Ahzal ise telaşlıydı. Perdenin hemen arkasında duran kardeşiydi. Karşısında az önce ellediği kadınsa kardeşinin en yakın arkadaşı...

Bulundukları durum ikisini de oldukça zor duruma sokmuştu.

"Fermuarım sıkışmıştı. Şimdi çıkarıyorum. Sakın gireyim deme! Çıplağım." demişti genç kız hızlı düşünerek. Ama sesinde ki titreşim ise telaşlı olduğunun kanıtıydı.

Demre biraz sesli konuşan arkadaşına karşılık gülümsemeden edemedi.

"Sanki görmediğim şey tatlım. Ama sen bilirsin. Burada bekliyorum."

Genç adam duydukları ile tek kaşını kaldırıp karşısındaki kızıl kadına baktı. Genç kız ise Demre'nin patavatsız bir şekilde konuşmasına karşın içten içe küfür ediyordu.

Ahzal, Hamra'ya soran gözlerle bakmaya başladığında Hamra sıkıntıyla nefesini bıraktı. Hiç Demre'nin dediğini düşünecek hâlde değildi. Karşısında zümrüt yeşili dev vardı. Öyle bir bakıyordu ki kocaman kabinde onun göremeyeceği bir yerde soyunmak imkânsızdı.

"Ahzal Bey, çıkmanız lazım!"

"Nasıl?" dedi genç adam hemen fısıltıyla ona karşılık verip. Genç kıza bir adım yaklaştığında daha da iyi iletişim kuracağını düşünmüştü ama yukarıdan baktığı bu yarı çıplak kızı yine kollarına almak istiyordu. Ama bu sefer o itiraza duracağını hiç sanmıyordu.

Ne iradesiz adam olmuştu öyle? Bu kadın kendisine büyü falan mı yapmıştı?

"Bilmiyorum." dedi Hamra etrafına bakınarak. Ama genç adamın önünde falan da soyunmak istemiyordu. Zaten yeterince kendisini yarı çıplak hâlde görmüştü. Şimdi sütyenini de giymemişti oysaki...

"Acele et Hamra! Abim beklemekten nefret eder. Olay çıkarmasın. Şu elbiseyi de giyer misin artık? Meraktan çatlayacağım."

Demre perdenin öbür tarafında her şeyden habersiz konuştuğunda Hamra karşısında duran patronuna yüzünü asarak bakıyordu.

"Ne yapacağız şimdi?" dedi genç kız neredeyse ağlayacak kıvama gelmişken. Ahzal elbette bunu görmüştü. Bir gün içerisinde bu kızı ikinci kere ağlatamazdı.

"Üzerini çıkarıp elbiseyi giy. Ben arkamı dönerim..."

Genç kız patronuna ciddi mi diye baktı. Nasıl o varken soyunabilirdi ki? Hoş, neredeyse her ayrıntısını görmüş bir adam vardı karşısında ya orası ayrı.

"Hayır!"

"Hamra uzatma. Demre birazdan burayı basarsa daha kötü bir durumda olacağının farkındasın değil mi?"

Fısıltıyla âdeta birbiriyle tartışan çift içlerinden doğan ateşe yenik düşmemek için telaşlıydılar. Hamra istemsiz başını olumlu anlamda sallarken Ahzal çoktan etrafına bakınmış ve arkasını dönmüştü bile. Hamra ise aceleyle askıdaki diğer taşlı ve pahalı elbiseye uzandı.

Giymek istemiyordu. Kendi kıyafetlerini giyip artık bundan kurtulsa olmuyor muydu?

"Demre, bunu giymesem olmaz mı tatlım? Zaten almayacağım..." dedi ve etiketine uzandı. Gördüğü bol sıfırlı rakamla gözleri kocaman açılırken,

"Hem çok pahalı bu."

"Ya saçmalama Hamra. Dener misin şunu! Beğenirsem kendime alacağım." demesi ile Hamra'nın kaşları çatılmıştı.

"O zaman kendin niye giymiyorsun kızım, burada beni uğraştırıyorsun?"

"Çünkü akıllım! Kıyafetin bedeni sadece bu var. Alacak olursam getirteceğim. Hadi, üzerinde nasıl durduğunu merak ediyorum."

KIRMIZI KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin