Yanında duran uzun boylu adam ise kendisine gülümseyerek ve özlem kırıntısı ile bakarken şimdiki durumuna karşın ne yapacağı konusunda aklı karışmıştı.

"Demek Hamra eski sevgilin..." dedi genç adam güzel kızdan gözlerini kaldırıp arkadaşına bakarak. Uzun boylu, yakışıklı adam ise yanında duran bu güzel kıza karşın derin bir nefes aldı ve başıyla onaylayıp konuştu.

"Evet, ama uzun zamandır görüşmüyorduk."

Sonra döndü ve güzel kıza daha içten baktı. "Çok değişmişsin. Güzel anlamda..." diyerek eklediğinde genç kız hızlı bir gülümseme kondurdu yüzüne. "Teşekkür ederim." dedi, kısık ve biraz da boğuk sesiyle. Patronu oldukça sinirli kendisine bakarken nasıl güzel bir şekilde gülümseyebilirdi ki? Üstelik bu sabah yaşadığı olaylara karşın pek de kendisini iyi hissetmiyordu.

Gözleri zümrüt yeşillerine korka korka kaydığında genç adamın sinirinden nasibini aldı. Gözlerini kırpıştırıp kaçırmak istese de dikbaşlılığını korudu. Ama genç adam ise içinde büyüyen hırsla tekrar bir soru sordu.

"Hamra senden yedi yaş küçük öyle değil mi?" dediğinde ise güzel kızın boğazına bir yumru oturdu. Kaşları çatıldı ve rahatsız bir şekilde yerinde kıvrandı. Şimdi sorulacak soru muydu bu? İstifa ediyordu. Daha kendi söylediklerine ne takılıyordu ki?

Göktuğ ise arkadaşının kendisine sorduğu soruya karşın başıyla onayladı. "Evet, ama Hamra yaşına göre oldukça olgun bir kız ve..." demesine kalmadan güzel kız artık rahatsız olduğu için konuşmayı kesmek zorunda kaldı.

"İzninizle. Benim artık gitmem gerek." dediğinde zümrüt yeşilleri neredeyse onun derisini yakmak istercesine anlamlı bakıyordu. Kaşları her zamanki gibi çatık ve bir yırtıcı edası ile avına diktiği gözlerini anlık olsa bile ayırmıyordu. İki genç adam da bu güzel kızın kendilerini susturup gitmesine karşın, Ahzal'ın aklına masasında olan dilekçe geldi.

Daha da gerildi.

Karşısında duran bu adam kendisinden bir yaş küçüktü ve o iş gezisinde ise kendisine yaşlı demişti. Bir yaş fark için mi diyordu yani?

Yanlarda yumruk olmuş eline karşın karşısında duran arkadaşı koltuklarından birisine yerleşirken onu daha da sinirlendirdi. "Daha da güzelleşmiş..." İster istemez arkadaşına kaşlarını çatmış bakmaya başlamıştı. Yerine yerleşip hemen asmanın üzerinde olan kâğıdı kenara koyarken gözleri Hamra'nın kapısına kayıp duruyordu.

"Burada çalışmaya başlaması iyi oldu. Onu tekrar kazanabilirim. Dostum, sen bir lütufsun." demesi ile Ahzal'ın gözleri anında arkadaşına kaydı. Sinirini gizleyemiyordu. Asık suratı ile neredeyse yakıcı etkisiyle odayı havaya uçuracaktı. Biraz sonra karşısında duran bu adamın üzerine atlamamak için hiçbir sebebi kalmayacak gibiydi.

Masanın altında ellerini yumruk yaptığını fark ettiğinde ise bir an tokat yemiş gibi oldu. Ne oluyordu kendisine? Bu adam kızın eski sevgilisi olduysa ne olmuş? Eski sevgilisiydi adı üzerinde. Yenisi olacak değildi ya? Tamam, bu kızdan hoşlanmıyor olabilirdi ama o vücudu başkasına yedirecek de değildi. Ona dokunmak hoşuna gidiyordu ve hevesi solana kadar da kızı bırakmaya niyeti yoktu. Başkasına kaptırmak söz konusu dahi olamazdı.

Yerinden fevri bir şekilde kalkıp arkadaşının dikkatini kendisine çekerken kaba olmamaya çalışarak konuştu.

"Göktuğ, kahvemi başka zaman içersin. Şu anda önemli bir işle ilgilenmem gerek." dediğinde tahmin ettiği gibi pek kibar olamadı ama umursamadı da.

Arkadaşı ise bu sözlere gocunmadı elbette. İş ortamında iş, her zaman önce gelirdi. Ayağa kalkıp arkadaşını onayladığında birkaç söz daha söyledi ve çıktı odadan. Genç adam ise arkadaşını dinlemedi bile. Uzun adımları ile hemen güzel kızın odasına gelmişti. Kapısını hiç çalmadan içeriye girdi.

Güzel kız masasında, kendi eşyalarını aldığı kutuya doldururken kapısının pata küte açılmasına karşın korkmuştu.

Gözlerini kapıya kaldırdığında sinirden hâlâ dolu olan gözleri anında adamın gözleri ile birleşti. Genç adam güzel kızın gözlerinin şişliğine karşın bir küfür savurdu. Ama içeride olanlara karşın o katı yüz ifadesini yerinde tuttu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun? İstifanı onayladığımı hatırlamıyorum."

"Neslihan Hanım'a vermeniz yeterli, muhasebeden çıkışımı yapacaklarına eminim..." diye kuru kuru ve soğuk bir şekilde konuşmasına karşın genç adam güzel kıza doğru ilerledi. Kırılacak gibi duran narin bedeni giydiği elbisenin altında gözlerine şölen sunuyordu.

"Çöpte olan dilekçenin muhasebeye gideceğini nereden çıkardın, Hamra?"

Güzel kız genç adamın kendisine söylediklerine karşın sinirle gözlerini adamın gözlerine kaldırdı ve dikbaşlılıkla konuştu.

"Biz, sizinle ne zamandır sadece adımla hitap edecek kadar samimi olduk, Ahzal Bey?"

Genç adam güzel kızın kendisine oldukça soğuk davranan tavrına karşın ona doğru adımlar attı. Her adımında söylediği sözler güzel kızın sinirini daha da bozuyordu.

"Seni öptüğümde, yanıma yattığında, seni okşadığımda..." diyerek güzel kızın yanaklarını oldukça yaktı.

"Siz bunlara bir anlam mı yüklediniz yani?" diyerek adamı kendi sözleri ile vurduğunda genç adam ilk olduğu yerde durdu kaldı.

Güzel kız ise kendisine söylenen sözlere karşın yüzünü astı.

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin